Şapgir’in sözü

Böyle bir katliam ağırlığında şapgir’in rutin yayınının doğru olmayacağını düşünerek, bu hafta yayınımıza ara vermeyi uygun bulduk.

Soma’da yüzlerce işçinin ölümüne sebep olan, ne olay, ne facia, ne kader, ne de bu işin fıtratından değildir, açıkça büyük bir katliamdır. Bu katliamın başta gelen sorumluları ise elbette ki asgari iş güvenliği tedbirlerini almaktan imtina eden ve güvencesiz ve kayıt dışı işçi çalıştıran maden işletmecileri ile piyasayı düzenlemek, ihaleyi yapmak, ruhsatları vermek, denetlemeleri yapmakla sorumlu olan, ancak açıktır ki, bu sorumlulukları yerine getirmeyen ülkeyi yöneten erktir.

Fakat bununla birlikte bu katliamdaki kendi sorumluluğumuzun da farkındayız. Elbette ki, yıllardır sayıları giderek artan iş cinayetlerini ısrarlı yayınlarıyla takip eden gazetecileri tenzih ediyoruz. Son 10 yılda iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden binlerce işçinin ölümüne gözlerini kapatan medyanın bir parçası olarak, iş güvencesi ve güvenliği sorununa gereken ilgiyi göstermediğimiz, bu durumu gündeme taşımadığımız, seslerini duymadığımız için, kısacası medya olarak sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz için bu katliamda bizce küçük olmayan bir rolümüz var. Bundan dolayı, şapgir’i yapanlar olarak herkesten büyük hicapla özür diliyoruz.

Bunları konuşmanın Başbakan’ın ‘Yuh çeken tokadı yer’ diye protestocuları uyarmakla kalmayıp bunu pratiğe döktüğü, Başbakan Müşaviri’nin yerde yatan bir eylemciye tekme atmaktan dolayı sadece ‘üzgün’ olduğu, Enerji Bakanı’nın ‘İki gündür gömleğini değiştirmediği’ için perişanlığı ifade ettiği, Çalışma Bakanı’nın ‘sağlık sorunları’ndan ötürü Soma’ya bir gün sonra gelebildiği, Hükümet Sözcüsü’nün ‘Fakirlere dağıtılan kömürü zenginler mi çıkaracak?’ cümlesini dillendirebildiği, polisin 10 yaşındaki bir çocuğu gözaltına almaya çalıştığı; Soma’da gazeteciler, avukatlar, protestocular ve sivil toplum kuruluşlarına karşı ‘olağanüstü hal’ ilan edildiği bir ortamda zor olduğunu biliyoruz.

Madeni işleten şirketin bile en hafif tabirle yüzsüzce sorumluluk kabul etmediği günlerden geçiyoruz. Sosyal medyada büyük bir kitlenin maden işçilerini sadece öldüğünde hatırlıyormuşçasına duyarlılık parodisi sahnelenirken, bankalar utanmazca sigorta şirketleri tarafından zaten karşılanacak kredi borçlarını sildiğini açıklıyor. ‘Ölümleri müstehaktır’ diyen ‘gazeteci’lerin olduğu ortamda sahici bir üzüntü aramak bile zorlaşıyor. En vahimi ise kaç kişinin öldürüldüğünü, kaç kişinin kurtarıldığını ve kaç kişinin madende olduğunu bile halen bilmiyoruz. Böylesi bir ortamda bildiğimiz tek şey, bu katliamı yaşayan insanların ve ailelerinin acılarının ve kayıplarının her şeyin üzerinde olduğudur.

Bu sebeple, katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına sabır ve başsağlığı, madenden yaralı kurtulanlara acil şifalar temenni ediyoruz. Bu büyük acının unutulmamasını, sorumluların bu katliamın bedelini ödemesini ve Türkiye’de bir istisna olmayan iş cinayetlerinin gerekli düzenlemelerle son bulmasını diliyoruz.

Böyle bir katliam ağırlığında şapgir’in rutin yayınının doğru olmayacağını düşünerek, bu hafta yayınımıza ara vermeyi uygun bulduğumuzu da hatırlatmak isteriz.

şapgir

  

Kategoriler

Şapgir