"Forumun en dinamik ve bir o kadar da bilgilendirici kısmı onlarca ülkeden azınlık grubunu temsil eden sivil toplum temsilcilerinin, insan hakları savunucuları ve uzmanların yaptıkları iki dakikalık beyanatlara ayrılan kısımdı. Yüzlerce sivil toplum kuruluşu temsilcisi iki dakikalık beyanatlarına onlarca sorun sığdırmaya çalıştılar. O kısacık iki dakika, kimi ülkelerde neredeyse yarım asırdan fazla süregiden sorunları duyurma ve bastırılan onca sese karşı kuvvetli bir dile geliş fırsatı sundu."
Birleşmiş Milletler Azınlık Sorunları Forumu'nun 17. oturumu 28 ve 29 Kasım 2024 tarihlerinde Cenevre'de, Birleşmiş Milletler ’de yapıldı. 17. kez yapılan forumun bu yılki teması kamusal alan ve söylemlerde azınlık temsili oldu. Birleşmiş Milletler Azınlık Meseleleri Özel Raportörü Nicolas Levrat’ın yürütücülüğünde düzenlenen forumun oturum başkanlığını Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin Eski Başkanı Anastasia Crickley üstlendi. Sivil toplum temsilcileri, insan hakları savunucuları, akademisyenler, uzmanlar ve devlet temsilcilerinin de aralarında bulunduğu foruma 690 kişi katılım gösterdi. Forum, azınlıkların kamusal alanda temsili, azınlıkların eğitimde temsili, azınlıkların medya ve sosyal medyada temsili ve kültür-sanatta temsili olmak üzere dört ana oturumdan oluştu. Her bir oturum üç veya dört uzmanın kendi ülkelerindeki durumla ilgili yedi dakikalık sunumlarıyla başladı. Ana panel oturumunun ardından sivil toplumdan ve ülkelerden temsilciler her bir oturumun konusuyla ilgili azınlıkların durumunu ele alan, sorunları ve talepleri ileten iki dakikalık beyanatlar verdiler. İki saati aşan bu kısımda ortalama 60 kurumun temsilcisi her bir oturumda beyanat yapma fırsatı buldu
Bu yıl foruma Birleşmiş Milletler’in Hrant Dink Vakfı’nı davet etmesi üzerine vakfı temsilen katıldım. ‘Azınlıkların Medyada Temsili’ başlıklı oturumda Türkiye’deki azınlıkların medyada temsili ve nefret söylemi üzerine yaptığım konuşmada Hrant Dink Vakfı’nın nefret söylemi alanında yaptığı çalışmalardan, nefret söylemi izleme çalışması yaparken vakfın izlediği metodolojiden, hedef alınan azınlık gruplarından, medyada nefret söylemi çalışmasının temel bulgularından bahsettim ve çözüm için önerileri dile getirdim.
“Azınlıkların haklardan yararlandığı bir dünyada herkes kazanır”
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk video mesajla yaptığı açılış konuşmasında çeşitliliğin dünyamızı zenginleştirdiğini, insan hareketliliğin aktif olduğu bir dünyada çeşitlilikten yoksun coğrafyaların durgunlaştığını vurguladı. Azınlıkların haklardan yararlandığı bir dünyada herkesin kazanacağının altını çizen Türk, azınlıkların kamusal alanda daha çok yer bulması ve temsil edilmesi için azınlıklara daha çok alan tanınması gerektiği dile getirildi.
BM Azınlık Meseleleri özel raportörü Nicolas Levrat açılış konuşmasında azınlıkların durumuyla ilgili iç açıcı bir açıklama yapmayacak durumunda olduğu için duyduğu üzüntüden bahsetti, azınlık haklarının ve birçok azınlık grubunun risk altında olduğunu söyledi. Levrat azınlık meseleleri forumunun fikir alışverişi yapmak, tartışmak ve birbirimizin sesini duymak için bir fırsat sunduğunu dile getirdi. Azınlık haklarını konuşurken kesişimselliği de konuşmamız gerektiği vurguladı.
Dile getirilen meseleler
Azınlık Hakları Forumu'nda Avrupa, Asya, Güney Amerika, Afrika gibi kıtalardan onlarca ülkenin sivil toplum kanadı ve devlet temsilcileri yerini aldı. Katılım gösteren ülkelerden gelen sivil toplum temsilcilerinin beyanatlarında azınlık haklarının karar verme süreçlerine katılım, temsiliyet, eğitim, sağlık, anadil hakkı gibi alanlarda ihlal edildiği dile getirildi. Ayrımcılık ve eşit haklara erişememe gibi kemikleşmiş sorunların yıllardır çözülememiş olması düşündürücüydü. Olumlu gelişmeler yerine ağırlıkla olumsuz deneyimleri, azınlıklara yönelik hak ihlalleri ve baskıları dinledik. Forumda Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği, Equal Rights Trust, European Language Equality Network, Minority Rights Group gibi kurumların düzenlediği yan etkinlikler ilgiyle takip edildi. Bu yan etkinliklerde ayrımcılıkla mücadele, azınlık dillerindeki basının güçlendirilmesi, çatışma çözümü, kültürel ifadede azınlıkların güçlendirilmesi, eğitimde azınlıklar ve kapsayıcılık gibi konularda sivil toplum kuruluşları yaptıkları faaliyetler ekseninde sunumlar yaptılar ve ilham verici projeleri sunma fırsatı buldular. Kemikleşmiş sorunlara karşı geliştirilen çözüm örneklerini duymak, azınlıkların temsiliyetini güçlendirmeyi amaçlayan ve hak ihlallerine karşı farkındalık yaratan projeleri ilk ağızdan dinlemek forumun en umut vadeden kısımlarından birisiydi.
