Arjantinli Ermenilerin dostu Papa I. Francis

Arjantinli Kardinal Jorge Mario Bergoglio’nun, I. Francis ismiyle Papa seçilmesi üzerine, kendisi de Arjantinli bir Ermeni olan Avedis Hadjian, Arjantinli Ermenilerin bu konuda nabzını tuttu ve izlenimlerini şapgir için yazdı.

 

Kardinal Bergoglio and
Başepiskopos Kissag

Avedis Hadjian

Arjantinli Kardinal Jorge Mario Bergoglio’nun Papa seçilmesi, tüm dünyayı şaşırttı. Sade davranışları ve insanlarla ilişkilerindeki gösterişsiz tavırları, Katolikleri olduğu kadar Katolik olmayanları da cezbederken, 2.000 yıllık tarihi olan bir Kilise’ye bu yalınlığı taşıması, altın değerinde.

Arjantinli Ermeniler için, onun seçimi özellikle önemli. Birçoğu, kendisini kişisel olarak da tanıyor ve tüm dünyadaki 1,2 milyar Katolik’in ruhani lideriyle sohbet edebilmiş olanların sayısı hiç de az değil. Monsenyör Bergoglio, ulaşması çok kolay bir adam. Buenos Aires Başepiskoposu iken, toplu taşıma araçlarını kullanıyordu ve şehirdeki Ermeni toplumunun ve Arjantin Ermeni Kilisesi Başepiskoposu Kissag Mouradian’ın yakın arkadaşıydı.

Bergoglio’nun Arjantin Ermenileriyle arkadaşlığı, sadece birkaç hafta öncesine kadar daha çok ekümenik ve toplumsal ilişkiler düzeyinde öneme sahipken, bir anda küresel anlamda önem kazandı. Ruhani otoritesinden ileri gelen sesinin gücüyle dünya sahnesine büyük bir oyuncu olarak çıkan Papa I. Francis, Ermeni Soykırımı’nın tanınması mücadelesinde önemli bir etki yaratabilir. Buenos Aires Başepiskoposu’yken, Bergoglio, Ermeni toplumuyla dayanışmasını birçok alanda ifade etmiş ve defalarca onların adalete kavuşması için dua etmişti.


'Peder Paul’e Selamlar'

Ünlü yazar ve gazeteci Jorge Rouillon, yakından tanıdığı iki kilise hakkında konuşurken, “Papa Francis’in seçimi Arjantinliler arasında olduğu kadar hem Roman Katolik hem de Apostolik Ermeniler arasında da coşku ve ruhani heyecan yarattı” diyor. >>>>>

23 Nisan 2004’te, Buenos Aires Metropolitan Katedrali’nde düzenlenen özel bir ayinde Başepiskopos Bergoglio, şöyle demişti: “Şu anda güçlü imparatorlukların tüm imkânlarıyla susturmaya ve kapatmaya çalıştığı 20. yüzyılın ilk Soykırım’ının acısında birleşiyoruz. Tanrı’ya bizi tüm bu yüklerden kurtarması ve özgür kılması için dua ediyoruz.”

Bundan iki yıl sonra, Ermeni Soykırımı’nın 91. yıldönümünde, Kardinal Bergoglio ve Başepiskopos Kissag tarafından yönetilen ekümenik liturji töreninde, müstakbel Papa, “Bugün, halen insan haklarından mahrum olan bu halk için dua ediyoruz” demişti.

Arjantin’deki birçok Ermeni, ülkenin çoğunluğu gibi, Katolik Kilisesi’nin liderliğine bir hemşerilerinin seçilmesini hoş karşılıyor. Bu sadece milli gururdan ileri gelmiyor, Papa’yı erdemli ve sade bir adam olarak tanımalarında bu duyguyu destekliyor.

Başepiskopos Kissag için hatırlanası günlerdi. “Kardinal Bergoglio’yla dostluğumuz 2004-2005 yıllarında başladı ve özellikle Soykırım’ın 95. yıldönümünde, Buenos Aires Metropolitan Katedrali’ne haçkar (taş haç) yerleştirileceği zamanlarda gelişti. Bana, bu Ermeni haçkarının altına gömülmek istediğini söyledi” diyor, dostunun Papa I. Francis olarak Soykırım’ın kabul edilmesi sürecine yardımcı olacağını umarak. 

