Dedesi Erivan’lı olan, Trabzonlu Müslüman bir Ermeni olan okurumuz “geçmişe dair dinlediği hikâyelerin mekânı, geleceğe dair umutlarının hayali” olan topraklara olan özlemini şapgir’le paylaştı.
Merhaba;
Ben Türkiye’de yaşayan bir Ermeniyim. Adım çok önemli değil. Nasılsa adım Agop olsa (mesela) ben Kenan diye ortalıkta dolaşırım. Kapı zillerine Agop yazamam. Yanlış anlamayın, ben şimdiki adımı seviyorum.
Müslümanım Elhamdülillah ama Ermeni kökenliyim dediğimde ‘’Estağfurullah’’ yanıtıyla karşılaştığım çok olmuştur. Herhangi birine küfür edildiğinde etnik kimliğimin sıfat olarak kullanıldığına da şahit oldum elbette. Ne niyetle kullanılır bilmiyorum ama “Ermeni dölü” ifadesinin çoğunlukla ne anlamda kullanıldığına bakılarak hakkında çokça fikir sahibi olunabilir. Yalan söylemeyeceğim, daha ağır şartlarla karşılaşmadım. Kim bilir belki de kökenimi kimsenin bilmemesi buna sebeptir. Velhasıl, inkılap tarihi dersini pek severim ne de olsa ben Ermeni olduğumu asla söyleyemedim.
Benim asıl sorunum; kökenime duyduğum özlem ve tek kelimesini bile bilmediğim Ermenice dilidir. Birkaç adım atsam, dikenli telleri aşıp özlemini duyduğum o topraklarda olacağım. Geçmişe dair dinlediğim hikâyelerin mekânı, geleceğe dair umutlarımın hayali o topraklarda... İnsan hiç görmediği, suyunu içip, toprağına basmadığı bir yeri niye mi özler? ‘Çünkü o toprak hamuruma karıştırıldı’ derdi dedem.
Evet, farkındayım; asıl vatanım olan Anadolu’da yaşıyorum ve evet Ermenistan’da yaşayan dostlarım asıl vatanları olan Anadolu’ya özlem dolular. Ama ben de onları özlüyorum... Yüzünü hiç görmediğim dedemin arkadaşlarını, babamın bana anlattığı, onun da babasından dinlediği acı dolu hikâyelerin geçtiği mekânları, amcalarımı, Erivan’ı, oradaki insanlarla yüz yüze oturup konuşmayı özlüyorum.
Babam, Ermenice ile bağımız kopmasın diye ağabeyime ve ablama Ermenice şarkılar söylermiş. Sonra bundan vazgeçmiş. Bazen kızıyorum babama ama içten içe bizi korumak için bağını kopardığını da bilirim. ‘Bizi korumak için’ ne acı bir tamlamadır ki yerine yazacak başka bir şey aradım ama doğrusu da bu, bizi korumak için... Anlaması güç gelebilir birçoklarına. Sorsan onların da Ermeni arkadaşları vardır illa ki. Hepimiz kardeşiz. Bunun anlamı; bu ülkenin ekmeğini yediğini unutmayıp haddini bildiğin sürece kardeşiz.
Ermeni propagandacısı değilim. Benim hareketim Ermenice dilidir. Hiç bilmediğim ama sesleri bir gölge gibi hep peşimde olan Ermenice dili... Ermeniceye karşı yoğun bir ahlaki sorumluluk duyuyorum son dönemde. Bu hiçbir politik herekete bağlı değil, sadece özlüyorum. Ne gelir elden? En iyisi babamın hep dinlediği Kemanî Sarkis Efendi‘nin “Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime / Titrerim mücrîm gibi baktıkça istikbâlime” ‘’türkü’’sünü dinleyeyim.