Geçtiğimiz aylarda Avusturya’dan başlayan bir yolculuk ile El Camino de Santiago’yu Orta Çağ’a ait kendi yaptığı ekipmanlarla tamamladı Andreas Moitzi. Alican Çakmak Kozoğlu, Moitzi’yle bu yolculuğu konuştu.
ALİCAN ÇAKMAK KOZOĞLU
Andreas Moitzi, Avusturyalı genç bir tarih öğrencisi. Onu başka tarih öğrencilerinden ayıran nokta ise hem akademik eğilimi olan geçmişe hem de yürüyüşe duyduğu yakın bağ. Bu iki farklı nokta birleştiğinde ise geçmişe, dünyanın dününe yapılan seyahatlerin ortaya çıkması kaçınılmaz.
Geçtiğimiz aylarda ülkesinden başlayan bir yolculuk ile El Camino de Santiago'yu (Aziz James'in Yolu olarak da bilinen bir nevi hac ziyareti) tamamlayan Moitzi, bunu Orta Çağ insanına ait, kendi ürettiği ekipmanlarla tamamladı. Projesi internette büyük ilgi gören genç tarihçi, bu gibi farklı işlerle tarih bilimine farklı bir yönden yaklaşıyor.
Moitzi, yolculuğu ve bu yolculuğun sebepleriyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
- Sizi böyle bir yolculuk yapmaya iten ne oldu? Bu fikir ilk ne zaman aklınıza geldi?
Hayat oldukça kötü gitmeye başlayabiliyor. 2011 yılında bunu şahsen tecrübe etmek zorunda kaldım. Bazı sorunlarım vardı. Bu yüzden zirveye tekrar ulaşmak için büyük bir başarı yakalamam gerektiğine karar verdim. Beni motive edecek ve sorunlarımdan uzaklaştıracak bir iş yapmak istedim.
- Aynı zamanda bütün ekipmanınızı kendi ellerinizle, tarihi nesneleri örnek alarak hazırladınız. Bu detay proje için ne gibi bir önem arz ediyordu.
Aslında bu detay proje için hayati bir önem taşımıyordu. Geçmişte kullanılan objelerin benzerlerini yaratmaktan zevk alıyorum, özellikle Orta Çağ objelerinin. 2010'da babam El Camino de Santiago'da bir gezi yaptı. Her ne kadar ona katılmak istesem de, başta okul olmak üzere başka sorumluluklarım yüzünden onunla birlikte yürüyemedim. Ben de kendime aynısını yapma sözü verdim, fakat hobimi de bu yürüyüşe entegre edecektim. Camino'daki insanlar yürüyüş yapma sebebimin ekipmanı kullanmak istemem olduğunu sandılar fakat bu sadece benim yürüyüşü yapmak istediğim biçimdi. Yürüyüşün ana nedeni değildi.
- Yol haritanızı çıkarma aşamasında, hangi noktaların görülmeye değer olduğuna nasıl karar verdiniz?
Rotamın beni yaşadığım şehir olan Judenburg'tan (Avusturya'nın merkezinden) İsviçre'ye, Fransa'ya ve İspanya'ya götürmesi onun ardından da İberya Yarımadası'nın batı sahiline ulaştırması gerekiyordu. Fakat yolda dizimi sakatladığım için planlarımı değiştirmek zorunda kaldım. İsviçre ve Fransa’yı programdan çıkarıp St. Jean Pied-de-Port’a, pek çok modern gezginin yolculuklarına başladıkları yere geçtim.
- Yolculuk boyunca diğerlerinden daha ilginç olduğunu düşündüğünüz bir bölgeyi ziyaret ettiniz mi?
Bu cevaplanması çok kolay bir soru, çünkü alışık olduğum iklim, İspanya’nın ikliminden tamamen farklı. Avusturya’da her yer yeşil iken, İspanya’da doğanın pek çok farklı tonunu görüyorsunuz. Mesela güzergahın geneli düz ve kuru iken, Galiçya’nın geneli yeşil ve engebeli. Avusturya’nın İspanya’da göre daha yorucu olduğunu düşünüyorum çünkü sürekli bulunduğunuz yükseklikte değişiklikler oluyor.
- Sizi gören insanların tepkileri ne oldu?
“Fotoğrafınızı çekebilir miyim?”, “Fotoğrafınızı çeksem rahatsız olur musunuz?”… Sanırım en çok bu sorularla karşılaştım. İnsanlar özellikle ekipmanımı çok ilgi çekici buluyordu. Ekseriyetle ayağımdaki ayakkabılarla bu kadar uzun bir mesafeyi nasıl yürüdüğümü anlayamadılar. Kullanımlarının çok rahat olduğunu, ayaklarımın hiç su toplamadığını söylediğimdeyse beni çok kıskandılar.
- Bir tarihçi olarak, her ne kadar değişikliklerin çoğu herkesin görebileceği kadar bariz olsa da, Avrupa’nın zamanla geçirdiği değişim hakkında ne düşünüyorsunuz?
Avrupa’nın artık bazı yeni yolları var. Bu soruyu elbette yolculuk sırasında ben de düşündüm; biz seyahatin son derece kolay olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Her istediğimizde yiyecek temin edebiliyor, su bulabiliyor, hastalandığımızda doktora gidebiliyor ve ilaç alabiliyoruz. Üstelik haydut korkusu olmadan yapıyoruz bunları. Orta Çağ’da insanlar seyahat etmek için çok ciddi ve dikkatli kararlar almalıydılar. Buna rağmen pek çoğu yolda hayatını kaybederdi.
- 9gag.com’da yaptığınız seyahat sebebiyle bir hayli popüler oldunuz. Bu nasıl hissettirdi?
Popülerlik şu anda bitti ve dürüst olmam gerekirse bitmesi beni çok rahatlattı. Facebook üzerinden pek çok mesaj aldım ve hepsine cevap vermem saatler sürdü. Çok sayıda insan yolladığım gönderinin onlara ilham kaynağı olduğunu, bunu paylaşmamın doğru karar olduğunu söyledi. Ayrıca sorularına cevap vermek bir açıdan da eğlenceliydi.
* Görseller Andreas Moitzi’ye aittir.