Öcalan'ın silah bırakma çağrısından sonra DEM Parti, bugün AKP ve MHP ile görüştü. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, sabah saatlerinde Kobani'de yapılan saldırıyı hatırlatarak, "Bir sürü engel aştık, olumlu olumsuz tartışmayı geçtik, deyim yerindeyse okyanusu geçtik, şimdi derede provokasyonlarla bu süreci boğmaya çalışanlar var" diye konuştu.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP lideri Bahçeli'nin girişimiyle başlayan, PKK lideri Öcalan'ın "PKK, kendini feshetsin" çağrısıyla devam eden Kürt sorunu çözüm sürecinde bugün AKP ve MHP'ye yaptıkları ziyaretlerin ardından açıklama yaptı.
Bakırhan, sabah saatlerinde Kobani'ye yapılan saldırıya değinerek, "7’si çocuk, 9 kişinin yaşamını yitirdiği Kobani’deki saldırıyı hep birlikte izledik. Bu saldırıyı kınıyoruz. Bu sabotaj bir an önce açığa çıkarılmalıdır, barış bu tür provokasyonlarla sınanmamalıdır. Kine yenilmeden, kibre kapılmadan 22 Ekim’de başlayan, 27 Şubat’taki çağrıyla da biz bu süreci olumlu şekilde birbirine bağladık. Bir sürü engel aştık, olumlu olumsuz tartışmayı geçtik, sürecin en önemli aşamasını bütün hassasiyetimizle, dikkatimizle, ortak çabamızla birlikte bir noktaya getirdik; deyim yerindeyse okyanusu geçtik, şimdi derede provokasyonlarla bu süreci boğmaya çalışanlar var. Bunu kınıyoruz" dedi.
Sabah saatlerinde DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, TBMM Başkanvekili DEM Parti milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten oluşan heyet, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta PKK'ya yaptığı silah bırakma çağrısının ardından yürütülen temaslar kapsamında TBMM’de AKP ve MHP'yi ziyaret etti.
Gün boyu devam eden görüşmelerden sonra akşam saatlerinde yapılan açıklamada DEM Parti Eş Genel Başkan Bakırhan şunları kaydetti:
"Siyasi partileri ziyaret kapsamında ikinci turumuz yaptık, AKP ve MHP gruplarıyla görüştük. Her iki partide de Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısını konuştuk. Her iki partiyle de barışın ufkunu konuştuk; barışı nasıl büyütebiliriz, nasıl bu topraklarda mümkün hale getirebiliriz konusunu uzun uzadıya değerlendirdik. Kürt meselesinin çözümünü, demokratikleşme meselesini ele aldık. Her iki meseleye ilişkin düşüncelerimizi, önerilerimizi sunduk. Bugüne kadar 101 büyük merkezde halk toplantıları aldık. Yapmış olduğumuz görüşmelerde, gezilerde halkın ortaya koymuş olduğu düşüncelerde demokratik ve hukuki adımların atılması en öncelikli talepler ve sorulardı. Bunu da görüştüğümüz partilere ilettik.
Öcalan’ın çalışma ve iletişim koşulları düzenlenebilir
Bu sürecin rahat bir şekilde yürümesi için gerekli olan kimi gereklilikleri anlatırken Sayın Öcalan’ın çalışma ve iletişim koşulları düzenlenebilir dedik. Daha önce parlamentoda bulunan siyasi partilerin vermiş olduğu kayyum yasağı tasarısının Meclis Başkanı tarafından gündeme alınabileceğini iyi niyet gerekleri olarak söyledik. Türkiye’nin Suriye’de kalıcı barış için kendi etkisini kullanmasının aynı zamanda buradaki sürece de katkı sunacağını belirttik."
"İktidar sorumlu davranmalı"
Barış umudunu konuşurken çok üzücü bir haberle uyandık. 7’si çocuk, 9 kişinin yaşamını yitirdiği Kobani’deki saldırıyı hep birlikte izledik. Bu saldırıyı kınıyoruz, öfkemiz büyük, büyük üzüntü içerisindeyiz. Bu ve benzeri saldırıların hem Suriye’de hem burada yürüyen süreçlere çok büyük zarar verebileceğini belirtmek istiyoruz. Daha önce Sayın Öcalan’la da yapılan görüşmelerde, Sayın Erdoğan’ın da altını çizdiği bir mesaj vardı, her ikisi de sabotajlara dikkat çekmişti. Bu sabotajlar kim tarafından yapılmışsa açığa çıkarılması gerekiyor. Kobani’deki 7 çocuk mu güvenlik tehdidi? Bu öyle sıradan bir saldırı değil. Roboski’deki provokasyon, katliam neyse; bir süreç yürürken Paris katliamı neyse bu da aynı derecede bir katliamdır.
