Dört yılda bir düzenlenen Dünya Kupası geleceğe de ışık tutar. Pek çok yeniliğin ‘onay’ aldığı sahnedir. Futbol taktikleri, saha içi araç gereçler ve kurallar pek çok kez burada ilk defa sahne alıp gelecek yıllara da etki eder. Bu gözle bakarak turnuvanın öne çıkardığı taktiksel içeriklere bakmakta fayda var.
İllustrasyon: NALAN YIRTMAÇ
ORHAN ULUCA
devrimderki@gmail.com
Brezilya’da yapılan Dünya Kupası’nda Almanya’nın galibiyetiyle, ilk kez Güney Amerika kıtasında düzenlenen bir turnuvayı Avrupa takımı kazanmış oldu. Çeyrek final ve sonrası biraz tutuk geçse de başta grup maçları olmak üzere gollü ve keyifli bir turnuvayı geride bıraktık. Dört yılda bir düzenlenen Dünya Kupası geleceğe de ışık tutar. Pek çok yeniliğin ‘onay’ aldığı sahnedir. Futbol taktikleri, saha içi araç gereçler ve kurallar pek çok kez burada ilk defa sahne alıp gelecek yıllara da etki eder. Bu gözle bakarak turnuvanın öne çıkardığı taktiksel içeriklere bakmakta fayda var.
James Rodriguez |
4-2-3-1’in ölümü
1960’larda öne çıkan şablon 4-2-4 olmuştu. 1970’leri ise 4-3-3 domine etmişti. 1980'lerde 3-5-2 / 5-3-2 ile tanışan futbol dünyası 1990’larda ve 2000’lerin başında 4-4-2'ye evrilmişti. 2010 Dünya Kupası ise trend şablonun 4-2-3-1 olduğunu tasdikledi. Geçen dört yıl içerisinde İtalya ‘Seria A'yı istisna olarak kabul edersek zirve liglerin büyük çoğunluğunu oluşturan takımlar, 2010’da yükselişe geçen 4-2-3-1 şablonuyla boy gösterdi. 2014 Dünya Kupası ise buna son verdi. Takımlar pek çok farklı şablonla sahaya çıkarken birkaç istisna hariç 4-2-3-1'i kullanan takım olmadı. 2010'un zirveye çıkardığı 4-2-3-1, sahaya yerleşim çizelgesini 2014 tam anlamıyla tarihe gömdü. Bugünkü üçlü-beşli savunma sisteminin geçmişte hâlihazırda var olanın gelişmiş versiyonu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle maç içerisinde şablondan bağımsız değişen kurgunun kendisinin bir ‘şablon’ olması ‘2014 Brezilya'nın parlattığı moda akım oldu.
Bireysel yıldızlarla sonuca ulaşmak
Son 20 yılın en çok kullanılan moda futbol teriminin ‘kolektif oyun’ olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz. Oysa 2014 Dünya Kupası’nda yeniden takımların yıldızları üzerinden başarı kazanması için çeşitli stratejilerin geliştirildiğine şahit olduk. Neymar'ın çevresine kurulan Brezilya, Messi'ye göre oyun içeriğini oluşturan Arjantin, James Rodriguez'i parlatmak için sistem inşa eden Kolombiya’ya bakarak bunu söyleyebiliriz. 2014 Dünya Kupası'nı Neymar, Messi, James Rodriquez, Robben, Bryan Ruiz olarak özetleyebiliriz. Sonuca bireysel yıldızlarıyla gitme stratejisi önümüzdeki yıllarda yeniden daha güçlü bir şekilde sahne alacaktır.
Kosta Rika Milli takımı |
Adam adama yeniden gündemde
Friedrich Nietzche değişimin daimi olduğunu kabul ederken altını çizmek istediği nokta, her değişimin gelişimi de beraberinde getirmediği olmuştu. Futbol dünyası, geçmiş zaman içerisinde ‘adam adama’dan ‘alan savunması’na geçerek saha içini estetize etmeyi başarmıştı. Bireysel aksiyonlarıyla fark yaratan büyük oyuncuların doksan dakika yanında bir adam ile işlemez hale gelmesinin önüne set çekilmiş ve dörtlü savunma ile beraber gelen alan savunması yıldızlara da rahat nefes aldırmıştı. 2014 Dünya Kupası'nda ise pek çok takım kademeli olarak adam markajı uyguladı. Güzel futbolun ülkesi olarak bilinen Hollanda başta olmak üzere, Arjantin ve Brezilya gibi ülkeler savunma kurgusu içerisine adam adama markaja bir hayli yer vererek kayboldu diye sevindiğimiz ‘anti-futbol’un önemli öğesine yeniden can verdiler.
Beşli, üçlü ve değişken savunma kurguları
Liberolu sistem 1990’ların sonlarına doğru sahne dışına itildi ve dörtlü savunma çizgisi her takımın kullandığı bir metot olarak bugüne kadar varlığını sürdürdü. Brezilya'da gerçekleşen turnuvada ise pek çok takım üçlü ve duruma göre beşli savunmasıyla fark yarattı. Eskiyi revize ederek yeniden sahne almasını sağladı. Şili üçlü savunmasıyla dikkatleri çekerken, kanat bekleri oyunun içeriğine göre savunma üçlüsü ya da orta ikiliyle birleşerek değişken bir tutum izledi. Dünya Kupası'nın en büyük sürprizini gerçekleştiren Kosta Rika'nın ise sabit beşli savunma seti dikkat çekti. Beşli savunma içerisinde bekler hücuma katıldığı esnada, takımın geri kalan kısmı yerlerini kaydırarak çekilen beşli savunma çizgisinin bozulmasının önüne geçtiler. Turnuvanın başarılı futboluyla göz dolduran bir başka takımı Meksika ise beşli ve duruma göre dörtlü olan değişken savunmasıyla, yine bu gurubun içerisinde yer alan takımlardan oldu. Uruguay'ın yanı sıra turnuvanın yarı finalini oynayan Hollanda ve Arjantin de beşli savunma setleriyle dikkatleri üzerlerine çektiler.
‘10 numara’ların yükselişi, ‘9 numara’ların yok oluşu
Yıllar yılı modern futbol etiketi altında, klasik ‘10 numara’ların günden güne soyunun tükendiği üzerine pek çok tez yazıldı. Oysa 2014 Dünya Kupası'nda takımlar ‘10 numara’lar üzerinden başarı sağladı. Kolombiya'nın James Rodriquez'i, Brezilya'nın Neymar'ı, Arjantin'in Messi'si, Kosta Rika'nın Bryan Ruiz'i derken gol krallığı listesinde de ‘10 numara’lar birbirleriyle yarıştı. Öte yandan merkez santrforunu yıldızlaştıran bir takım da olmadı. Brezilya'da Fred, gezgin rolde olsa da Hollanda'da Van Persie, Kolombiya'da Guieterrez, Şili'de Vargas, Belçika'da Lukaku, Arjantin'de Higuain, İsviçre'de Drmic zaman zaman parlak performanslar sergilese de takımı taşıyan unsur olarak öne çıkamadılar. Gelecek yıllarda ‘9 numara’ların takımlarda daha az yer alacağını şimdiden söylemek çok yanlış olmayacaktır.