Dan Brown, Ayasofya’yı turizm cennetine çevirecek

‘Da Vinci Şifresi’ kitabında olayların düğümünü Louvre Müzesi’nde çözen Dan Brown, son kitabı ‘Cehennem’de mekân olarak Ayasofya’yı seçti.

‘Da Vinci Şifresi’ kitabıyla önemli satış rakamlarına ulaşan ve olayların geçtiği mekânların ziyaretçi sayısını artıran yazar Dan Brown’ın ABD ve Avrupa ile aynı anda satışa sunulan ‘Cehennem’ (İnferno) adlı romanının, İstanbul’un, özellikle de Ayasofya Müzesi’nin ziyaretçi sayısını birkaç katına çıkarması bekleniyor.

Romanlarında anlattığı şehir ve mekânların kısa sürede ilgi odağı olmasını sağlayan yazar ‘Cehennem’de, dinler ve semboller konusunda uzman Robert Langdon karakterinin Floransa’dan İstanbul’a uzanan gizemli serüvenini anlatıyor. Kapağında Floransa’daki Santa Maria del Fiore Bazilikası’nın fotoğrafı yer alan ve Floransa’nın simgelerinden ‘İlahi Komedya’nın yazarı Dante’ye ve eserinin üç bölümünden biri olan ‘Cehennem’e atıfta bulunan romanda, gizemli ve heyecanlı olayların 150 sayfalık son bölümü İstanbul’da geçiyor, olayların düğümü Ayasofya’da çözülüyor.

Ziyaretçi sayısı artacak

Ayasofya Müzesi Müdürü Hayrullah Cengiz, Brown’ın ‘Da Vinci Şifresi’nin ardından, Louvre Müzesi’nin ziyaretçi sayısının 10 milyon artığını belirterek, yeni romanın da Ayasofya’nın ziyaretçi sayısını yükseltmesini beklediklerini söyledi.

Ayasofya’yı geçen yıl 3 milyon 250 bin kişinin gezdiğini ve bu sayıyla Türkiye’de en fazla ziyaret edilen müze olduklarını ifade eden Cengiz, bu yılın ilk 5 aylık döneminde de geçen yıla oranla yüzde 25’lik artış olduğunu, bu olumlu gidişata kitabın yapacağı etkiyle birlikte rekor rakamlara ulaşılabileceğini kaydetti.

Brown’ın dünyaca tanınan bir edebiyatçı olduğunu hatırlatan Cengiz, kitabın başarısını ve ulaşacağı kişi sayısını görmek gerektiğini belirterek, ‘Kitabın okur sayısının artması, aynı şekilde bizim de ziyaretçi sayımızı artıracaktır’ dedi.

İstanbul’un tarihi zenginliği anlatılıyor

Brown’ın ‘Cehennem’i, 369. sayfadan, sona erdiği 461. sayfaya kadar İstanbul’da geçiyor. Romanın kahramanı Langdon, bir yandan gizemli olayları çözmeye çalışırken, diğer yandan da İstanbul’un tarihi dokusu, zenginlikleriyle ilgili saptamalarda bulunup, özellikle Tarihi Yarımada’yı detaylı şekilde tasvir ediyor.

Romanda Ayasofya’yı ‘tartışmasız şekilde dünyanın sekizinci harikası’ olarak tanımlayan yazar, Notre-Dame Katedrali’nden 700 yıl daha yaşlı olan Ayasofya’nın ‘mistik bir ışıkla aydınlandığını’ belirtiyor.

Sultanahmet ve çevresinin geçmiş ve bugünü bir arada yaşayan dokusunu okura anlatan Brown, romandaki soruların yanıtlarını ise Yerebatan Sarayı’nda buluyor. (EE)

(AA)