Gazze Şeridi’nden Göç Hikâyeleri

“Dünya’nın en büyük açık hapishanesi”nden göç etmek zorunda kalan insanların öykülerini derleyen Mai Yaghi, küçük Muhammed’in sesini bizlere duyuruyor: “Ne zaman öleceğiz?” Beril Eski çevirdi.

Mai Yaghi

Altı yaşındaki Muhammed, ne zaman Gazze’daki evlerinin yakınına düşen İsrail füzelerinin sesini duysa, annesine “Ne zaman öleceğiz?” diye soruyor. Muhammed’in ailesi bombardıman travması ve çocukları için duydukları büyük korku nedeniyle, Gazze’dan ayrılmaya karar verdiler. Gazze şehri son altı gündür aralıksız devam eden acımasız İsrail hava saldırılarının en ağır zarar verdiği yer.

Bu nedenle harekete geçen aile, Güney Gazze’deki Han Yunus’a göç etti. Han Yunus, İsrail şiddetinden nispeten daha az etkilenen bir bölge. Fakat Gazze’de hiçbir yerin tamamen güvenli olmadığını biliyorlar. Bu küçük kıyı şeridinin dokunulmamış hiçbir köşesi yok. Bu toprakların tüm büyük kentsel bölgelerinde 1,6 milyon yerleşim yeri bombalandı.

Bu yerleşim bölgelerinde bomba sığınakları yok ve her bir aile, savaş uçakları yaklaştığında kendi evindeki en güvenli kısma sığınmak zorunda kalıyor. Muhammed’in ailesi Han Yunus’un bir parça da olsa güvenli bir alan yaratmasını umuyor. Orada, annesinin akrabalarının yanında kalıyorlar.

37 yaşındaki annesi Umm Cihad, “Çocuklarım dehşet içindeler” diyor ve ekliyor: “Oğlum Muhammed yemek yemeyi reddediyor. Beni her dakika takip ediyor, çünkü çok korkmuş bir halde ve her 10 dakikada bir bana ne zaman öleceğimizi soruyor. Muhammed okula geri dönmek istemiyor, çünkü okulda şehit edilmekten veya eve döndüğünde beni ve kardeşlerini ölü bulmaktan çok korkuyor.”

Gazze’daki evleri şehrin Batı tarafındaki bir apartmanın dokuzuncu katında.  AFP (Fransa Basın Ajansı) ile telefonla görüşen Umm Cihad, “Saldırılar tüm binayı sallıyordu. Sonunda camlar patladı ve kapılar yere indi. İşte o zaman Han Yunus’a gitmeye karar verdik” dedi. Han Yunus daha önce saldırılara hedef olmuş ve vurulmuş bir bölge. Ancak hiçbir zaman Gazze kadar yara almadı. Dolayısıyla aileler orada daha güvende hissediyorlar.

Her şeye rağmen korku ve endişenin kendisini Han Yunus’a kadar takip ettiğini söyleyen Cihad, “Çocuklarıma ne söylemem gerektiğini ve savaş sona erdiğinde bu korkunun üstesinden nasıl geleceklerini bilmiyorum” diyor.

30 yaşındaki Walid Sultan, Kuzeyde yer alan Beyt Lahiya Köyü’ndeki evini hamile eşi, kızları ve düzinelerce komşularıyla birlikte terk etmiş. Bu kararı, kendilerine çok yakın olan İsrail sınırının ağır top ateşi altında kalmasından sonra almışlar. Gazze’da Şeyh Radwan’daki bir arkadaşına sığınmak için giden ve orada da aradığı çatışmasız ortamı bulamayan Sultan “Biz ölümden kaçtık ama o bizi her köşede bekliyor” diyor.

Selatin’deki evinden İsrail’in kara operasyonu başlatmasından korktuğu için ayrıldığını belirten Sultan, “En son kara operasyonu yapıldığında, tanklar bizim arazimize girmişti ve evimi yıkıp geçmişti” diyor ve ekliyor: “Burada da durum çok vahim. Yardıma muhtacım, çünkü ailemi koruyamıyorum. Kızımın korkusunu hissediyorum, kızım bombardıman sırasında çığlık atmaya başlıyor ve panik atak geçiriyor. Karım hamileliğinin son aylarında. Nereye gidebiliriz, bilmiyorum.”

Süheyla Nuri ise 43 yaşında ve öleceğini düşündüğü korkunç bir geceden sonra evini terk etmeye karar vermiş. O geceyi anlatan Nuri, “Korkunç bir geceydi. Patlamalar öyle yüksek sesle gerçekleşti ki, sanki evimin içinde bombalar patlıyordu. Orada oturdum ve ölmeyi bekledim” dedi. Anlattığı gecenin sabahında Beyt Lahiya’daki evinin bahçesinde şarapnel parçaları ve molozlar bulan Nuri, bunun üzerine Gazze’daki erkek kardeşinin yanına gitmeye karar vermiş. Şehir sürekli havadan saldırı altında olmasına rağmen, İsrail sınırına yakın bir bölgede yaşayan Nuri, şehre taşınmanın daha iyi olacağına çünkü İsrail’in her an bir kara operasyonuna başlayabileceğini düşünmüş.

40 yaşındaki Maysa Şanti, ailesiyle birlikte kuzeybatı Gazze’daki evlerini terk etmiş ve akrabalarının şehrin zengin semtlerinden Rimal’daki evlerine taşınmışlar. “Direnişçilerin eğitildiği site, bizim apartmanın arkasındaydı ve oraya ağır bir bombardıman yapılıyordu. Evimin camları patladı ve ben de daha güvenli bir yere taşınmamız gerektiğine karar verdim. Çünkü ailem için endişeleniyordum ve çocuklarım panikliyorlardı” diye anlatıyor hikayesini Şanti. Ailenin günler ve geceler boyu süren bombardıman yüzünden gözleri mahmur ve yorgun, ümitsizce uyuyabilecekleri anı bekliyorlar. Şanti “Ama burada uyuyamayız” diyor ve ekliyor: “Burada da patlama sesleri aralıksız devam ediyor. Tek yapabildiğimiz birbirimizi sakinleştirmek.”

İngilizceden çeviren Beril Eski. Yazının orijinalini okumak için tıklayın

Mai Yaghi, Fransa Basın Ajansı’nda serbest muhabir olarak çalışıyor. Lübnan Daily Star, Guardian ve Huffington Post’ta yazı ve haberleri yayınlanıyor.

 

 

Kategoriler

Şapgir