Buradan Sayın Erdoğan’a beklentimizi iletmek istiyorum: Bu sabotaj bir an önce açığa çıkarılmalıdır, failler bulunmalıdır, yargılanmalıdır. Ortak çabamızla birlikte bir noktaya getirdik; deyim yerindeyse okyanusu geçtik, şimdi derede provokasyonlarla bu süreci boğmaya çalışanlar var. Asıl sorumluluk burada iktidara düşüyor. İktidar sorumlu davranmalı, üzerine düşen sorumluluğu bu meselede yerine getirmeli.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kendisine yöneltilen İmralı'ya tekrar ne zaman gideceklerine dair soruya, "birkaç gün içinde netleşeceği" cevabını verdi.
Örgütle iletişim kanalları açılmadı
Bahçeli'nin dün yaptığı silah bırakma açıklamasına dair de şunları söyledi:
“Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği, başka partilerin de ifade ettiği PKK’nin silah bırakma meselesi. Sayın Öcalan çağrısını yaptığı zaman bu sürecin nihayete erdirilebilmesi, PKK'nin kongresini toplayabilmesiyle ilgili kendisine düşen görev ve sorumlulukları bizlerle paylaşmıştı. Biz bunu kamuoyunda da paylaşmıştık. Aynı şekilde kendi örgütünden kamuoyuna yapılan açıklama, koşulların oluşturulmasıyla ilgili özellikle şu an sınır ötesi operasyonların bir kısmı hala devam ediyor, bir güvenlik meselesi olarak ifade ediyorlar. Bir güvenlik ortamın sağlanması, güvenlik konusunda kaygı duyulmayacak koşulların sağlanmasıyla birlikte PKK'nın kendi çağrısını yapacağını, kongre çağrısını yapacağını biz de kamuoyunda yaptıkları açıklamalarda izledik. Sayın Öcalan'ın kongrede üstleneceği rol ile ilgili hem kendi örgütünün hem kendisinin yaptığı açıklamalar çok paralel. Kendisi bizim 27 Şubat'ta İmralı'daki ziyaretimizde çok açık ifade etti. 'Kongreyi toplayabilecek güce ve bu kararı aldırabilecek güce sahip olan benim' demişti bize. Bunun için de kendi örgütüyle iletişim kanallarının açılması, kendi örgütüne kongre toplayabilecekleri bir zeminin oluşması bakımından kendi koşullarının bu anlamıyla önünün açılması gerekiyor. Henüz bu konuda bir adım atılmış mı? Bizim bilgimiz dahilinde atılmış bir somut adım yok. Ama hepimizin beklediği üzere PKK'nın kendi kongresini yapması için çağrıyla ilgili hem güvenli ortamın hem de sayın Öcalan'la diyalog sürecini bir biçimde iletişim kurabileceği kanalların açılması gerektiğini her iki taraf da ifade etti."
Kayyım yasa teklifine yanıt yok
Hatimoğulları, “Kayyum teklifiyle ilgili iktidardan veya MHP'den bir yanıt aldınız mı? Aynı zamanda güvenlik meselesi ve iletişim kanallarıyla ilgili nasıl yanıt aldınız?” sorusu üzerine kayyum yasası konusunda şunları söyledi:
"Bununla ilgili biz net bir yanıt aldık diyemem kendilerinden. Ama demokratikleşme konusunda her iki parti bazı adımların atılmasıyla ilgili fikirleri beyan ettiler” diye cevapladı.
“Öcalan'dan Nevroz'da gösterilecek mesaj"
“Öcalan'dan 21 Mart'ta bir mesaj, görüntülü ya da farklı şekillerde bir mesaj bekleniyordu. Bu beklenti doğrultusunda herhangi bir şey konuşuldu mu?” sorusunu Hatimoğulları, şöyle cevapladı:
“Nevroz planlamasıyla ilgili Sayın Abdullah Öcalan'dan Nevroz'da okunmak üzere ya da gösterilmek üzere bir mesajı beklediğimizi bu konuda kendilerine iletmiş olduk. Somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Sayın Öcalan'ın mesajının Nevroz'da paylaşılması, kitlelerle paylaşılması atılan bu adımın, yapılan bu çağrının somut olarak bir karşılık bulması bağlamında da buna destek sağlayacaktır. Çok önemsiyoruz bu mesajı. Bu mesajla ilgili taleplerimizi yetkililere ilettik. Bununla ilgili de önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz.”
Hatimoğulları, DEM Parti İmralı Heyeti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşme talebi olmasına ilişkin “Kendisinin de ifade ettiği gibi bir görüşme talebi olursa olumlu yanıt vereceğini söylemişti. Çok büyük bir olasılıkla bayramdan sonra Sayın Cumhurbaşkanı ile de bir görüşme gerçekleşecek” dedi.
Kaynak: ANKA, Ajanslar