Osmanlı’da eğitim modernizasyonu

Atacan Atakan, Demokratikleşme Paketi'nin içerisinde yer alan, aslında Osmanlı eğitim modernizasyonunun bir parçası olup bugün Galatasaray Lisesi, Robert Koleji'nde uygulanan 'Anadilde Mekteb-i Sultani Modeli’nin tarihini anlatıyor.

ATACAN ATAKAN
atacanatakan88@gmail.com

Pazartesi günü Başbakan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi’nin içerisinde ‘Anadilde Mekteb-i Sultani Modeli’ alt başlığı bulunmaktaydı. Aslında bu model hali hazırda Galatasaray Lisesi, Robert Koleji başta olmak üzere pek çok okulda uygulanıyor.Bu modele ismini veren Mekteb-i Sultani Osmanlı eğitim modernizasyonunun bir parçası olmuştur. Peki, Osmanlı eğitimindeki bu modernizasyon hareketi nasıl başladı ve ana hatları neydi?

Bilindiği üzere 1839 Gülhane-i Hattı Hümayun ile başlayan Tanzimat Dönemi Osmanlı’da bir kırılma noktasıdır. Bu devirden önce başlayan askeri modernizasyonun dışında birçok yenileşme ve reform hareketine sahne olan Tanzimat Dönemi’nde eğitim, en önemli adımların atıldığı alanların başında geliyordu. Tanzimat’ın eğitim için önemi askeri eğitimin dışında sivil eğitime yönelik açılımların yapılmasından kaynaklanmaktadır. 1846’da kurulan Mekatib-i Umumiye Nezareti, 1857’de yerini Maarif Nezareti’ne (Eğitim Bakanlığı) bıraktı.

1848 yılında açılan okullara öğretmen yetiştirmek amaçlı Darülmuallim açıldıö. 1856 yılında Islahat Fermanı ile birlikte gayrimüslim milletlere okul açma konusunda nispi özgürlük tanınmıştır. 1858 yılında kız rüşdiyeleri açıldı. 1861 tarihli bir genelge ile Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki tüm Müslüman ve gayrimüslim okullar Maarif Nezareti’ne bağlandı. Eğitim üç aşamalı bir hale getirildi: Mahalle mektepleri (Sıbyan okulları), rüşdiyeler ve meslek okulları.

1862’den sonra sıbyan mekteplerinin yerini iptidailer aldı. Mekteb-i Mülkiye-i Şahane, Mekteb-i Sultani ve Darüşşafaka bu dönemin sonuna doğru açılan önemli okullardandır. Mekteb-i Sultani bir devlet kurumu olmasına rağmen Fransa Eğitim Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde tesis edilmişti. Osmanlıcılık siyasetinin hedeflerinden biri olan Müslüman ve gayrimüslim öğrencilerin karma eğitimi uygulamasını gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayınlandı. Bu nizamname ile birlikte ilköğretim zorunlu hale getirildi. 1870 yılında kız okullarına öğretmen yetiştirme amaçlı Darülmuallimat kuruldu. 1872’de kurumsal sürekliliğe sahip ortaöğretim okulları olan idadiler açıldı. Bu dönemde, Batı Avrupa’dan devşirilen disiplin yöntemleri ve sınıf sistemi kullanılmaya, öğrenciler tek tip üniformalar giymeye başladı.

II. Abdülhamid’in saltanat yılları okullaşmanın hızlı bir şekilde devam ettiği ve özellikle özel okulların altın çağında olduğu bir dönem olmuştur. Eğitim seferberliği ilan edilmiş, bu seferberlikten en çok faydalananlar ise kız öğrenciler olmuştur. İlk defa Abdülhamid döneminde kız sanat okulları, inas mektepleri kurulmuştur. Abdülmecid zamanında gündeme getirilen, çeşitli nedenlerle önceden üç kere kapatılan Darülfünun 1900 yılında yeniden açılma olanağı bulmuştur. Okul öncesi okullaşmanın temelleri de bu dönemde atılmış, küçük çocuklar için anaokulları açılmıştır.

Seferberliğin ilan edilmesi, okullaşmanın yaygınlaştırılmasına rağmen mekteblerin kalitesindeki düşüklük, öğretmenlerin ve öğrencilerin sıkıntılarının devam etmesi ve döneme hakim olan sansür ve baskı gelişmelere gölge düşürmüştür. Abdülhamid dönemi baskıcı yaklaşımının dışında dini ve ahlaki değerlere diğer dönemlere nazaran daha fazla vurgu yapıldığı, bu yolla İslami kimlikli merkezi otoriteye olan bağlılığını yeniden güçlendirildiği ve merkeze itaat fikrinin aşılandığı bir dönem olmuştur.

1908 sonrası eğitimdeki genel felsefe devletin yıkılışını ancak eğitim kurtarır olmuştur. Buna paralel olarak özellikle Balkan Savaşları sonrasında ‘milli eğitim’ politikası benimsenmiştir. İlk kez siyasal konular içeren dersler müfredata konmuş, kız öğrenciler 1914 yılında üniversiteye gitme hakkını kazanmış, eğitim metodu ezberci alışkanlıklardan kurtulup gözleme ve araştırmaya dayalı bir hale gelmiş, mesleki yayıncılık başlatılmış, tevhid-i tedrisat konusu gündeme getirilmiş ve 1916 yılında Evkaf Nezareti’ne bağlı olan tüm okullar Maarif Nezareti’ne bağlanmış, eğitime hizmet amaçlı dergi ve gazeteler çıkarılmış, medreselerin ıslahına başlanmış ve 1914 yılında İstanbul’daki tüm medreseler Darülhilafetü’l-aliyye Medarisi adı altında birleştirilmiştir. Evkaf Nezareti’ne bağlı olan medreseler Meşihat’a bağlanmıştır. Savaş yıllarında yetim ve öksüz kalan öğrenciler için İttihat ve Terakki darüleytamlar açmıştır. Bu dönemde, eğitim dünyevi-pratik bir arakteristik kazanmasının yanı sıra, aynı zamanda parti propagandası için önemli bir alan olmuştur. Başta Ziya Gökalp olamk üzere Edhem Nejat ve İsmail Hakkı Baltacıoğlu bu propagandanın öncüleri olmuşlardır.  

Yapılan yenilikler, açılımlar ve reformlar ışığı altında, Osmanlı eğitimindeki modernleşme değerlendirildiğinde, birkaç nokta dikkat çekmektedir. Birinci olarak, mahalle mekteplerinin Evkaf Nezaretine bağlı olması uzun süre ulemanın eğitimde etkisini devam ettirmesine neden oldu. Buna bağlı olarak, Tanzimat ve bu dönemi takip eden yıllarda geleneksel ve modernist eğilimler arasında sürekli bir çekişme yaşandı. İki kutup arasındaki bu çekişme müfredatlar, sınıf sistemi, eğitimin ve muallimlerin hedefi gibi birçok konuyu etkiledi. İkinci olarak, dönemler arası belli farklara rağmen, eğitimdeki sosyal disiplinizasyon, terbiyeli, ahlaklı ve vatanperver bir insan yetiştirmek eğitimin daimi misyonu olmuştur. Son olarak, modernizasyon, dini eğitime odaklı boyuttan pratik-dünyevi ve seküler bir boyuta doğru bir değişim yaşamıştır. 

Kategoriler

Şapgir