Aslı Tohumcu’nun kaleme aldığı bu kitap, ‘Küçük Ateş'in maceralarını anlatıyor. Hepimiz yaramazlık yapmayı severiz değil mi? Ateş de fazlasıyla seviyor. Merak ediyor musunuz Ateş’in maceralarını, haydi arkadaşlar o zaman bir de Ateş’in ağzından okuyun bazılarını.
ANATOLİA SERKİZYAN
Ah! Bir bu eksikti. Karşıma geçip bana benzeyen, sürekli cıyaklayan, altına yapan, bir bebek getirmişler eve, bu senin kardeşin diyorlar, ah şu büyükler! Hiç akıllanmayacaklar, sürekli bir yaramazlık yapıp duruyorlar, baş edemiyorum artık.
Aslı Tohumcu’nun kaleme aldığı bu kitap, ‘Küçük Ateş'in maceralarını anlatıyor. Hepimiz yaramazlık yapmayı severiz değil mi? Ateş de fazlasıyla seviyor. Merak ediyor musunuz Ateş’in maceralarını, haydi arkadaşlar o zaman bir de Ateş’in ağzından okuyun bazılarını.
Koca adam yaramazlık yapıyor
Selam arkadaşlar, ah şu büyükler bizi hiç anlamıyorlar ama ben de onları anlayamıyorum, çok sorun çıkarıyorlar vallahi. Hele size bir de babamı anlatsam, inanamazsınız. Eline de tableti alınca koca adam tam bir çocuk oluyor, yaramazlık yapıyor. Hayır o iş benim işim, niye göz koyuyor benim görevime, anlayamıyorum.
Sizin kitaplarla aranız nasıl? Benim gayet iyi. Kitap okumayı severim. Okurken kitabın içine giriyorum, ana kahraman ben oluyorum sanki. Bir de öğrendim ki okula bir yazar geliyormuş. İlk başta şaşırdım. O yazarın bizim okulda ne işi vardı ki? Hemen eve gidip yazarın kitaplarından birini okumaya başladım. Çok ilgimi çekti ve yazarla kesinlikle tanışmaya karar verdim. Ona yarın o güzel gülleri ben vermeliydim...
Arkadaşlarım yeni bir moda çıkarmışlar, hoşlandıkları kızlarla dalga geçiyorlar, onlarla zaman geçiriyorlar, bahçede beraber yürüyorlar. Tam bir saçmalık bence ama herkes yapıyorsa benim eksik kalmamam gerekiyor tabii. Ben de köşede ilgimi çeken bir kız bulup cazibeme kapılmasını bekledim. Çok beklemedim tabii, kıza öyle bir mektup yazdım ki hemen benimle buluştu. Hayır, biliyorum dayanılmaz bir çocuğum ama insan hoş olduğumu bu kadar da belli etmez ki. Ona bir hediye vermeyi düşündüm ve bahçede kuruttuğum yusufçuğu ona vermeye karar verdim. O kadar etkilendi ki çığlık çığlığa bağırarak koşmaya başladı. Biliyorum etkileyiciydi ama bu kadar da tepki fazla tabii. Ona armağanlar vermeyi kesmedim tabii ama artık verdiği tepkiler beni şaşırtıyordu. En son müdürü de karşımda görünce ondan uzak durmaya başladım. Hepsi onun iyiliği için tabii daha önce benim gibi biriyle tanışmamış ki. Bir de baktım ki başka bir kız cazibeme kapılmış. Benle futbol oynamak istiyor. Hemen gittim zaten, yazık kıza, üzülmesin, madem etkilemişim onu...
Siz büyüyünce ne olmak istiyorsunuz? Ben astronot olacağım ama bazen başbakan olsam mı acaba, diye düşünmüyor değilim. Yapacağım ilk iş şu büyüklerin sorunlarını çözmek, kendi öğütlerine uymalarını sağlamak. Neyse, bizim ‘Bay Kılçık’ (okul müdürümüz oluyor kendisi) tutturmuş, her çocuğun ailesinden biri gelecek meslekleri hakkında bilgiler vereceklermiş. Herşey sorunsuzmuş gibi bir de bu çıktı başıma. Hayır ne diye uğraştırıyor bu ‘Bay Kılçık’ beni! Evdekilere söylememle birlikte bir de baktım ki herkes bizim eve toplanmış ciddi bir toplantı yapıyorlar, ah şu büyükler, her şeyi sorun ediyorlar. El kremi satıcısı mı istersiniz, şapkacı mı dersiniz hayır bu insanlar beni rezil edecekler, ona yanıyorum. Neyse ki sonra çok havalı bir fikir aklımıza geldi ve ben bu sorundan da yırttım. Ne mi yapmaya karar verdik, süpriiz; Okuyun ve öğrenin.
İşte arkadaşlar benim maceralarımdan bazıları bunlar, hepsini öğrenmek istiyorsanız, ki bana sorarsanız çok eğleneceksiniz okurken, o yüzden hemen okumalısınız. Hepinizi maceralarıma bekliyorum...