Başepiskopos Kissag, Bergoglio tarafından Ermeni Kilisesi’nin apostolik yapısının tanınmasının öneminin altını çiziyor. “Ermenistan’ın Yudas ve Bartalmay tarafından Hıristiyanlaştırılmasına ve bunun üzerinde yükselen Kilisemizin bağımsızlığına derin saygı duyardı.”

On yıllardır süren başarısızlıkların siniklik halini güçlendirdiği bir ülkede, Papa I. Francis’in seçilmesi, gerçekten samimi bir coşkuyla karşılandı. Çoğu Arjantinli Ermeni, toplumlarının dostu olan bir ismi, Katolik Kilisesi’nin başında görmekten ötürü gururlandılar.

Nadin Alacahan

“Hissettiklerim, çok hoşnut olduğum bir sürpriz duygusuydu ve bir Arjantinli olarak bunu iki kere hissettim. Çünkü o, en muhtaç insanın yakınında olan sade bir insan” diyor Buenos Airesli iş kadını Nadin Alacahan ve ekliyor: “Onun, Soykırım’ın tanınması meselesinde bize destek veren ve bizimle işbirliği yapan isimlerin başında geldiğini hatırlıyorum. Bu da benim onun gibi insanlarla çatışmaları çözmeye, sesimizi duyurmaya ve dünyanın ne olduğunu bilmesine daha yakınız diye hissetmemi sağlıyor. Artık Tanrı’yla daha doğrudan iletişim kurulabilecek gibi görünüyor.”

Ermeni Destek Toplumu Dünya Merkezi Komitesi üyesi Graciela Kevorkian da benzer hisleri paylaşıyor: “Hiç şüphe yok ki, Papa Francis’in seçilmesi, Arjantin toplumunu büyük ölçüde etkileyen ve ülkedeki Katoliklik ruhunu yeniden alevlendiren eşi benzeri görülmemiş bir olay. Arjantin Ermeni toplumu, Buenos Aires Başepiskoposu’yken, onunla birçok olayı paylaşabilmenin ayrıcalığını yaşadık, özellikle de 24 Nisan anmaları ayinlerini. Bu ayinler boyunca, her zaman samimi sözlerle ve yeniden tasdik ettiği anılarla desteğini ve anlayışını ifade etti.” 

Ani Maraslian

Şüpheler, muhalefet

Aynı şekilde sevinçli olan, ebeveynleri Kayseri ve Antepli olan Ani Maraşlian, temkinli olmayı ihmal etmiyor: “Türkiye değişiyor, bu doğru. Fakat Papa’nın bu ülkeyi Soykırım’ı tanımaya ikna edebileceğini düşünmüyorum. Fakat yine de, o bizim tarihimizi, halkımızın çektiği acıları bilen bir adam. Belki bir uzlaşıya katkı sunabilir. Eğer Papa II. John Paul, Berlin Duvarı’nın yıkılmasına katkı sunduysa, neden biz de aynı inancı Papa I. Francis için taşımayalım?”

Eduardo Karsaclian, Ermeni Katolikosu II. Karekin’in 2004’teki Buenos Aires ziyareti sırasında Bergoglio’nun nasıl mütevazı davrandığını anlatıyor. Bergoglio, otobüsle Ermeni Kilisesi’ne gitmiş ve saygıyla eğilerek Karekin’in yüzüğünü öpmüş. “Başka hiçbir Katolik kardinalinin o yüzüğü öptüğünü düşünmüyorum” diyor Eduardo.

New Jersey’de yaşayan tarihçi Vartan Matiossian’a göre, “Kardinal Bergoglio’nun Papa seçilmesi, Arjantinli Ermeni toplumu için özel bir öneme sahip. Yeni Papa her daim hem dinlerarası hem de ekümenik ilişkileri kuvvetlendirmek için çaba harcamıştır, buna Ermeni ve Katolik Kiliseleri de dahil. Bu iki kilisenin ilişkileri, Bergoglio zamanında önemli ölçüde derinleşti.” Bunların üzerine Vartan, yeni takdis edilen ruhani liderin Ermeni Soykırımı’nı tanıma çağrısının da onun insani bakış açısının bir parçası olduğunu ekliyor.

