‘Kapak tasarımı, kitabın ruhuyla örtüştüğü sürece iyidir’

Can Öktemer, Siren Yayınları'nın kurucularından Sanem Sirer ile yeraltı edebiyatına artan ilgiyi, kapak tasarımlarının önemini ve Türkiye'de yayınevi sahibi olmanın zorlukları hakkında konuştu.

Can Öktemer
temercan.ktemer7@gmail.com

Bünyesinde Jack Kerouac, Irvine Welsh, Woody Allen ve Orta Doğu edebiyatının en önemli temsilcilerinden Etgar Keret'in kitaplarını barındıran Siren Yayınları, 2007 yılında yaşadığımız çağın parlak ve gelecek vaat eden edebiyatçıları ile çağımıza özgü hassasiyetleriyle öne çıkan usta kalemleri birleştirme şiarı ile kuruldu. Gerek kapak tasarımları, gerekse yayınladıkları kitaplarla Türkiye yayın camiasında ön plana çıkan Siren Yayınları’nın kurucularından Sanem Sirer’le konuştuk.

- Siren Yayınları’nın oluşum sürecinden bahsedebilir misiniz?

Siren, 2007 yılında, operasyondan ziyade kitaba odaklı bir anlayış çerçevesinde kuruldu. O dönem özellikle çağdaş edebiyat alanında bir boşluk söz konusuydu; bu boşluğu doldurmak, edebiyatın yeni, özgün, farklı seslerini çağdaş öncülleri ile birlikte çatımız altında bir araya getirmek istedik. Bu yolda devam ediyoruz.

- Türkiye'de yayınevi açmanın ve bu işi devam ettirmenin çok riskli ve zor olduğu iddia edilir böyle bir durum gerçekten var mı? Türkiye'de yayınevi sahibi olmanın ne gibi zorlukları var?

Yayıncılık, belli sıkıntıları kendi içinde barındıran bir meslek, ona kuşku yok. Yeni çıkanlar ve çok satanlar ekseninde şekillenen bir arenada kitapları yaşatmak zorlu bir uğraş. Mesele yayınevi sahibi olmak değil aslında, herkes bir yayınevinin ‘sahibi’ olabilir; ancak bir yayınevinin temellerini sağlam biçimde inşa etmek, her bir kitabı -büyük emekler ve hayallerle- okuruna ulaştırmak uğruna çabalamak, yayınları konumlandırabilmek ve yayınevinin süzgecinden geçen kitapların rafta soluk alabilmesini sağlamak bir ekip işi ve her ayağında yoğun çaba ve emek gerektiriyor. Zorlukların altını çizmektense her tür engelin emek, çaba ve sağlam bir ekip çalışması ile aşılabileceğini söylemeyi tercih ederim.

- Yayınevinin yayın skalasını hangi kıstaslara göre belirliyorsunuz?

Çeviri edebiyat odaklıyız; çağdaş edebiyatın yeni, özgün, kayda değer seslerini yine çağdaş öncülleriyle yan yana konumlandırmayı tercih ediyoruz. Zamanın Ruhu adını verdiğimiz çağdaş edebiyat serimizin ardında yatan mantık bu; Aykırı Metinler serisinde Woody Allen, David Foster Wallace gibi ayrıksı seslerin kolay kolay sınıflandırılamayacak kitapları yer alıyor; Soluk Soluğa başlıklı serimiz ise yine çağdaş edebiyatçıların gerilim eksenli kitaplarını bir araya getiriyor. Henry Miller, Jack Kerouac, Woody Allen gibi klasikleşmiş yazarlar, benzer yazın geleneklerinin devamında yer alan Dave Eggers, Jonathan Safran Foer, Salvador Plascencia, Sam Lipsyte, Karen Russell gibi isimlerle birlikte konumlanıyor. İçinde yaşadığımız çağın hassasiyetlerini özgün biçimlerde yansıtan, ortak yaşam tecrübemizden yankılar taşıyan kitaplara ve ileride adlarını daha sık duyacağımız günümüzün genç yazarlarına yönelik özel bir ilgimiz olduğunu söyleyebiliriz.

 

Sanem Sirer: 'ana akımın dayatmalarına ters giden ve bunlara isyan eden, dil, ifade ya da içerik açısından klişeleri sarsan, sorgulayan kitaplar ilgi çekiyor'

 

 

- Türkiye'de son yıllarda yeraltı edebiyatına ve Beat kuşağı yazarlarına karşı bir ilgi söz konusu. Sizde Siren Yayınları olarak Jack Kerouac ve Henry Miller gibi yazarların kitaplarını basıyorsunuz. Siz yeraltı edebiyatına olan ilginin artmasını neye bağlıyorsunuz?

