NATO'dan İrana: 'Saldırı amacın yoksa endişen de olmamalı'

NATO Genel Sekreteri Rasmussen, üye ülkeleri tehditlere karşı korumak için kurulduğunu belirttiği 'füze savunma sisteminin' saldırı değil savunma amaçlı olduğunu vurguladı. Rasmussen, 'Saldırı planı taşımayanların bu sistemden endişe etmesine gerek yok!' dedi. Genel Sekreter ayrıca, 'NATO'nun Suriye'ye karışmaması gerektiğini' düşündüğünü söyledi.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh-Rasmussen, Türkiye'ye saldırmayı düşünmeyen bir İran'ın, Malatya'da konuşlanan füze radarından endişe duymasına gerek olmadığını söyledi.

Bu hafta Türkiye'nin NATO'ya üye oluşunun 60. yılı kutlamalarına katılmak üzere Türkiye'ye gelecek Rasmussen, Brüksel'de Zaman'a yaptığı açıklamada, kurulan sistemin 'saldırı değil, savunma amaçlı' olduğunun altını çizdi. Halen en az 30 ülkenin saldırı amaçlı füze sistemi bulunduğunu vurgulayan Rasmussen, 'Bunların önemli bir kısmının NATO topraklarını vurma kapasitesi olduğu için bu sistemi hayata geçiriyoruz. Eğer İran'ın, NATO topraklarına saldırı gibi bir planı yoksa kurulan radardan endişe etmesine hiç gerek yok.' dedi. Suriye'de yaşanan durumu Libya'dakinden çok farklı bulduğunu belirten Rasmussen, 'Birleşmiş Milletler'den bir karar yok. Bölge ülkelerinin desteği yok. Her şeyden önce Suriye çok farklı bir vaka. Etnik, politik ve dinî açıdan Suriye, Libya'dan çok farklı. Bu sebeplerden dolayı NATO'nun işin içine girmesinin faydalı olacağını zannetmiyorum.' diye konuştu.

Zaman gazetesinin haberi:

 

'NATO topraklarına saldırı emeliniz varsa tehdit olarak görürsünüz'

Türkiye, uzun müzakerelerden sonra geçtiğimiz eylül ayında NATO'nun füze savunma sistemi dahilinde bir Amerikan radarını topraklarında konuşlandırmayı kabul etmişti. Ankara'nın sistemin yerleştirilmesinden önce hassasiyetle üzerinde durduğu noktaların başında, radardan elde edilecek bilgilerin son dönemde gerilimli bir ilişki yaşanan İsrail ile paylaşılmaması ve İran'ın 'tehdit' gösterilmemesi geliyordu. Sistemden alınan bilgilerin Tel Aviv'e iletilip iletilmediği hâlâ bir muamma olarak dursa da, NATO net bir şekilde 'füze savunma sisteminin hiçbir ülkeyi hedef almadığını' açıkladı. Ancak hem Ankara'dan hem de NATO'dan bu yönde yapılan açıklamalara rağmen radar kararından sonra önde gelen İranlı yetkililer açıkça Türkiye'yi tehdit ettiler. Bu sözleri yakından takip ettiğini kaydeden Rasmussen, İranlı yetkililerin tehditlerinin tamamen 'tabansız gerekçelere' dayandığını vurguladı. Kurulan sistemin bir savunma sistemi olduğunu yineleyen Genel Sekreter, 'NATO füze savunma sistemi bir ülkeyi değil, tehditleri, füze tehditlerini hedef alıyor.' dedi. 30 kadar ülkenin bir kısmının NATO üyelerinin topraklarını vurma kapasitesine sahip füze teknolojisine sahip olduğu bilgisini veren Rasmussen, 'Bizim bu sistemi kurmayı kararlaştırmamızın altında yatan da bu... Savunma, saldırı değil. Açık konuşmak gerekirse, bu füze savunma sistemini sadece NATO topraklarına bir saldırı emeliniz veya planınız varsa tehdit olarak görürsünüz. Böyle bir niyetiniz yoksa bizim sistemimiz tamamen topraklarımızı ve insanlarımızı -nereden gelirse gelsin- koruma amaçlı.' diye konuştu.

'Rusya devlet başkanını seçmeden ilerleme olmaz'

NATO, mayıs ayında Chicago'da yapılacak zirvede, 'geçici füze savunma kabiliyetini' açıklamayı planlıyor. 2020'de tam randımanlı operasyona başlayacak sistemin radar ayağı Malatya-Kürecik'te konuşlandırıldı. Geçtiğimiz aylarda aktif hale gelen radarın yanı sıra 2015'e kadar Romanya'ya füzesavarlar, 2018'de de Polonya'ya durdurucular yerleştirilecek. O güne kadar ABD'nin Akdeniz'deki gemileri, muhtemel bir saldırıda devreye girecek füzelere ev sahipliği yapacak. NATO füze savunma sistemi karşısında derin kaygılarını ileten bir başka ülke Rusya ile ilişkilerin hatırlatılması üzerine Rasmussen, görüşmelerin devam ettiğini, ancak halihazırda gelinen noktanın anlaşmazlıkların çözümünden çok uzak olduğunu belirtti. Rasmussen, bu nedenle Chicago'daki zirve kapsamında planlanan Rusya-NATO temasının da belirsizliğin koruduğunu söyledi. Moskova ile yaptıkları temaslarda arzu edilen ilerlemenin sağlanamadığını ifade eden Rasmussen, 'Anlaşmazlıkların 'giderilebilir' olduğunu, bu nedenle füze savunma sisteminde işbirliğinin de 'yapılabilir' olduğunu düşünüyorum. Ama kısa süre içinde bir ilerleme beklemediğimi de itiraf etmeliyim.' değerlendirmesinde bulundu.

Rusya'nın, nisan ayındaki devlet başkanlığı seçimlerinden önce bu konuda bir girişimde bulunması beklenmiyor. NATO kaynaklarına göre görüşmeler, Moskova'nın füze savunma sisteminin Rusya'nın stratejik nükleer kapasitesini hedef almadığını teyit eden 'kanuni garantiler' istemesinden dolayı tıkanmış durumda. NATO, istenen kanuni garantilerin 28 ülkenin meclisinde ayrı ayrı onaylanmasının zorluğuna işaret ederek, aslında bu talebi Rusya'nın birliğe güvenmediğinin göstergesi olarak değerlendiriyor.

NATO Genel Sekreteri, Türkiye'nin füze savunma sistemi çerçevesinde mevcut radar dışında başka sorumluluklar üstlenmesinin şu anda 'belirlenmemiş' bir konu olduğunu ifade etti. Sistemin kurulumunun henüz tamamlanmadığını ve tam aktif hale geleceği 8-10 yıl içinde değişecek güvenlik ortamına bağlı olarak yeni ünitelerin de eklenmesi gerekebileceğini belirten Rasmussen, '2020'deki durumunu tahmin edemediğimiz için planlanandan başka nerelere savunma sistemi tesisi kurulacağını söylemek şu anda çok zor. Ancak daha ilk aşamada Türkiye'nin füze savunma sistemi tesislerinden birisine ev sahipliğini yapmayı teklif etmesinden çok mutluyuz.' dedi. Sistemin 'kumanda ve kontrol sistemlerinin nasıl işleyeceğinin Türkiye'de sıkça tartışıldığının hatırlatılması üzerine Rasmussen, 'Türkiye zaten NATO'nun entegre kumanda ve kontrol sisteminde yer alan bir ülke olarak bu sistemin kumanda ve kontrolünde de bulunacak.' diye konuştu. Kumanda merkezinin Almanya'nın Ramstein şehrindeki Amerikan hava üssünde kurulması kararlaştırılmıştı.'İsrail ile gerginlik, Türkiye'nin yerini etkilemez'

Türkiye'nin NATO'ya üyeliğinin 60. yılı kutlamaları için bu hafta Ankara ve İstanbul'da temaslarda bulunacak Rasmussen, Türkiye'nin birlik içindeki kuvvetli rolünün önemine de vurgu yaptı. Geçtiğimiz günlerde Teksas Valisi Rick Perry'nin Türkiye'nin İsrail ile kötü ilişkileri nedeniyle NATO'dan atılması gerektiği yönündeki sözlerinin belirtilmesi üzerine Rasmussen, 'Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmazlıkların olduğunu biliyorum. Ben bunu kuvvetli bir üyemiz olan Türkiye'nin birlik ile ilişkilerini etkilemeyecek 'ikili sorunlar' olarak görüyorum.' dedi. İsrail'in NATO Akdeniz Diyaloğu grubunun değerli bir üyesi olduğunu ifade eden Rasmussen 'Ümit ederim ki aradaki anlaşmazlık için barışçı bir çözüm bulunur. Değerli bir ortak ile kuvvetli bir üyenin arasındaki olumlu bir işbirliği arzularız.' dedi.

'Suriye'ye müdahale niyetimiz yok'

Libya'daki NATO önderliğindeki operasyon ve Suriye'de yaşanan durumun hatırlatılması sonrasında Rasmussen, kesin bir dille birliğin Suriye'ye müdahale planı olmadığının altını çizdi. Libya'da petrol olduğu, Suriye'de ise petrol bulunmadığı için NATO'nun harekete geçmediği iddialarına da cevap veren Rasmussen, 'NATO hiçbir zaman petrol ticaretinde olmadı ve Libya'da da petrol işinde olmadı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı Libya'daki sivilleri korumak için net bir yetki tanıyordu.' dedi. Suriye'deki şartların çok farklı olduğunu savunan Rasmussen, 'Birleşmiş Milletler'den bir karar yok. Bölge ülkelerinin desteği yok. Her şeyden önce Suriye çok farklı bir vaka. Etnik, politik ve dinî açıdan Suriye, Libya'dan çok farklı. Bu sebeplerden dolayı NATO'nun işin içine girmesinin faydalı olacağını zannetmiyorum.'

'Türk liderlerle çok iyi anlaştık'

Anders Fogh Rasmussen, kendisinin NATO genel sekreterliği adaylığı öncesinde Türkiye'nin karşı çıkmasına rağmen göreve gelmesinden sonra Türk liderlerle çok iyi bir işbirliği sergilediğinin altını çizdi. Görev süresi boyunca en çok ziyaret ettiği ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini belirten Rasmussen, 'Seçilmeden önce bazı tartışmalar yaşandı ama ben Türkiye'nin de desteği ile konsensüsle seçildim. Ardından Türk yetkililerle de değişik vesilelerle defalarca bir araya geldim. Hükümet ile ilişkim olumlu ve yoğun. ' dedi. Türkiye, Rasmussen'in adaylığı gündeme geldiğinde Danimarka'da bir gazete Peygamber Efendimiz (sas) hakkında çıkan karikatürler konusundaki dönemin başbakanı olarak tutumu ve bölücü yayınlar yapan Roj TV'ye desteği nedeniyle çekince koymuştu. 2001-2009 yılları arasında Danimarka başbakanlığı yapan Rasmussen, her iki görevin de ilginç ve mücadele gerektirdiğini kaydetti. Her iki görevi de zevkle yaptığını ifade eden Danimarkalı politikacı, 'İki farklı iş ama ikisi de çok zevkli ve ilginç. Başbakan olmak ilgimi çekiyordu ama 28 ülke ile meşgul olmak ve uluslararası bir ortamda bulunmak da çok ilginç.' değerlendirmesinde bulundu.

(ZAMAN)

 

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Dünya