Elbette ki muhalif sesler de çıkıyor. Florencia Tateossian, yeni Papa’nın Arjantinli olmasını umursamadığını söylüyor, esas önemsediğinin Vatikan'ın kadın hakları, özellikle üreme ve cinsel sağlık konularındaki duruşu olduğunu belirtiyor: 'Haberlerin esas odağı bu olmalı, Papa'nın uyruğu değil.' 

Florencia Tateossian

Fakirlerin kilisesi

Ressam Anahid Zacarian için, “Papa’nın algısı, büyük bir politik ve sosyal fırsat, çünkü fakirler şu anda talepkâr ve bu, eğitim ve gelişim için çok önemli.” Arjantinli bir Ermeni olarak duyguları çok daha içten ve derin: “Bir Ermeni olarak, mütevazılık ve görmezden gelinmenin farkındayım, bunun ne olduğunu biliyorum.”

Fakat hemen ardından Ermeni kökleriyle Arjantinli kimliğini birleştiren bir deneyiminden bahsediyor: “Bunun hakkında çalıştık, bunun hakkında okuduk, bunu duyduk, fakat bunu kendi bedenimde deneyimleyemedim, ta ki Kuzey Arjantin şehri Jujuy’daki Siquri Yerlileri’yle haşır neşir olana kadar.” 4.000 metre yükseklikte Siqurilerden oluşan bir kafilenin içinde, “soykırımı hissettim, görmezden gelinmeyi, yalnızlığı… Ve kendimi ağlamaktan alıkoyamıyordum. Metagenealojiyi araştırmadan önce nedenini bilmiyordum.” Şilili yönetmen ve yazar Alejandro Jodorowsky’ye atıfta bulunarak, atalarımızın yaşamının bizimkine etkisini çalışan bu yeni disiplini (metagenealoji) açıklıyor ve diyor ki: “Bu yüzden, Arjantinli bir Ermeni olarak, Fakirlerin Papası’nı, Fakirlerin Kilisesi’ni destekliyorum.”

Anahid Zacarian

Papa’nın seçimi, New Jersey’de yaşayan Arjantinli Ermeni iş kadını Elizabeth Kavlakian’ı hayrete düşürmüş: “Afalladım. Kilise’nin, kadim zenginliğini yıkan ve her gün alçakgönüllü hayatı hakkında hikâyeler duyduğumuz ağırbaşlı bir insanı seçebileceğini kesinlikle beklemiyordum. Şimdi Kilise’nin eskiden oynadığı rolden tamamen farklı role bürünmesini bekliyorum, örneğin öğretmesini.”

Dede tarafından aile büyükleri Maraş’ta, anne tarafından aile büyükleri Antep’te Soykırım’dan kurtulan Ermeni Roman Katolik Elizabeth, Papa’nın sadece Arjantinliler, Ermeniler veya başkaları için fark yaratmayacağını düşünüyor: “Tüm milletlerin ötesinde, herkesin Papası olacak.”

Kilise’nin öncelikli tercihinin fakirler olması, Ermeni Kültürel Birliği Başkanı ve Arjantin Komünist Partisi üyesi Adrián Lomlomdjian’da farklı tınlıyor, fakat bu nokta, tesadüflerin bittiği yer.

Adrian Lomlomdjian 

“Yıllarca verdiğimiz mücadelemiz ve fikirlerimiz doğrultusunda hareket edeceksek, Hıristiyanlığa veya herhangi bir başka dine inananların, beş kıtada yürütülen ulusal ve sosyal kurtuluş sürecinin temel parçaları olduğunu düşünüyoruz” diyor Adrián ve ekliyor: “Fakat yapı başka bir şey. Özellikle Vatikan’ın tarihsel muhafazakârlığı ve en yoğun emperyalist ve kapitalist iktidarın parçası olması düşünüldüğünde, Vatikan ancak “kalabalıkları hissizleştirme”ye katkı sunabilir. Başka bir deyişle, o fakirlere fakirlikleri içinde yardımcı olabilir; fakat bu, onları, “ebedi ötekileştirme” devletlerini yaratan sebeplere karşı isyan için harekete geçirmez.”

