Lübnan’da Bahtsız Bir Suriyeli Olmak

Vahakn Keşişyan, Lübnan’da, Suriye’de, Filistin’de alışık olunan bir tablo çiziyor: sokakta çalışan çocuklar... Beyrut’ta sokakta başıboş gezen çocuklar, Suriyelilerin de Lübnan’a göç etmesiyle aldıkları yardımın altından kalamayacağını düşünen Lübnanlı yetkililer tarafından yine de göz ardı ediliyor.

Vahakn Keşişyan
vahaknk@agos.com.tr

Öncelikle bilmeliyiz ki şu an Lübnan’a sığınmış aşırı zengin pek çok Suriyeli var. Ancak, mültecilere yardım edebilmek akıllarının köşesinden bile geçmiyor.   

Bugünlerde Beyrut’ta sokakta çalışan çocukların sayısının arttığını gözlemleyebilirsiniz. Bazıları ayakkabı boyuyor, bazıları sakız ya da yağmurlu günlerde şemsiye satıyor ve bazıları sadece değişim istiyor. Elbette ki bu olay Lübnan’a yabancı değil. Lübnanlı, Filistinli ve Suriyeli çocuklar bu sokaklarda hep görünür oldular, ancak bugünkü durum daha farklı. Bu çocuklarla sokaklarda karşılaşmamak neredeyse imkânsız. Bu aşırı derecedeki dokunaklı durum yardım giderlerinin altından kalkamayacağını iddia eden Lübnanlı yetkililer tarafından tamamıyla görmezden geliniyor. Öte yandan Lübnan’a yüzlerce milyon dolar yardım yapacağını vadeden Körfez Ülkeleri de suçlanıyor. Sözü verilen yardımlar hâlâ somutlaşmadı ve çocuklar hâlâ Beyrut sokaklarında başıboş dolaşıyor.  Bu elbette ki silah ve cephane ekonomisinin yardım programları ve yeniden yapılanma sektörleri ile üstünün kapatılmasından başka bir şey değil.

Bu sırada gündelik hayatta Suriyeli karşıtı duygular git gide daha fazla körükleniyor. Mültecilerin gündelik ekonomi ve güvenlik üzerindeki etkileri her ne kadar birer uydurma olmaktan ileri gitmezken onların toplumdaki bütün kötülüklerin nedeniymiş gibi imlenmeleri git gide artıyor. Örneğin, Beyrut trafiğinin şu anda korkunç bir halde olmasının nedeni sokaklarda çok sayıda bulunan Suriyeli araçlara bağlanıyor. Elbette Suriyeliler Beyrut trafiğini kalabalıklaştırdılar ancak trafiğin sadece onlar yüzünden arttığını iddia etmek tamamıyla imkânsız. Ekmeklerin kalitesinin düşmesi ve sebze fiyatlarının artmasını yine Suriyeli mültecilere bağlamak gösterebileceğimiz başka örnekler.   

Şüphesiz bu konu da çok yakın bir gelecekte siyasete malzeme olacak. Bir kez daha Lübnanlılar böylesi önemli bir konuda ne yapmaları gereği hakkında bölünecekler. Ama bölünme çizgileri şu an tahmin edildiği gibi belirmeyecek. Suriye yandaşı - Suriye karşıtı şeklinde bir ayrışma sadece mülteci meselesi ile sınırlı değil, çünkü Hıristiyan-Müslüman ayrımı diğer bir tarafta bizi bekliyor. Yaklaşan seçimler ile durumun karmaşıklılığı daha da artacak. Hâlihazırda birçok politikacı aşırı ırkçı söylemlerde bulunmaktan kaçınmadı.

Mültecilerin fakirlikleri onları inanılmaz zor durumlarda çalışmaya zorluyor: uzun çalışma saatleri, insanlık onurunu küçük düşüren koşullar ve düşük maaşlar. Ermeniler için de koşullar benzer bir durum mevcut. Lübnanlı Ermenilerin Suriyeli Ermenilere iş verebilmek için Ermeni olmayan çalışanlarını kovdukları söyleniyor. Ancak vatansever milliyetçi söylem yeni gelenlerin neden daha az ücrete çalıştırıldıklarını bir türlü açıklayamıyor. Söylentiler çoğu mültecinin, Türkiye ve Ürdün’deki kampların aksine, seks işçiliğine yöneldiklerini iddia ediyor.  

Elbette bu da bir gün bitecek. Suriyelilerin hepsi ülkelerine geri dönecek ve mütevazı bir hayat yaşayacaklar, seks işçiliği ve ayakkabı boyacılığı yapmayacaklar.

Ama yine de meşhur Suriye mutfağının şarkiyatçı resimleri, yani eski pazarların mezeleri, bütün kokuları, uzun masaları ve başka hiçbir şeyle kıyas götürmez arak belki de eskisi kadar bol bulunur olmayacak. Ya da eskisi gibi herkes tarafından paylaşılan bir şey olmaktan çıkacak.  

Kategoriler

Şapgir