Bugünlerde Türkiye’nin en çok tartışılan konusu eğitim. Dershanelerin kapatılmak istenmesi gündemi meşgul ederken, eğitim meselesi, İstanbul Ermeni toplumunun da onyıllardır çözmeye çalıştığı bir sorun. Yıllar geçtikçe, öğrenci sayısının azalmasının yanı sıra, maddi zorluklar da büyüyor.
EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr
VARTAN ESTUKYAN
vartan@agos.com.tr
İstanbul’da geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkilileri ile bir araya gelen azınlık okulları yöneticileri, toplantıda, okullarına Bakanlık tarafından bütçe ayrılmasını istedi. Temsilciler, okulların ciddi maddi sıkıntı içinde olduğunu ifade ederken, Bakanlık bürokratları, azınlık okullarına şu aşamada bütçe aktarılmasının mümkün olmadığını kaydetti.
2013’te eğitime ayrılan bütçe 68,1 milyar liraydı. İstanbul’daki 17 Ermeni okulunun yıllık masrafı ise en fazla 25 milyon lira, yani eğitime ayrılan bütçenin binde üçüne tekabül ediyor. Yönetmelikte yapılacak küçük bir değişiklikle, azınlık okulları bu ekonomik sıkıntıdan kurtulabilir. |
Bugünlerde Türkiye’nin en çok tartışılan konusu eğitim. Dershanelerin kapatılmak istenmesi gündemi meşgul ederken, eğitim meselesi, İstanbul Ermeni toplumunun da onyıllardır çözmeye çalıştığı bir sorun. Yıllar geçtikçe, öğrenci sayısının azalmasının yanı sıra, maddi zorluklar da büyüyor. Getronagan Lisesi Müdürü Silva Kuyumciyan, devletin azınlık okullarına yardım etmesi gerektiğini belirtiyor: “Azınlık okullarının ayrı bir yasası olmalı. Mevcut durumda Özel Okullar Yasası’nın bir maddesinde tanımlanıyoruz. ‘Özel okul’ tanımından kâr amaçlı okullar anlaşılıyor. Bizde böyle bir şey söz konusu değil.”
Yönetmelikte, azınlık okulları ‘özel okul’ olarak tanımlansa da, müdür başyardımcısını ve bazı öğretmenleri devlet atıyor. Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nin müdürü Armen Saruhanyan, bu uygulamaya değinerek şunları söyledi: “Öncelikle, bir düzenleme yapılarak, öğretmen seçimi ve çalışma süresinin de müdürlerin iradesinde olmasının sağlanması, ayrıca müdür başyardımcılığı görevinin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Okullarımızın özel okul veya devlet okulu olmaması maddi açıdan zorlanmamıza neden oluyor. En azından elektrik, ısınma gibi giderlerden muafiyet olabilir.”
2013'te eğitime ayrılan bütçe 68,1 milyar liraydı. İstanbul’daki 17 Ermeni okulunun yıllık masrafı ise, en fazla 25 milyon lira, yani eğitime ayrılan bütçenin binde üçüne tekabül ediyor. Yönetmelikte yapılacak küçük bir değişiklikle, azınlık okulları bu ekonomik sıkıntıdan kurtulabilir.
‘Azınlık okullarının ayrı yasası olmalı’
Getronagan Lisesi Müdürü Silva Kuyumciyan’a “Milli Eğitim Bakanlığı okullara nasıl yardım edebilir?” diye sorduk. Kuyumciyan, azınlık okulları için ayrı bir yasa olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Mevcut durumda Özel Okullar Yasası’nın bir maddesinde tanımlanıyoruz. Bizim ‘özel’liğimiz azınlık okulu olmamız. Halbuki, ‘özel okul’ tanımından kâr amaçlı okullar anlaşılıyor. Bizim okullarımıza her gelir grubundan öğrenci geliyor. Aldığımız ücretler bağış niteliğinde; durumu olmayan öğrencilerden ise herhangi bir ücret talep etmiyoruz. Bu ücretler bütçemizin yarısını dahi oluşturmuyor. Bu yıl 1 milyon liralık açığımız var, bütçenin yarısı yok ve bu açık her yıl artıyor. Cemaat de maddi açıdan gittikçe zayıflıyor. Devletin okullarımıza yardım etmesi lazım. Örneğin öğrenci başına dahi bir yardım olabilir. Devlet okullarında 700 bin öğretmen çalışıyor, Ermeni okullarında ise öğretmen sayısı 400. Bu 400 öğretmen kadroya alınırsa, devlet onların da maaşını ödeyebilir.”
“Yönetmelikte değişiklik yapılsa devletin ne kadar bütçe ayırması gerekir?” şeklindeki sorumuza ise Kuyumciyan şu yanıtı verdi: “Getronagan Lisesi olarak bizim yıllık bütçemiz 2 milyon lira. Beş Ermeni lisesi var; yani liselerin toplam bütçesi yaklaşık 10 milyon lira. 14 Ermeni ilkokulu ve ortaokulunun toplam gideri 15 milyon civarında desek, bütün Ermeni okullarının yıllık gideri 25 milyon lira ediyor, kaba bir hesapla. Devlet tüm masraflara yardım etmese de bazı gider kalemlerinde yardımcı olabilir. Önceden, devlet ‘vilayet yardımı’ adı altında, azınlık okullarına yardım ediyormuş ama bu yardım yıllar içinde o kadar cüzi bir hale gelmiş ki, okul yönetimleri bu parayı almaya dahi gitmemişler, çünkü bir simit almaya bile yetmez hale gelmiş. Bu yardım 1970’lere kadar devam etmiş.”
Lozan’a göre Azınlık okullarına devlet yardımı zorunlu
Lozan Antlaşması’nın 41. maddesine göre devletin azınlık kurumlarına destek yükümlüğü var: “Kamusal eğitim konusunda, Türk hükümeti, Müslüman-olmayan uyrukların önemli bir oranda oturmakta oldukları il ve ilçelerde, bu Türk uyruklarının çocuklarına ilkokullarda ana dilleriyle öğretimde bulunulmasını sağlamak bakımından, uygun düşen kolaylıkları gösterecektir. Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyruklarının önemli bir oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklar, devlet bütçesi, belediye bütçesi ya da öteki bütçelerce, eğitim, din ya da hayır işlerine genel gelirlerden sağlanabilecek paralardan yararlanmaya ve pay ayrılmasına hak gözetirliğe uygun ölçülerde katılacaklardır. Bu paralar, ilgili kurumların yetkili temsilcilerine teslim edilecektir.”
1970’lere kadar azınlık okullarına, öğrenci başına çok cüzi de olsa bir meblağ ödenmekteydi. Ülkedeki yüksek enflasyon karşısında yıldan yıla değer kaybeden bu katkı, alım gücü açısından ‘bir simit parası’ düzeyine indi. O zamandan beri, azınlık okullarına devlet bütçesinden pay ayrılmıyor.