Ermeni toplumuna maddi katkı sağlaması amacıyla Karagözyan Yetimhanesi Vakfı tarafından başlatılan emlak projesinde sona gelindi. Ermeni toplumunun maddi sorunlarının çözümünde ‘anahtar’ rolü üstlenecek projenin bugünlere nasıl geldiğini ve Ermeni toplumu için ne ifade ettiğini Vakıf Başkanı Dikran Gülmezgil’le konuştuk.
Fotoğraflar: BERGE ARABIAN
BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr
Ermeni toplumuna maddi katkı sağlaması amacıyla Karagözyan Yetimhanesi Vakfı tarafından başlatılan emlak projesi, uzun bir mücadelenin sonunda meyvesini verdi. Geçtiğimiz aylarda tapu ve iskân belgelerinin alınmasıyla ilk kiracılarıyla buluşan KEY Plaza, nihayet hayata geçirildi. 2000’li yılların başlangıcında hayal edilmesi dahi zor olan proje, 2005 yılında kabul edilen AB uyum yasaları çerçevesinde vakıfların mülkleri üzerinde ‘tasarruf edebilme hakkı’nı elde etmesi sayesinde gerçekleşti. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Bakanlar Kurulu’nun özel izniyle başlatılan inşaat öncesinde, halk pazarı olarak kullanılan arsanın boşaltılması, uzun süren davalar sürecinin ardından mümkün oldu. Kapsamı nedeniyle izin aşamaları hayli uzun süren ve 2009 yılında başlayan inşaat, 2011 yılında yüklenici firmanın otel işletmesi konusunda uluslararası bir markayla anlaşmasının ardından hızlandı. Otel binasının 2014 yılı Mart ayında hizmete açılmasıyla Karagözyan Vakfı’nın mülkü olan KEY Plaza da faaliyete başladı. İngilizcede anahtar anlamına gelen KEY, ismini, bugün 100. yılını kutlayan Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’nin baş harflerinden alıyor. Ermeni toplumunun maddi sorunlarının çözümünde ‘anahtar’ rolü üstlenecek projenin bugünlere nasıl geldiğini ve Ermeni toplumu için ne ifade ettiğini Vakıf Başkanı Dikran Gülmezgil’le konuştuk. 19 Haziran 2007’de düzenlenen bir davetle ayrıntıları ilan edilen projenin sonlanmasının haklı gururunu yaşayan Gülmezgil, o tarihte Ermeni toplumuna sunduğu ‘gelirlerin adil paylaştırılması’ konusundaki önerilerini daha güçlü bir dille ifade ediyor.
-
Başlangıçtan bugüne kadar nasıl bir süreç yaşandı?
10 yıl önce projenin hayaliyle yola çıktık. Böylesi bir projeyi nasıl yapabiliriz, izinleri nasıl alırız diye düşünüyorduk. O dönemdeki yasalar çok daha zorlayıcıydı. Birçok zorluğu aştık. Tabii zorlukları ‘aştık’ derken çok rahat telaffuz ediyoruz fakat hiç de kolay olmadı. Olağanüstü badirelerden geçtik.
-
Başlangıçta otel ve plaza arasında seçim yapılmasında etkili olan kriterler neydi?
Vakıf olarak ticaret düşünemeyeceğimiz ve işletmeyle uğraşamayacağımız için sabit olarak kira getirimizin ne olacağını bilmek istedik. Bu nedenle oteli müteahhit aldı, biz de otopark ve plaza kısmını aldık.
-
Otelin ana caddeden, plazanın ise ara yoldan giriş alması değer kaybına yol açıyor mu?
Öyle bir durum söz konusu değil. Ofisler için ön taraftan da giriş yapmak mümkün. Yan sokaktan ayrıca giriş kapımızın olması çok daha iyi oldu. Böylece ayrı giriş, ayrı lobi ve ayrı asansörlerimiz oldu.
-
Şu anda tapular alınmış ve vakfa gelir sağlayabilecek durumda mı?
Bizim antlaşmamız kat karşılığı oldu; otel müteahhite, plazanın mülkü ise bize ait. Tapular da buna göre düzenlendi ve ayrıldı. Başlangıçta A otel, B otel olarak iki ayrı otel olarak yola çıkıldı. Daha sonra biz kendi alanımızı plazaya çevirdik ve tapular işyeri olarak alındı. Faaliyete geçer geçmez vakfımıza gelir getirecek. Başlangıçtan itibaren antlaşmamız %60 müteahhit, %40 vakıf oranında yapıldı, toplumumuza da bu şekilde ilan ettik. Bu rakamları azımsayanlar oluyor, ancak karşılaşılan zorluklar ve elde edeceğimiz gelir düşünüldüğünde, o zamana göre en iyi anlaşmayı yaptığımızdan kimse şüphe duymamalı.
-
Kiralamalar nasıl devam ediyor?
Piyasa koşulları malum, etrafımızda çok fazla işyeri olduğu da bir gerçek, fakat bizim kiralamalarımız iyi gidiyor. Bugüne kadar 7 veya 8 kontrat yaptık. Yavaş yavaş yerleşiyorlar. Katları 856 metrekarelik alanlar şeklinde bölümlendirmeden sunuyoruz. Talebe göre bölümlendirmeler yapılıyor. Kurumsal firmalarla ve tam kat kiralamayı düşünen firmalarla kontrat yapmayı tercih ediyoruz. Bu hızla devam edersek önümüzdeki dört-beş ay içerisinde %80 doluluk oranına ulaşabileceğimizi öngörüyoruz.
