1947’de açılan İnönü Stadı, bu hafta sonu oynanacak Beşiktaş-Gençlerbirliği maçından sonra yıkılacak. Bu statta ilk golü atan, Beşiktaş’ın efsane ve küskün başkanı Süleyman Seba’yı, Davut Onur Dağlıoğlu yazdı.
Davut Onur Dağlıoğlu
daglioglu@gmail.com
Tarih 19 Mart 2013, Beşiktaş’ın 110. doğum günü kutlaması. Yer, bu hafta sonu, bu haliyle son kez Beşiktaş’ını ağırlayacak olan İnönü Stadyumu. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın Süleyman Abi’sine teşekkür etmesinden sonra, Süleyman Seba muzdarip olduğu parkinsonuna rağmen kalkıp taraftarları selamlıyordu. Tribünler Beşiktaş’ın Onursal Başkanı’nın adıyla yankılanırken, yakın plan çekimde Seba’nın gözlerinin yaşardığı belli oluyordu. Eminim ki, sadece onun değil, o anda veya daha sonra o sahneyi seyreden tüm Beşiktaşlıların tüyleri diken diken oluyor ve gözleri doluyordu.
Süleyman Seba’nın Beşiktaş ile yolu, daha Seba, Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken kesişti ve o yıllarda Beşiktaş Genç Takımı’nda girdi. 1946 yılında A takıma yükselen genç Seba, 7 sezon Beşiktaş formasını terlettikten sonra talihsiz bir sakatlık sonucu futbolu bıraktı. Daha sonra ilki 1963 yılında olmak üzere çeşitli yıllarda yönetim kurulunda görev yaptı ve 1984'de çok sevdiği Beşiktaş’ın zor bir döneminde başkanlık yarışını kazanarak 16 yıl sürecek başarılarla dolu başkanlık görevine başlamış oldu. Başkanlığı süresince futbol takımı 5’i lig şampiyonluğu olmak üzere onlarca kupalar kazandı. Bu başarıların dışında Beşiktaş’a başta Fulya ve Ümraniye birçok tesis kazandırdı.
Bunlar hiç yaşanmamış olsa dahi, Seba’nın Beşiktaş için anlamı başkadır, çünkü Süleyman Seba, Beşiktaş’ın ta kendisidir. Gidilen ilk Beşiktaş maçında mağlup olup Beşiktaş’a daha sıkı sıkıya bağlanmaktır. Kazanılan bir derbi maçı sonrasında kardeş ve arkadaşla maçı baştan sona tekrar yaşayıp, gollere yeniden sevinip, bunu kasete kaydetmektir. Radyoda dinlenilen Gençlerbirliği maçında namağlup unvanını kaybetmektir. Namağlup şampiyon olan efsanevi kadroyu hala bir solukta sayabilmektir. Süleyman Seba, bunların hepsini her seferinde yüzünde bir gülümsemeyle yeniden hatırlamaktır.
Tüm bunlara rağmen Seba, 90’ların sonunda “Ahmet Dursun, Seba gitsin” tezahüratları arasında boynu bükük bir şekilde başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Hatta ne kadar buruk olduğunu başkanlığı bıraktığı kongrede, ”İnsanlarla yaşadım, insanı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, insanlığı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, insanlardan nankörlüğü gördüm. Dostlarım, dostlarım... Ama ben dostlarımdan çok korkarım” sözleriyle Beşiktaş Başkanlığı’na son noktayı koydu.
Kırgınlığı uzun yıllar boyunca sürdü efsane Başkan’ın, çok uzun bir süre İnönü Stadı’na adımını atmadı. Zaman ise Seba’yı haklı çıkardı, onun temsil ettiği değerlerin futbol için çok önemli olduğu her gün ortaya daha net bir şekilde çıkıyor. Başarıdan daha önemli olan, Beşiktaş’ı futbolun kirinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışan duruşuydu. Bu korunmadığı sürece, gelecek başarının herhangi bir önemi olmayacaktı ve duruş korunmadığı sürece zaten başarı gelmeyecekti.
Bu hafta sonu, İnönü Stadı kapanıyor. Seba’nın 1947'de AIK ile oynanan açılış maçında ilk golü attığı bu stada, Gençlerbirliği maçından sonra veda edeceğiz. Seba efsanesine İnönü Stadı’nın açılışını yaptığı gibi kapanışını da yapmak yakışır. Yeni yapılacak stadyuma adının verilmesini, hadi olmadı en azından bir tribünün onun ismiyle var olarak Seba’nın ölümsüzleştirilmesini, bence her Beşiktaşlı gönülden destekleyecektir. Beşiktaş tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Süleyman Seba’ya verilecek en büyük onur, bu olacaktır.