"Birbirini tanıyarak bütün bariyerleri aşmak mümkün."

Vahakn Keşişyan, Beyrut’ta Hemşinli Ermeniler için düzenlenen etkinliğe konuşmacı olarak katılan Batı Ermenileri Sorunları Araştırmalar Merkezi’nin kurucusu Haykazun Alvrstyan ile görüştü.

Vahakn Keşişyan
vahaknk@agos.com.tr

Haykazun Alvrstyan Batı Ermenileri Sorunları Araştırmalar Merkezi'ni 2004 yılında kurdu. Alvrstyan bu hafta Beyrut'taydı ve Taşnaktsutyun tarafından düzenlenen 'Ermeniler... Onlar da Ermeniler' adlı Hemşinli Ermenilere adanan programa konuşmacı olarak katıldı. Haykazun Bey'le kurduğu Merkez'in faaliyetleri ve kişisel deneyimleri üzerine konuştuk.

  • Kurumunuzun faaliyetlerini nasıl nitelendirirsiniz?

Kurumumuz Ermenistan Cumhuriyet'inde resmi olarak faaliyet gösteren bir kurum. Bazı Ermeni kurumlarıyla yakın fikirlerimiz olsa da bağımsız faaliyet gösteriyoruz. Daha 2006 yılında, Hemşinliler üzerine bir sempozyum düzenledik ve neticesinde Ermenice-Türkçe bir kitap da yayınlandı. Sadece Hemşin bölgesinde yaşayan değil dünyadaki tüm Hemşinli Ermeniler tarafından okunan 'Tzayn Hamşenahay' (Hemşinli Ermenilerin Sesi) dergisini de yayımlıyoruz, çünkü Gürcistan'da ve Rusya'da da Hemşinliler var. Websitemizden Müslümanlaş(tırıl)mış ve Hemşinli Ermeniler hakkında tüm yenilikleri duyurmaya çalışıyoruz ki insanlar ne olup bittiğini takip edebilsinler ve bilsinler. Elimizden geldiği kadar Türk aydınlarını merkezimize davet etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde bir yakınlaşma oluşuyor, samimi söylüyorum, insanlar bir Türk görmediklerinde onları başka türlü yargılıyorlar. Ama bir Türk aydını geldiğinde, oturup temas ettiğinde resim başka türlü oluyor.

  • Hemşin'le ilgilenmeye nasıl başladınız?

Bir Cavaklı olarak Hemşin'e ve Hemşinlilere küçüklüğümden beri aşinaydım. 1965 yılında ailemle Abhazya'ya taşındık ve orada Hemşinli Ermeniler arasında büyüdüm. Hâlâ Abhazya'da akrabalarım ve arkadaşlarım var, o yüzden Hemşin bana hiçbir zaman yabancı bir yer olmadı. Onların lehçelerine alışığım, Hemşinlilerin yaşam tarzı bana hiçbir zaman yabancı gelmedi. Basın aracılığıyla toplumumuz, hep kamu bilincinin dışında kalan bu kesimi tanımaya çalışıyor. Hâlâ Hemşin'de yaşayan Hemşinliler olduğunu da biliyoruz, inançla ve milli aidiyetle ilgili çok fazla yanlış anlaşılma vardı. Daha yakından tanışmak istediğimde ziyaretler düzenledim ve bu ziyaretler sırasında Hemşinli Ermenilerle tanıştım. Sonra Hrant Dink'le ve Agos'la... Agos'ta yayınlanan yazıları takip etmeye başladım.

  • Hemşin, Ermeniler için ilgi çekici bir yer olmaya başladı. Sizin bu konudaki fikriniz ne?

Beyrut'ta Hemşin'e olan ilgi arttığı için çok mutluyum. Hatta gençler de ilgilenmeye başladılar. Hemşin yeni bir yankı uyandırdı. Örneğin, Özcan Alper'in filmleri var. 'Vova' müzik grubunun burada önemli bir yeri var ve birçok insan onları tanıyor ve Hemşin Ermenilerinin müziklerini dinliyor. Hemşin üzerine birçok yayın var ve kesinlikle Hemşinliler arasında da bir ilgi uyanmaya başladı, benle iletişime geçtiler ki geleyim, daha yakından anlayayım orada ne olduğunu. Birikmiş birçok soru var ve o soruların cevaplanması lazım. Biri Karadeniz'in diğeri Akdeniz'in kıyısında iki Ermeni toplumunun birbirine nasıl bağlandığını görmek benim için çok ilginç. Birbirini tanıma arzusu başladı.

  • Psikolojik bariyerleri aşmak nasıl mümkün olacak?