-
Plazanın girişinde göze çarpan bir havalandırma sistemi var. Burada daha estetik bir çözüm düşünülemez miydi?
42 katlık bir binanın teknik aksamını tahayyül ettiğinizde bunun mimari anlamda yer kaybetmeden yerleştirilmesi başlı başına ciddi bir olaydır. Burada yeri gelmişken Nışan Kara’nın mimari ve mühendislik anlamda katkılarından bahsetmek gerekiyor.
-
Buradan elde edilecek gelir nasıl kullanılacak?
Tabii ki Karagözyan’ın arazisi üzerine yapılmış bir bina, akar olarak başta vakfımıza gelir getirecek bir proje. Fakat ilk gün proje başlamadan önce söylediğimi, bugün proje tamamlandığında tekrar söylüyorum; bu proje ve akar cemaat vakıflarına aittir.
-
Nasıl bir getiri bekleniyor?
Önünü kesmemek adına rakam telaffuz etmeyi doğru bulmuyorum ama iyi bir getiri sağlayacağını söyleyebilirim. İleride kontratlar netleştiği zaman şeffaf bir şekilde toplumumuzu bilgilendirici açıklamalar yapmak daha doğru olacaktır.
-
Burada eski dernek binasını ihya edeceksiniz ve bir de tiyatro sahnesi olacak. Bunlar ne zaman inşa edilecek?
Dernek binasıyla ilgili projeyi revize ettik ve anıtlar kurulundan tekrar izin almamız gerekti. Uzamasının nedeni bu, orada da kaba inşaat ve hafriyat işlemleri tamamlanmak üzere, bu çalışmanın okulu etkilememesi için kaba inşaatın okulların açılmasından önce bitirilmesi gerekiyor. Orada Karagözyan Kültür Merkezi’ni inşa ediyoruz. Modern donanımlı profesyonel bir tiyatro sahnesi, spor salonu, sergi salonu ve çok amaçlı bir salonumuz olacak.
Adil bir gelir paylaşımı için ortak havuz şart
-
Bu derecede önemli bir projeyi sonuca ulaştıran bir yönetici olarak, bunun topluma ne getireceğini düşünüyorsunuz?
Karagözyan Vakfı olarak biz projemizi bitirdik, cemaatimizde daha önce bitmiş projeler de var. Bunların hepsi cemaatimizin zenginlikleri. Cemaat vakıfları olarak gelir düzeyimiz yükseliyor. Tabii bunları iyi yönetmemiz gerekiyor ve aynı zamanda adaletli bir paylaşım sağlamamız gerekiyor. Vakfın gelirlerini dağıtmak yönetim kurulu başkanının iki dudağı arasında olmamalı.
-
Özel bir oluşumdan mı bahsediyorsunuz?
Bunun için herhangi bir özel oluşuma gidilmesi gerekmiyor. Patrikhane bünyesinde oluşturulacak bir komisyonla bazı ihtiyaçlar belirlenerek bu ihtiyaçlara yönelik bir havuz oluşturulabilir ve dağıtım bu kanalla gerçekleştirilebilir. Yöntemler çeşitlendirilebilir, aslolan ise bu yöndeki niyeti ortaya koymaktır.
-
Ermeni toplumunun vakıflarını bir araya getirmek amacıyla kurulan VADİP toplantılarına katılmıyorsunuz. Bunun nedeni, VADİP’i bu yönde bir oluşum olarak değerlendirmemeniz mi?
Ben kendi adıma görüşlerimi kamuoyuna sunabilir ve kamuoyu oluşması durumunda çalışmalar yapabilirim. VADİP’in faydalı olabileceğine inanmadığım için orada yokum. Faydalı olabileceğine inansam neden katılım sağlamayayım? Oradaki insanlara saygı duyuyorum, zamanlarını ayırıyorlar. Fakat bir sonuca ulaşıldığına henüz şahit olmadım. Benim için bir konu etrafında saatlerce konuşuluyorsa, o tartışmaların bir sonuca ulaştırılması gerekir. Zaman en kıymetli şey. Neticesiz sohbetler dedikodudan öteye geçmez. Yönetmelik sorunu çok yakında çözüme kavuşacak. Şu anda seçim tarihi gelmemiş vakıf yok. Seçimler düzenlendikten sonra yeni yönetimler şekillenir şekillenmez, bu çalışmaların vakit kaybetmeden, bir an önce başlatılması gerekiyor. Vakfımızın gelirleri okullarımızın bütçe açığı sorunlarına çözüm olacağı gibi, meslek lisesi gibi eksik olan yeni oluşumları da mümkün kılacaktır.
Key Plaza
6.500 metrekare arsa üzerine inşa edilen otel ve plazada Karagözyan Yetimhanesi Vakfı’na ait otoparklar dahil, toplamda 35 bin metrekare kiralanabilir alan yer alıyor. KEY Plaza’da 3’ü otopark olmak üzere yerin altında 4 kat ve yerin üstünde 36 kat bulunuyor. Binanın ilk 14 katı vakfa ait ve ofis olarak kiralanıyor. Bu katların üzerinde ise Mariott Hotel bulunuyor.