Türkiye’de doksanlı yılların başlarından bu yana kendi okur kitlesine sahip bir yeraltı edebiyatından bahsetmek mümkün. Giderek artan hayat temposu, şehir ortamı ve tüketim endeksli yaşamın insanların özgürlüklerini her zamankinden daha fazla kısıtladığı, yabancılaşmanın had safhada olduğu bir çağda yaşıyoruz. Kazanca odaklı, kaybedenleri yok sayan bir kültürel iklim bu. Hal böyleyken, ana akımın dayatmalarına ters giden ve bunlara isyan eden, dil, ifade ya da içerik açısından klişeleri sarsan, sorgulayan kitaplar ilgi çekiyor, farklı bir yaşam biçiminin mümkün olduğunu hatırlamak çağdaş hayatın zorunlu getirisi olan yabancılaşmanın dermanı haline geliyor. Öte yandan Henry Miller ya da Jack Kerouac gibi yazarlar, çağdaş edebiyatın yapıtaşlarını oluşturur; yeraltı yaftasını bu isimler söz konusu olduğunda uygun bulduğumu söyleyemem; Irvine Welsh, hatta Etgar Keret’in yeraltına daha yakın isimler olduğunu düşünüyorum.  

- Ağırlıklı olarak yabancı yazarların kitaplarını basmaktasınız. İlerleyen yıllarda yerli yazarların veya ismi hiç duyulmamış bir yazarın kitabını basmayı düşünüyor musunuz?

Elbette, ancak önümüzdeki iki yıl boyunca aynı çizgide devam edeceğiz.

- Yayınevinizin dikkat çeken en önemli özelliklerinden biri de kapak tasarımları. Sizce iyi bir kapak tasarımının okuyucunun ilgisini ne kadar çekebilir yoksa size göre okuyucu kitap reklamlarına veya yazar ismine göre mi kitap almaktadır?

Kapak tasarımı, kitabın ruhuyla örtüştüğü sürece iyidir; okurun ilgisini çekmek ise bambaşka bir mesele, ilgi çekecek derken kitaba tamamen aykırı hamleler sergilemek de olası. Reklamlar, kitabı görünür kılmak açısından önemli elbette, ancak esas olan kitabın kapağıyla bütünleşmesi kanımca; tanınmayan bir metni, bilinmeyen bir yazarı kapağın görsel tasarımı ve arka kapak yazısı yardımıyla anlatmak, kitabın duygusunu bu yolla okura aktarmak ve elbette, rafta görünmesini sağlamak zorlu ve önemli bir iş. Doğrular ve yanlışlardan ziyade, kitapçı raflarında tarzlar konuşuyor.

- En son Etgar Keret'in öyküsünden uyarlanmış bir çizgi roman yayınladınız. Orta Doğu’dan başka yazarlarında kitaplarını basmayı düşünüyor musunuz? Mesela  Samir El Yusuf'un kitaplarını yayınlamayı düşünüyor musunuz?

Samir El Yusuf’un kitapları ileriye dönük yayın programımızda yer alıyor; sadece Orta Doğu’dan değil, tüm dünyadan takip ettiğimiz ve yayımlamayı düşündüğümüz çok değerli kitaplar var.

- e-Book'lar son yıllarda tartışılan bir mesele haline geldi. Siren yayınları olarak e-book'lara bakışınız nasıl? e-Book'ların yaygınlaşması kitap okuma oranını artırabilir mi?

Umberto Eco, kitabın tekerlek gibi olduğunu, icat edildikten sonra daha iyisinin yapılmasının mümkün olmadığını söylüyor. Ben bu kadar katı bakmıyorum meseleye; teknolojinin ilerlemesi, kitap okuma tecrübesinin zenginleşmesi açısından e-kitaplardan umutluyum; ancak bir süre daha beklememiz, gereken düzenlemelerin yapılmasını ve sistemin oturmasını sağlamamız gerek. Öte yandan kitap okumak istemeyen biri e-kitap okuyucuları var diye kitap okumayacaktır, civciv çıkartmıyorlar sonuçta. İsteyen okur; kitaplara erişim -ister elektronik, ister matbu- gayet kolay; e-kitap, okuma tecrübemizi farklılaştırabilecek kimi imkanlar sunuyor sadece, onları kullanmak ise yine bizlere kalmış.

Kategoriler

Şapgir