Ayrıca Adrián, Kardinal Bergoglio’nun Ermeni Soykırımı’nın kabulü için desteğini ifade ederken, Filistin Davası veya 1970’lerde Arjantin’de askeri diktatörlüğün baskısı boyunca ailelerinden alınan ve başka ailelere verilen 400’den fazla bebek için aynı şekilde vermediğini söylüyor.

Chávez, Bergoglio, Tanrı

Adrián ayrıca, farklı metotlar takip ederek sosyalizmi kurma yolundaki Latin Amerika projelerinin referans figürü haline gelen Venezuela Başkanı Hugo Chávez’in ölümünden birkaç gün sonra, Arjantinli Papa’nın seçiminin, ihtiyat ve kuşkudan coşkuya kadar her şeyi barındıran bir duygu selini tetiklediğini söylüyor.

DHA Arjantin muhabiri Canan Kaya, Papa’nın diktatörlük döneminde biraz ürkek olduğunu belirtirken, yine ilerici bir adam olduğunu ekliyor: “Kilise’nin bir gün resmi olarak eşcinsel evliliğini veya kürtajı onaylayacağına inanmıyorum, fakat bu konularda, bence Bergoglio, en tercih edilebilir ve iyi olanı.”

Ana Arzoumanyan

Yazar ve şair Ana Arzoumanian da görüşlerini Chávez’in ölümüne dayandırıyor: “Chávez’in ölümü, Avrupa’daki ikon ihtiyacını ve varlığını yalınlaştırdı. Hayati fonksiyonlarını kaybeden yıpranmış Avrupa, Latin Amerika’daki Chávez imajını, yeni bir enerjinin doğumu olarak algıladı. Latin Amerika, yenilik havasını taşıyordu… Bence Kilise, bu mirası kendi yararına kullanabilecekti: Bunun için Latin Amerikalı bir Papa’yı, Avrupa’nın, Batı’nın ve medeniyetin onun tarafından yaratıldığı fikrine sahip olduğu bir kurum liderliğine “tahtına çıkarmak”tan daha iyi ne olabilirdi ki?”  

Ana, İtalyan bir çiftin (Papa Francis’in annesi ve babası İtalya’da doğup büyümüşler) oğlunun seçilmesini, Vatikan’ın uyanıklığı olarak görüyor ve bunun sadece biyolojik köken meselesi değil, bir siyasa olduğunu söylüyor: “İlk yorumum, Kilise’nin bir Latin Amerikalı ile Avrupa’ya yeni bir imaj kazandırmak istediği oldu. Bu, Avrupa’nın açıkgözlülüğü. Çünkü daha derine indiğinde, onun Avrupa’nın kendi değerlerini temsil ettiğini görüyorsun. Bu daha büyük bir açıkgözlülük.”

Ana, yeni ruhani liderin Arjantin Ermeni toplumuyla olan ilişkileri konusunda ise ihtiyatlı davranıyor: “Jorge Bergoglio, Türkiye’nin Ermeni Soykırımı’nı tanıması konusunda ısrarlıydı… Bir Papa’nın isim değişikliği, sadece tabiatı gereği kutsal değildir, aynı zamanda “kralın iki bedeni” teorisine de atıfta bulunur. Şu anda itibaren Francis olacak olan bir adam var, Jorge. Devamlılık ve ayrışmadan bahsediyorum: iki beden, bir kral”

Son iki ayda, Episkopos Kissag’ın arkadaş çevresinde meydana gelen önemli değişiklikler, Mouradian’ı da hayrete düşürmüş. Ocak ayında Ermeni Kilisesi’nin en yüksek mevkilerinden birine gelen Episkopos Nurhan Manougian’ı kastederek, “Arkadaşım Nurhan, Kudüs Ermeni Patriği oldu” diyor ve ekliyor: “Bir diğer arkadaşım Papa seçildi. Ben de şimdi düşünüyorum, Tanrı benim için neyi uygun görüyor acaba?”

 

Kategoriler

Şapgir