Tanıyarak... Birbirini tanıyarak bütün bariyerleri aşmak mümkün. Diaspora uzun yıllar kendi iç meseleleriyle sürüklendi, yapılanma süreciyle, örgütlenmeyle, yeniden ayağa kalkmaya çalışmakla... Türkiye ise hep daha kapalı oldu, Sovyetler Birliği de öyle... Şimdi bu bütün bariyerler kendiliğinden kalktı zaten. Bugün zaman değişti, Türkiye'de tabular yıkılmaya başladı. Kürt hareketinin bu değişime katkısı büyük oldu elbette. Ama Türkiye kendisi de değişiyor, Avrupa Birliği'ne girmek istiyor, o süreçte değişmek zorunda.

Biriken sorunlar yüzeye çıkmaya başladı. Türkiye değişti. Ve artık Ermenilerin var olmadığını söylemek mümkün değil. Ermenistan'dan çok insan gitmeye başladı, merhum Mesrob Piskopos Aşçıyan ilk gidenlerdendi. Gitti, videolar çekti, getirdi, hepimiz izledik. Toplum anladı orada bir şey olduğunu. Biz, Ermeniler tüm onları dinlerken, doğal olarak önce şaşırdık, inanmadık ve zihnimizde sorular meydana geldi. Eğer o kadar çok şey varsa, ve bütün o olanlar bizim tarihimizin, kimliğimizin de bir parçasıysa, o zaman üzerinde çalışmak gerekir, anlamak, tanımak gerekir.

Önce bilmeliyiz ki Türkiye'ye gitmek mümkün, çoğu kişi karşı buna çünkü soykırımdan sonra terk etmek ve tekrar Türkiye'ye geri dönmek akıl dışı bir şey birçokları için. Bu psikolojik bariyerler yıkım aşamasında artık. Dünyanın her yerinden Ermeniler akın ediyor oraya. Bizim ilgimiz sadece Ermenilere yönelik değil, Türkiye'nin tüm halklarına, Kürtlere, Lazlara ve diğer hepsine yönelik...

  • Bu bariyerleri kaldırmakta Türk aydınlarının rolü nedir?

Tabii ki en büyük çabayı Türk aydınları gösterdi. Sait Çetinoğlu gibi, Ragıp Zarakolu ya da geçenlerde Beyrut'ta olan Taner Akçam gibi... Onlar Ermenistan'a geldiler gittiler, Orhan Pamuk, Ayşe Hür gibi birçok isim tanınır oldu ve en sonunda Hrant geldi, tüm bunlara örnek olmak için... Biz açık fikirli aydınları iyi biliriz ve onların sesine ses oluruz. Biz bu aydınlara saygı duyuyoruz çünkü onlar da kendi memleketlerini seviyorlar. Gerçekten seviyorlar ve onlar Türkiye'nin gururu olacaklar. Onlar devletlerinin omuzlarındaki günahı kaldırmak istiyorlar.

Neticede, biz komşu halklar olarak birlikte yaşayacağız. Birbirimizi tanımamız gerek ve bu insanların o tanışmaya katkı sunması lazım. Hemşinli Ermeniler ise bu tanışıklığın köprüsüdür. Önümüzde karmaşık bir sorun var, tek bir sorun da değil, çok sayıda sorun var ve o karmaşık sorunların çözümüne ulaşmak için birlikte çalışmak dışında başka çaremiz yok. Çözümü bize getirecek olan iki tarafın çabalarıdır, bir taraf tek başına pek de bir şey yapamaz.

  • Ermenilerin, Türkiye’deki değişimlere ayak uydurabileceklerini düşünüyor musunuz?

Doğrudur, daha çok ayak uydurabilmek gerekir. Başlıca problem dil problemi... Ve temas eksikliği.... Türkiye’deki haberler Ermenilere ulaşmıyor ve tekel Türkologlara ve Türkçeyi bilenlere kalıyor. Evet, Ermeniler Türkiye siyasetiyle, komşularla ilişkilere ilgililer fakat bizim bu işlerimiz Ermeni basınında pek yankı bulmadı. Örneğin Beyurt’ta olan bu etkinlik Taşnakların bile değişime ayak uydurma sürecinde olduğunun göstergesidir, demek ki onlar da Türkiye’yi, Müslümanlaş(tırıl)mış Ermenileri, Hemşinli Ermenileri tanımak istiyorlar.

  • Agos okuruna son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Agos, çığır açan bir iş yaptı. Agos’un yürüttüğü çalışma, Agos ekibi bizim son tarihimizin inşa edendir. Ben Agos’tan çok şey öğrendim, özellikle de Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler ve Hemşinli Ermeniler hakkında... Agos, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal hayatı içerisinde Ermenilerin rolünü yeniden belirleyendir.

*Ermeniceden çeviren Tamar Nalcı.

Kategoriler

Şapgir