DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, İstanbul Barosu Yönetimi’nin görevden alınmasına yönelik dava açılmasına yaptıkları ortak açıklamayla tepki gösterdi.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkındaki soruşturmanın tamamlanmasının ardından Baro Başkanı Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle dava açılmıştı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği konuya ilişkin ortak yazılı bir basın açıklaması yaptı.
''İstanbul Barosuna yönelik bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz” başlıklı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine yönelik gerçekleşen hukuksuz saldırıları kınıyoruz. Barolar, Anayasa’nın 135. maddesinde güvence altına alınan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır ve hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının en temel unsurlarıdır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmekte olduğu soruşturma kapsamında, İstanbul Barosu Başkan ve yöneticilerinin görevlerinin sona erdirilmesi talebi, Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen Cumhuriyetin demokratik bir hukuk Devleti olması niteliklerine açıkça aykırıdır. Bu tür antidemokratik girişimler yalnızca İstanbul Barosunu hedef almakla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda toplumun demokrasiye ve adalete olan inancını da zayıflatmaktadır."
"Çoklu baro yasasıyla bölünmeye çalışılan baroların bu kez de yargı sopasıyla susturulmaya çalışması iktidarın tüm demokratik kesimlere yönelik baskısının bir yansımasıdır. Siyasal iktidarın içerisine düştüğü her krizde toplumsal muhalefete gösterdiği bu saldırılar kabul edilemez. Bu hukuksuzluktan derhal vazgeçilmeli, demokratik seçimlerle ele geçiremedikleri İstanbul Barosu Yönetimini bu ve benzeri tepeden inme operasyonlarla etkisiz kılma ve itibarsızlaştırma girişimlerine son verilmelidir."
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Yönetim Kurulu üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve seçim yapılması talebiyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
Ayrıca "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla da Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izni istenmişti.
Sürece ilişkin İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada da "Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin beyanı alınmadan ve Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni istenmeden resen başlatılan ve sonradan onay için 25 Aralık 2024 günü Adalet Bakanlığı nezdinde göstermelik izin işlemleri, usul ve esas yönünden Avukatlık Kanunu’na ve Anayasa’ya açıkça ve çok yönlü aykırılıklar nedeniyle sakat ve hukuken yok hükmündedir. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerini şüpheli ilan eden Başsavcılık, masumiyet karinesini daha inceleme aşamasında ihlal ederek, İstanbul Barosu yönetimi kamuoyunda hedef haline getirilmiştir" ifadelerine yer verilmişti.