Hrant Ahparig, seneye belki daha güzel haberlerle bitiririm bu mektubu. Umut etmekten ve mücadeleden vazgeçmiyor seni sevenler.
Hrant Ahparig, âdetim olduğu üzere bu yılın mektubunu yazmak üzere klavye başına oturdum.
Bu yıl haberler biraz karışık. Davaya yine en son geleceğim. Önce ne yazık ki artık geleneksel hâle gelen kötü haberleri vermekle başlayayım. Osman Kavala, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Can Atalay Gezi davası gerekçe gösterilerek hâlâ hapiste tutuluyor. Kürt siyasetçiler Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı da hapiste. 31 Mart’ta yerel seçimler oldu ve CHP 2002 sonrasında ilk kez seçimlerden oy oranı düzeyinde birinci parti olarak çıktı. HDP’nin devamı olan DEM Parti de birçok belediye başkanlığı kazandı. Ancak kayyım uygulaması, bu tabloya rağmen hız kesmeden devam ediyor. Esenyurt’un CHP’li belediye başkanı hapse atıldı, yerine kayyım atandı. Batman ve Mardin’in DEM Parti’li belediye başkanları da görevlerinden alındı. Bir aşamada liste tutmak zorlaştı. Son olarak Mersin Akdeniz’in DEM Parti’li belediye başkanları da görevden alındı ve yerlerine kayyım atandı. Beşiktaş’ın CHP’li belediye başkanı Rıza Akpolat da bu satırlar yazıldığında ‘ihale yolsuzluğu’ gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.
AKP-MHP ittifakı, seçim yenilgisi havasını bir şekilde gündemden düşürmeyi başardı. Bu arada önemli bir sürecin de içindeyiz. Gerçi buna ‘süreç’ de diyemiyoruz şimdilik. MHP Genel Başkanı Bahçeli “Öcalan TBMM’de konuşsun, örgütün silah bıraktığını açıklasın, umut hakkından faydalansın” diye özetleyebileceğim bir çıkış yaptı. Siyasetin başlıca gündemi, bu açıklama ve sonrasındaki gelişmeler.
DEM Parti’li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan’la görüştüler ve Öcalan’ın mesajını paylaştılar. İktidar özetle “Terör örgütü varlığına son versin, Türk-Kürt kardeşliğiyle Türkiye güçlensin” gibi bir yaklaşımla bu adımı attı. Sürecin sonunda Öcalan’ın ‘umut hakkı’ndan faydalanması, yani koşullarının hafifletilmesi mümkün olacak mı, henüz bilinmiyor. Ancak Önder, Buldan ve Ahmet Türk’ten oluşan ‘İmralı Heyeti’ siyasi partilerle bir dizi görüşme yaptı. Heyetin tekrar İmralı’ya gitmesi bekleniyor. Bahçeli ise görüşmeler sonrasında “DEM heyetiyle İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin hitamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiği hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır” dedi.
Heyet bu arada Edirne Cezaevi’nde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la da görüştü. Demirtaş sürece destek verdi ve “Siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur” dedi. Önemli bir hatırlatmaydı. Süreç şimdilik umut ve soru işaretleriyle ilerliyor diyeyim.
Seni üzecek kayıplar yaşadık bu yıl. Nazar Büyüm, Başepiskopos Karekin Bekçiyan ve son olarak Yetvart Tomasyan’ı yani ‘Tomo Abi’yi kaybettik. Hepsiyle eski ve derin bir hukukun, dostluğun, kardeşliğin vardı. Bir yerlerde buluşacaksınız diye kendimizi teselli ediyoruz.
Davayla ilgili olarak verebileceğim iyi bir haber yok. Seni vuran Ogün Samast zaten 2023’ün son aylarında tahliye edilmişti. Tahliye infial yarattı, Samast hakkında “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” gerekçesiyle bir dava açıldı ama o dava da zamanaşımına girdi.
Mesele Samast’ın şu kadar yıl daha fazla ya da daha az yatması değildi, baştan beri söylediğimiz gibi. Mesele, seni hedef hâline getiren sürecin aydınlatılması ve saldırının tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılmasıydı. Bu yıl da olmadı. Ama adalet için çaba gösteren herkes “Biz bitti demeden bu dava bitmez” demeye devam ediyor.
Seneye belki daha güzel haberlerle bitiririm bu mektubu. Umut etmekten ve mücadeleden vazgeçmiyor seni sevenler.