Geç Tanıdığım Chinua Achebe’nin Ardından

Gizem Yılmazer, geçen hafta hayatını kaybeden Nijeryalı ünlü yazar Chinua Achebe’den yola çıkarak, dilimizdeki ayrımcılık ve aşağılamayı irdeliyor ve bunların engellenmesine karşı belki de en geçerli formülü öneriyor: “Empati şart!”

Gizem Yılmazer
gizemyilmazer94@gmail.com

2013 kayıplarla başladı, hakeza 2012 de kayıplarla bitmişti. Hem dünya ve ülkemiz açısından, hem de benim ve ailem açısından. 22 Mart’ta Nijeryalı dünyaca ünlü yazar (maalesef benim açımdan yeni üne kavuştu, daha önce adını duymamıştım) Chinua Achebe’nin öldüğü haberini okudum internette. İçimin daha bir acıdığını hissettim diğer ünlü yazarların, sanatçıların kayıplarına nazaran. Bunun da sebebini yine kendim buldum: gelişmemiş ülkelerin ölen sanatçıları beni derinden etkiliyor, şurama bir yere Türkiyeli bam telime dokunuyordu. Hiç yaşanmadan ölünen hayatlar vardı sanki ortada, ölü doğum veya. Dünyada kıta da değiştirsen, deniz de, okyanus da aşsan; aşılamayacak bazı gerçekler vardı: yoksulluk ve her şeyi elinden alınmış halklar. Achebe’yi üne kavuşturan kitabı Parçalanma (Things Fall Apart) da tam da bununla ilgiliymiş! Haber linkinde ilk defa gördüğüm fotoğrafında onun kara ve bu dünyadan geçip giderken yaşadığı her olayın bir çizik attığı yüzü beni derinden etkiledi.

Siyah insanların kaderi böyle miydi? Sanki doğa siyah insanları diğer renkteki insanlar bahane bulup sömürsünler, her daim köle etsinler diye “kara”nlığın renginde, kara yaratmıştı. Gelir olarak en tepedekinden en aşağıdakine kadar karalar, bu büyük “beyazlar dünyası”nda aşağılanıyordu. Tıpkı kadınların erkekler, eşcinsellerin heteroseksüller tarafından aşağılanması gibi bir ton farkına dayanıyordu tüm bu ayrımcılıklar, ötekileştirmeler. Ve söylememe gerek var mı, bir o kadar da saçmaydılar...

Bir renk olarak karalık bile beyaz insan edebiyatı tarafından yerin dibine sokulmamış mıydı? “Bugün kara bir gün” deyince ne anlıyorduk? “Kara bahtım kör talihim” sözünden hem kara hem kör olan bir insan ne hissetmeliydi, ne çıkarmalıydı? (Bu konuda, duyarlılık kazanmama sebep oldu diyebileceğim yazar Nazmiye Güçlü’ye çok teşekkür ederim.) Zenci demenin Amerikalıların eskiden siyahileri aşağılamak için söylediği “nigga” sözcüğünün Türkçe karşılığı olduğu söylentileri bir yana; zenci olmak, ezilmek için yeterli bir gerekçeymiş gibi, biz duyarlı insanlar bile kökeninde herhangi bir azınlık olma durumu bulunmayıp, bulunduğu toplumda seçimleri, eğilimleri nedeniyle dışlananlara yeraltı edebiyatında “beyaz zenci” diyoruz!

Biz insanlar, yardım etme duygusuyla bilmeden kaş yaparken, göz çıkarıyoruz. “Aman ezilendir, üstüne daha fazla düşeyim, daha çok değineyim” derken, aslında bir bakıma onlara muhtaç olduklarını, ancak bizim yardımımızla kurtarılabileceklerini hatırlatıyoruz. “Yardım” sözcüğü de tam da böylesi bir üstünlük duygusunu karşılamak için var, öte tarafta “dayanışma” gibi kelimesi dururken... Örneğin Hıfzı Topuz’un Kara Çığlık kitabı vardı yarısına kadar okuduğum... (Yarım bırakmam kitapla ilgili değildi, aksine çok akıcıydı.) Kapağında Afrikalı kara bir anneyle kucağında tuttuğu çocuğunun fotoğrafı bulunuyordu. Kara insanların karalıkları yüzünden çektikleri acılar tarihine ışık tutarken kara olmalarını ön plana çıkarıp durumun kötülüğüne vurgu yapmak bayağı garip geliyor artık bana. Belki de yazar, insanların “kara” kelimesini nasıl algıladığına dikkat çekmek istemiştir, bilemem. Neyse ki, siyah insanların yüzyıllardır sömürülme tarihinden acı bir şekilde bahseden kitaplar dünya edebiyatında da fazlasıyla yer tutuyor. Ama dertleri anlatılırken “kötü”yle eş değer anlamda “kara”lıklarına vurgu yapılan insanlar ne hissediyordu acaba bu yazılanları okuyunca veya duyunca? Dahası da var, “kara” yazıp bir online kitap sitesini taradığınızda, karşısınıza çıkan sonuçlar şunlar: Kara Ölüm, Kara Devrim, Kara Dul... Genellikle kelimelerin yetersiz kaldığı kötü durumlar için alışkanlıktan kullandığımız deyimler. Renkleri bile nasıl kirletmişiz biz insanlar? Bir Afrikalı olsaydım nasıl bakardım tüm bunlara, içine doğduğum rengimin aşağılanmasına? İşte hayatın bize sunamayacağı doğumumuzla kesinleşen bakış açısı farklılıkları, hayata başka tepelerden, kulelerden bakma özgürlüğü... Ama biz bu özgürlüğe sahibiz, yine kendi zihnimizin ve dünyaya açılan penceremiz olan algılarımızı değiştirebilmemizi sağlayan hayal gücümüzün yardımıyla. Empati şart!

Kategoriler

Şapgir

Etiketler

Chinua Achebe