Radyo Agos’ta, Rober Koptaş ve Karin Karakaşlı gündemi değerlendirmeye devam ediyor. Programın bu haftaki (1 Aralık) konuğu Hrant Dink Vakfı’ndan Nora Mildanoğlu’ydu.
Her cumartesi Açık Radyo’da 09.00 ve 10.30 saatleri arasında yayımlanan Radyo Agos’u kaçıranlar, programı buradan dinleyebilir.
Programda, Hrant Dink’in 301. maddeden yargılandığı dosyayı inceleyen ve mahkûmiyet kararına imza atan, Yargıtay eski hâkimi Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun Türkiye’nin ilk Kamu Başdenetçisi olması enine boyuna değerlendirildi.
Ömeroğlu’nun “Hrant Dink’i ulusalcı tepkilerden dolayı biliyordum ama dosyada farkına varamadım. Zaten ismi Fırat Dink’ti. Dosya üzerinden vicdani kanaatimize göre karar verdik” sözlerini anımsatan Koptaş, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
Koptaş: ‘İsyan duygusu uyandırıyor’
“301 kararının verildiği dönemi çok iyi hatırlıyorum. Hrant Ağabey, televizyona çıkıp ‘Ben bu davadan ceza alırsam komşularımın yüzüne nasıl bakacağım? Bu ülkede nasıl yaşayacağım?’ diyerek kendini anlatmaya çırpındı. Televizyonlarda uzun uzun konuşuldu, gazeteler bu konuyla doldu. Çok iyi biliyorum. Türkiye’nin bu kadar gündeminde olan, uluslararası dikkatin yoğunlaştığı bir davayı, Yargıtay hâkimi, ‘Benim için rutin davaydı. Zaten onun (Hrant Dink’in) kim olduğunu da bilmiyordum’ diyerek nasıl hâlâ kararı savunabilir? Gerçekten bu kadar yüzsüzlük isyan duygusu uyandırıyor.”
Öte yandan Radyo Agos’un bu haftaki konuğu ise, Hrant Dink Vakfı’ndan Nora Mildanoğlu’ydu. İstanbul’daki Ermeni vakıflarının mülkiyet sorunlarını ele alan ‘2012 Beyannamesi: İstanbul Ermeni Vakıflarının El Konan Mülkleri’ kitabının proje koordinatörü olan Mildanoğlu, çalışmayı şöyle özetledi: “İstanbul’daki 53 Ermeni vakfının Cumhuriyet tarihi boyunca el konan mülklerinin kapsamlı bir envanterini çıkardık.”
Koptaş’ın sorusu üzerine, azınlık vakıflarının neden, nasıl kurulduğunu ve önemini ayrıntılı olarak anlatan Mildanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet döneminde, özellikle 1970’lerden itibaren azınlık vakıflarının mülkiyet sorunları oldu. Haksız ve hukuki olmayan uygulamalar sonucunda 1974’ten itibaren azınlık vakıflarının mülklerine çeşitli devlet kurumları tarafından el kondu. 20 ay süren proje kapsamında el konulan mülklerin envanterini çıkardık. Bu projedeki amacımız mal, mülk değildi, odak noktamız Ermeni toplumunun kültürünü nasıl devam ettireceği oldu.”
Karakaşlı: ‘Lütufkâr üslup rahatsız ediyor’
Karin Karakaşlı, 2003 yılından bu yana yapılan yasal değişiklerle azınlık vakıflarının el konan mülklerinin bir kısmının iade edilmesine değindi. Sorunun çözümünün zihniyet değişiminde olduğunu vurgulayan Karakaşlı, “Azınlık vakıflarının mülkleri iade edilirken lütufkâr bir üslupla bunun yapılması beni çok rahatsız ediyor. Sanki bir hak iadesi, bir özür dileme gibi değil de, ‘Size bahşediyoruz’ gibi yapılmasını büyük bir sorun olarak görüyorum” dedi.
Programda konuşulan haberler:
2012 Beyannamesi adalete çağırıyor
Patrikhane’den Suriye çağrısı
Büyükdere Kilisesi Vakfı’nın Ermeni toplumundan habersiz mülk satışı tepki uyandırdı
Galata Rum Okulu İstanbulluların hizmetinde
Gülbey’in merakını giderelim
Ombudsman Agos'a konuştu: 301 kararı 'rutin'di
Bu haftanın şarkıları: