Kudüs’teki Ermeni toplumu, Kudüs Ermeni Patrikhanesi’nin, Ermeni mahallesinin bir bölümünü, genel kurul onayı bulunmadan, Xana Capital’e 99 yıl için kiraya vermesinin doğurduğu sonuçlarla mücadele ediyor. Patrikhane Ermeni toplumundan gelen büyük tepkiler üzerine sözleşmeyi feshetti. Ancak bu kez de mahalle ve Ermeni toplumu, aşırı sağcı Yahudilerin ve polislerin saldırılarına, tacizlerine maruz kalıyor. Yaşananlar nedeniyle Kudüs’te Ermeni nüfusu giderek azalıyor. Mahalle sakinleri bu durumda “Save the Armenian Quarter” hareketinin kurulmasını gerekli görmüş. Gelişmeleri hareketin kurucularından Setrag Balian ile konuştuk.
“Save the Armenian Quarter’ın kurucuları arasındasınız. Kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ben Setrag Balian. Kudüs’te yaşayan seramikçi Balian ailesinin dördüncü kuşağındanım. Aslen Kütahyalıyız. Ailem Kubbetüs Sahra’da çalışmak için İngilizler tarafından buraya getirilmiş. Tabii ki 1915’teki soykırımdan sonra ailem Kütahya’ya geri dönemediği için burada yaşamaya devam etmiş.
Kurucularından biri olduğunuz “Save the Armenian Quarter” hareketini tanıtabilir misiniz?
“Save the Armenian Quarter”, mahallemize İsrail polisinin kanunsuzca müdahaleler gerçekleştirmesi sonucu ihtiyaç duyduğumuz bir hareket. Kudüs’te polis müdahaleleri sonucu şu an sayımız iki bine kadar düştü. Bu hareketi güçlendirerek bölgedeki Ermeni kültür mirasını ve mahallemizin varlığını korumaya çabalıyoruz. Aslında 1967’den sonra İsrail baskısı hep üzerimizdeydi ve çeşitli hak ihlalleri ile karşılaşıyorduk ama 2020 itibariyle bu baskılar yoğunlaştı. Şu an bir şey inşa edeceğimizde bile bizden karşılığında toprak istiyorlar. Belediye binalarının inşasında bile sorun yaşıyoruz. Her şeyin tümüyle İsrail’in suçu olduğunu söyleyemem ama bölgedeki inşa endüstrisi onların tekelinde ve özel şirketler eliyle bile bize baskı uygulamayı sürdürüyorlar. Buradaki asıl amaç Kudüs’ün tamamen Yahudileştirilmesi. Bu da onların gözünde bizim yok edilmemiz ile mümkün. Bunun için bizim bölgedeki diğer Hristiyan topluluklarla olan toprak bağlantımızı böyle işgallerle kesiyorlar.
Şu an bir kampanya da yürütüyorsunuz. Bundan da biraz bahsedebilir misiniz?
Şu an bir bağış toplama kampanyasını sürdürüyoruz. Buna ihtiyaç duymamızın sebebi yerel olarak bizi savunacak avukatlar bulmak. Uluslararası alanda Amerika’daki Ermenilerden oluşan gönüllü avukatlarımız bulunsa da yerel mahkemelerde kendimizi savunmakta zorluk çekiyoruz. Gönüllü avukatlarımız arasında Karnig Kerkonian, Ani Nazaryan, Garo Ghazarian, Elizabeth Al-Dajani ve Arman Tatoyan bulunmakta. Şu an İsrail mahkemelerinde bulunan önemli bir davamız var. Ermeni Patrikhanesi ile özel bir şirket arasındaki patrikhanenin genel kurul onayı olmadan yapılan anlaşmanın fesih davası. Bu dava altı ay süren protestolarımız sonucunda açıldı.
Bu davanın açılmasıyla aslında bölgedeki varlığınızı korumaya yönelik bir adım da atmış oldunuz. Peki bu davanın açılmasıyla alakalı mahalle sakinleri herhangi bir zorluk ya da insan hakları ihlaliyle karşılaştı mı?
Evet. Çeşitli saldırılar oldu ve İsrail polisi de özel şirketin tarafını tuttu. Saldırılarla ilgili gözaltılar yapılırken mahalle sakinleri de suçları olmadıkları halde gözaltına alındılar. Bu saldırılar ise cezasız kaldı. Ayrıca iki kere herhangi bir mahkeme kararı olmadan sahada delil karartma işlemi uyguladılar. Bizim davalarımız hala sürerken sahadaki delillerimiz karartılmaya devam ediyor. Polislerin bu müdahalelerinde ise bize hiçbir mazeret sunulmuyor. Yazılı kararı sorduğumuzda memnun değilsek dava açabileceğimizi söylüyorlar. Buradaki Ermeni Patrikhanesi ise delil karartma işlemiyle ilgili emniyete dilekçeler verse de bu dilekçeler cevapsız kalıyor.
Kudüs’te Ermenilerin yüzyıllar süren bir varlığı söz konusu. Bölgedeki Ermenilerin tarihiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ermeni Patrikhanesi bölgede varlığını sürdüren tek patrikhane. 648’de kuruldu fakat bölgedeki Ermeni varlığı dördüncü yüzyıla kadar uzanıyor. Hatta ilk patriğimiz Abraham’ın Hz. Muhammed ile kan bağı olduğu söylenir. Bu da bölgedeki Müslümanlarla olan iletişimimiz açısından olumlu bir etken. Örneğin Rum ve Latin patrikhaneleri topraklarından taşınmak zorunda kalmıştı. Fakat Ermeni patrikhanesi hala varlığını sürdürmektedir. Bu durum bizim Kudüs’e sayısız katkıda bulunmamızı sağladı. Kudüs’teki ilk matbaa, ilk fotoğraf stüdyosu Ermenilere aittir. Bölgede seramik sanatının ve mimarinin gelişiminde de büyük katkılarımız bulunmuştur. Ermeniler Kudüs’ün ayrılmaz ve ne yazık ki günümüzde görülemeyen bir parçası. Bölgede bulunduğumuz süre boyunca diğer halklarla kardeşçe bir ilişkimiz oldu ve hiç büyük problem yaşamadık. Hatta bugün Kudüs’te kime sorsanız size en rahat hissetikleri yerin bizim mahallemiz olduğunu söyler. Şu an da bize bu yapılanlara rağmen ilişkilerimizi iyi tutuyoruz. Her eylemimizi yasalara uygun yürütüyoruz. Fakat tabii ki bizim buradaki Müslüman, Hristiyan ve Yahudiler ile aramızın bozulması da İsrail’in hedeflerinden bir tanesi.
“Save The Armenian Quarter” hareketinin kurulmasının üzerinden aylar geçti. Bu hareket kurulduktan sonra hayatınızda neler değişti? Ayrıca insanlar harekete nasıl yardım edebilirler?
Daha önce Kudüs’te gerek Ermeniler gerekse komşu mahallelerimiz arasında böylesine bir birliktelik sağlanamamıştı. Ayrıca burada sesi duyurulamamış halkın sesini duyurduk. Yardım konusunda ise insanlar yerel avukatlar için olan bağış kampanyamıza destek verebilirler ya da Kudüs’e gelip yok olmakla karşı karşıya olan varlığımız hakkında bilgi sahibi olabilirler.