Sorunları iki dakikaya sığdırmak
Forumda medyada ve sosyal medyada azınlıkların temsiliyeti neredeyse tüm azınlık gruplarının ortak derdi olarak masaya yatırıldı. Azınlıkların her toplumsal olayda günah keçisi ilan edilmesi, azınlıkların suçla ilişkilendirilmesi, azınlıklara karşı duyulan öfkenin artması, marjinalleştirilip düşmanlaştırılması, eğitim müfredatında azınlık grupların olumsuz temsili, kamusal alanda ötekileştirilmesi İran'dan Mısır'a, Macaristan'dan Brezilya'ya, Sri Lanka’dan Bangladeş’e kadar birçok ülkede yaşayan Kürtler, Romanlar, Ezidiler, Bahailer, Sikhler, Budistler, Tamiller gibi grupların ortak meselesiydi. Forumun en dinamik ve bir o kadar da bilgilendirici kısmı onlarca ülkeden azınlık grubunu temsil eden sivil toplum temsilcilerinin, insan hakları savunucuları ve uzmanların yaptıkları iki dakikalık beyanatlara ayrılan kısımdı. Yüzlerce sivil toplum kuruluşu temsilcisi iki dakikalık beyanatlarına onlarca sorun sığdırmaya çalıştılar. O kısacık iki dakika kimi ülkelerde neredeyse yarım asırdan fazla süregiden sorunları duyurma ve bastırılan onca sese karşı kuvvetli bir dile geliş fırsatı sundu. Beyanat yapan birçok kişi için iki dakikalık süre, sorunları dile getirmede yetersiz kaldı. Forumun yapısı ve süre kısıtlaması ile ilgili şikâyet ve gelecek forumlarda sürenin uzatılması ile ilgili talepler ara ara dile getirildi.
Devlet temsilcilerinden itirazlar
İran, Çin gibi ülkelerin devlet kanadı temsilcileri sık sık araya girerek beyanatlara itiraz ettiler, hatta bazı devlet kanadı temsilcileri kendi ülkelerinden foruma katılan sivil toplum örgütlerini bölücü gruplar olmakla suçladı. İran’daki Kürtlerin anadil haklarının ihlal edilmesi, muhalif Kürtlerin tutuklanması, marjinalize edilmesi; Ezidilerin farklı ülkelerde uğradıkları hak ihlalleri; Sri Lanka’daki Tamillerin marjinalize edilip karar alma süreçlerinde temsiliyetinin olmaması, keyfi tutuklamalara maruz kalmaları, sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşamaları, derin yoksullukla mücadele etmeleri; Amerika’daki Sikhlerin ayrımcılığa uğraması ve nefret suçlarına maruz kalmaları; Mısır’daki Bahai inancına sahip olanların tanınmaması, evliliklerinin kabul edilmemesi, kimlik belgelerinin Bahailere verilmemesi, inançlarından ötürü kimi zaman hapsedilmeleri; Romanların uğradığı ayrımcılıklar, maruz kaldıkları nefret söylemi; İran’daki Azerilerin ayrımcılığa uğraması, anadilde eğitim hakkından mahrum olmaları, anadilde eğitim hakkını talep ettiklerinde bölücü olarak damgalanmaları bu grupları temsil edenler tarafından yaşanmış deneyimler ışığında sıkça dile getirildi.
Birleşmiş Milletler’in Azınlık Meseleleri forumuna katılmak farklı coğrafyalarda azınlıkların benzer hak ihlalleri yaşadığının bir göstergesi oldu. Hatta coğrafyalar farklı olsa da yapısal ayrımcılığın, ırkçılığın, baskı ve ayrımcı pratiklerin yöntemsel ve sistematik benzerliklerini görmek düşündürücüydü. Her ne kadar tanınan süre iki dakika olsa da tüm beyanat veren kurumlar diğer katılımcıların bilgilenmesine ve farkındalık kazanmasına katkı sundular. Eşitlik ve haysiyetli bir yaşam talebi herkesin ortak derdiydi. Forum farkındalık artırma işlevinin yanı sıra bir dayanışma fırsatı da sunması açısından değerliydi. Raportör Nicolas Levrat forumda yapılan önerilerden bir rapor hazırlayacak ve 2025 yılının Mart ayında tavsiyeleri içeren raporunu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne sunacak. Nicolas Levrat kapanış konuşmasında Macaristan Dışişleri Bakanı’nın dile getirdiği ‘azınlık meseleleri iki taraflı değil çok taraflı bir ortamda ele alınmalı’ vurgusuna katıldığını ve BM kuruluşlarının bunu yerine getirmeye çalıştığını dile getirdi. Bir katılımcının dile getirdiği gibi forum kimliklerin izah edilmesinden veya tanımlanmasından ziyade kimliklerin keşfedilmesi için bir fırsat sundu. Forumun çözümlere vesile olması ve dayanışmayı güçlendirmesi dileğiyle.
(Nayat Karaköse’nin konuşması şu adresten izlenebilir)