Sevag Beşiktaşlıyan, 15 Mayıs’ta anılan meş'um Nekbe Günü arifesinde, Filistinli Hıristiyanlarla ilgili bir belgesel yapan gazeteci Yasmine Perni’yle sessizce topraklarını terk eden bu insanları konuştu.
Sevag Beşiktaşlıyan
besiktasliyan@agos.com.tr
Filistinli Hıristiyanlar… Coğrafyanın tüm acısını, orada yaşayan herkesle birlikte yaşasalar da, giderek topraklarında azalan ve sesi duyulmayan bir toplum. 1948’de bölge nüfusunun %20’sini oluştururken, şimdi %2 kalan bu insanların hikâyelerini, Mısır’da gazetecilik yapan Yasmine Perni topladı ve ‘The Stones Cry Out’ [Taşlar Feryat Eder] isimli bir belgesel yaptı. 65. yılında, 700 bin Filistinlinin toprağından edildiği meş'um Nekbe’nin anma günü olan 15 Mayıs’ın arifesinde Perni’yle Filistinli Hıristiyanları konuştuk.
- Filistinli Hıristiyanlarla ilgili film çekme fikri nasıl gelişti?
Filistinli Hıristiyanları, kendi topraklarında sessizce çektikleri acılar yüzünden çekmek istedim. Çünkü onların Nekbe’ye kadar bu topraklarda önemli bir varlıkları vardı. Bu coğrafyada yaşanan bunca acıya onlar da ortak oldular. Fakat tam bir maduniyet örneği olarak, sesleri o kadar kısık ki… Tek çareleri, bu toprakları terk etmek ve bu zorunlu gidişi izlemek, çok acı verici.
- Kudüs Kamu İşleri Merkezi’nin raporuna göre Filistinli Hıristiyanlar, mülkiyet haklarının çiğnenmesinden kadınlara tacize kadar birçok sorunla boğuşuyor ve bu sorunlar, Filistin devletinin ve özellikle Filistinli yöneticilerin “aşırı” İslamcı olmasından kaynaklanıyor. Bunlara gerçek diyebilir miyiz? Yoksa İsrail’in karşı propagandasının ürünü mü?
Filistinli Hıristiyanların en büyük sorunu göç. 1948’de başlayan akım, neredeyse hız kesmeden devam ediyor. Hıristiyanlarının göçünün Müslümanların zulmünden kaynaklandığına dair birçok tevatür tedavülde. Bu, İsrail tarafından yaratılan bir durum. Bu, İsrail’in resmi politikası. Filmi yaparken söyleşi yaptığım birçok Filistinlinin bu konudaki cevabı aynıydı. Hıristiyanlar gidiyorlar, çünkü işgal altında yaşamak artık onlar için katlanılmaz bir şey. Tabii ki, bazen farklı dine mensup aileler arasında gerilim yaşandığını inkar edemeyiz. Fakat bu gerilimin sebebi, dini bir tartışmanın ürünü olmaktan çok, para veya toprak meselesi. Merkezi hükümetin güçlü olmadığı her toplumda olduğu gibi burada da insanlar, kendi meselelerini kendi güçleriyle çözmeye çalışıyorlar. Ayrıca İsrail ve Filistin nüfusunun yaklaşık %2’si Hıristiyan iken, sadece Filistin topraklarında bu oran %20 civarında. Aynı zamanda, Filistin’deki yedi kasabasının valileri Hıristiyan. Böyle bir tabloyla, ayrımcılık var demek çok zor.
- Peki, İsrail’de yaşayan Filistinli Hıristiyanların durumları nasıl?
İsrail’de, Filistin’de olduğu gibi %20’lik bir nüfusun olmasını veya devletin önemli mevkilerine Hıristiyanların gelebileceğini pek düşünemiyorum. Gerçekte, İsrail’in kendi topraklarında yaşayan Müslümanlara karşı tutumu neyse, Hıristiyanlara karşı tutumu da aynı. Hakları var, fakat özellikle istihdam ve barınma konularında, İsrail’in köklü yasalarından ötürü ayrımcılık yaşıyorlar. En büyük sorun, askerlik. Devlet, İsrail’de yaşayan Filistinlilerden orduda askerlik yapmalarını zorunlu koşuyor, fakat Filistinlilerin birçoğu bunu kabul etmiyor ve bu sebeple, ayrımcılığa uğruyorlar.
- Filistin mücadelesi, Yaser Arafat’la olduğu kadar Filistinli Hıristiyan George Habaş’la da özdeş. Şu anda, Filistinli Hıristiyanların mücadeleye katılımı ne durumda?
George Habaş, Hıristiyan bir Filistin milliyetçisiydi ve toprağı için bağımsızlık mücadelesinin ilk savaşçılarından biriydi. Habaş’ın zamanından şimdiye Hıristiyanlar, silahlı mücadeleyi bıraktılar ve toplum önderleri, barışçıl mücadele arayışlarına destek veriyorlar. Bu, İsrail için belki de silahlı mücadeleden daha büyük bir tehdit, çünkü silahı olmayana kolayca terörist veya savaşçı diyemezsiniz. Kelimelerle ve barış mesajlarıyla mücadele edenleri düşmanlaştıramıyor İsrail ve bu yüzden, isimlendiremiyor. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir, bir toplumun savaşçısı, diğer toplumun teröristidir. İsrail için de bu böyle. 1946’da Siyonist bir grubun bombalı saldırı düzenlediği King David Oteli’ni hatırlayın. O saldırıyı yapanlar, hangi toplum için nasıl isimlendirilir?
- Peki, Filistinli Hıristiyanlar da bu kadar acı çekmelerine ve halen mücadelenin içinde yer almalarına rağmen, sesleri neden kimseye ulaşmıyor?
Filistin Hıristiyanlar, görünmüyorlar, çünkü barışçıl mücadele yanlısı. Bu da her iki taraf içinde sorun oluşturuyor. İsrail, silahlı mücadeleden kaynaklandığını düşündüğü mağduriyet görünümünün yok olmasını istemiyor. Müslümanlar da, bu tavrı sinik bir eylem olarak algılıyor. Medya içinse kanlı sahneler sizce de çok daha cazip değil mi? Fakat şunu da unutmamak gerekir. Filme ismini veren ve İncil’de geçtiği gibi, “Onlar susacak olsa da, taşlar feryat eder.”