M. Fikret’ten ses getirecek yerel seçim analizi... Halkı Anlama Komisyonu Merkez Yürütme Kurulu Daimi Üyesi Fikret, bu esnada bizimle küçük bir de sırrını paylaştı: “Çok sıkılıyorum.”
M. FİKRET ÇOBAN
mfikret.coban@gmail.com
30 Mart 2014 Yerel Seçimleri birkaç haftadır bilirsiniz bitmeye çalışıyor. Son baktığımda bütün oylar sayılmış ve daha tam olarak sayılmamıştı. Belki rastlamışsınızdır seçimlerden önce halkın nabzını tutmak için çeşitli doktorlar atanmıştı. Seçim ertesinde de ortaya çıkan tablo hiçbir karışıklığa mahal vermeyecek bir şekilde derhal yorumlanmalıydı elbette. Fakat halkı anlamak öyle kolay değil, haliyle bir süredir bir çeşit halkı anlama savaşları hüküm sürüyor. Eğer başıma bir şey gelmeyecekse, ben bu seçimlerden çok sıkıldığımı belirtmek istiyorum. Sıkıldığım meselelerle ilgili hep bir endişe taşırım, “ya sorun bendeyse” diye. Takdiri sizlere bırakıyorum sayın vakitli okuyucu.
Şimdi bir kere soruna bir sosyal bilimci hassasiyetiyle yaklaşmaya deneyeyim. Halk nedir? Bu sorunun tatmin edici bir cevabını elinde bulunduran varsa sakın bırakmasın bu ona güç verir. Yoksa sonsuza kadar sussun çünkü bu nikah öyle ya da böyle kıyılacak: Bana sorarsanız halk çok güzel bir şeydir. İlkokul kompozisyonu yazabilirsiniz mesela halkla ilgili. Methiyeler düzebilir ve Yüce Kurucumuza minnetinizi kaleme alabilirsiniz konuyla ilgili olarak. İyi ki bize halkı getirdi ve muasır medeniyetler seviyesine çıktık; bence herkesin halkı yok dolayısıyla bu büyük bir kazanım, asla kaybetmemek gerek.
Bununla birlikte, ben sosyal bilimleri de sıkıcı buluyorum. Asosyal bilimler gibi değiller bence. Mesela üçgen yamuksa dik indirir geçersiniz, ama burda öyle diki basıp geçemiyorsunuz. Demem o ki, ben halkın tam bir ergen olduğunu düşünüyorum. Kimse onu anlamıyor. Anlamak için gözyaşı, ter ve kan dökülüyor. Yemek sofrasında kavgalar çıkıyor. Mesela yeşil dev halk, çok sinirlenince bir Osmanlı şamarı indiriyor ki sormayın gitsin. Bu yüzden aileler parçalanıyor. Çok ayıp, çok yazık. Gelin görün ki bazı halk yorumcuları vardır ki onlar halkın niye bir yeşil dev olduğunu anlıyorlar. Ve onlara sorarsanız, ki her halükarda rezervlerinde birtakım soruları vardır onların, halk oraya buraya şamar atmakta çok haklı. Çünkü halkı anlamaktan hak devşirmek sadece bir an meselesi. Şimdi izninizle o ana gitmek istiyorum.
Gitmeden önce yanıma tek bir şey alacak olsam o bir ip olurdu. Zira her an halktan kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirim. Yeri gelmişken, ben gizliden gizliye böyle iflah olmaz bir kopuk olduğumdan şüphe etmişimdir kimi zaman. Hayır henüz doktora gitmedim, hastanelerden hazzetmem. Onun için tüm samimiyetimle söylüyorum ki sizi halktan koparacak birçok şey vardır, bunlara karşı her an tetikte olmanız gerekmektedir. Kriterler çok çeşitli... Bunları öğrenmek istiyorsanız anketlere analizlere bakmanız yeterli. Sosyoekonomik bilimum çok anlamlı kriterler gereği her an, veya belki de doğuştan, halktan kopmuş olmanız kuvvetle muhtemel. Dikkat edin derim bu tuzağa düşmeyin. Çünkü bu kriterlere göre içine denk geldiğiniz küme sizin halktan olup olmadığınızı belirleyebilir. İşte buralarada bir yerde soru “halk nedir”den, oldukça kıvrak bir bilek hareketiyle birlikte “hangi halk”a dönüşmektedir. Zaman zaman işime geldikçe bir sosyal bilimci sıfatımla soruların bir şeylere dönüşmesini hoş karşılamışımdır. Soruları başka sorulara dönüştürmeyi her daim çok sevmişimdir. Öyle ki bence çeşit çeşit halktan bahsedilebilir: Sessiz halk, gezi halkı, senin halkın, benim halkım, bileğimin halkı vb…
Kafalar karıştı karışacak, hissediyorum. İşte tam da bu noktada iyi ki daimi halk yorumcuları var diyor insan. Zira onlar olmasa bu halk çeşitliliğinin hangisinin gerçek halk olduğunu asla bilemeyecektik. Onlar bize, hiçbir zaman halktan kopmamış mutlak hakimiyetleri ve şaşmaz cetvelleriyle gerçek halkı ve halkın gerçeklerini anlatmak ve bizi eğitmekle yükümlüler. Bu yükümlülüklerini ziyadesiyle yerine getiriyorlar ki kimin kazanıp, kimin kaybettiğini anlamaktan geri kalmayalım. Bana öyle geliyor ki halkı en iyi anlayan aynı zamanda galibi belirleme otoritesine sahip en hakiki hakimdir.
Sonuç olarak, eğer gerçek halktan koptuysanız siz kazanamazsınız. Zaten gerçek olup olmadığınız bile tartışmalı. Hatta yeterince halktan değilseniz bence yarışmayın bile. Örneğin kimisine göre halk dediğin yerel olur. Eğer halktan koptuysanız yerel seçim sizin neyinize? Seçmeyiverin canım. Sizin tuzunuz kuru bir kere. Halktan kopuk olduğunuz gibi değil seçme ve seçilme kapasiteniz herhangi bir talepte bulunma ehliyetiniz dahi artık revizyona tabiidir. Gerçek seçmen olmadığınız kadar, şahsi seçmen iradenizin de aslında bir çeşit hata sonucu meydana geldiği bilimsel olarak sabittir. Dolayısıyla yüksek halk anlatıcıları bir kez gerçek halka aidiyetinizin tartışmalı olduğunu tespit ettiler mi artık iktidar yarışında yeriniz yoktur, gerçeklikten silinir ve bütün meşruiyetinizi yitirdiğinizle kalırsınız. Bu tarih boyunca böyle olagelmiştir, öyle her istediğinizde “halk benim” diyemezsiniz. Bu durumda geriye sadece “devlet benim” deme seçeneği kalmaktadır ki bütün kıyametin bu civarlarda bir yerlerde koptuğuna emin olabilirsiniz.
Uzun lafın kısası, halkların kardeşliği hiçbir şeydir, iktidar her şey.