Türkiye bütün sorumluluğu Ermenistan üzerine atarak bence işin kolayına kaçıyor. Baştan beri söylediğimi bir kez daha not düşmek isterim: Bütün bu süreçte Ermenistan’ın tereddütlerini gidermek Türkiye’ye düşüyor
Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci ağır da olsa ilerliyor. Geçen hafta özel temsilcilerin Viyana’da yaptığı dördüncü toplantıdan ilk kez somut sonuçlar çıktı. İki ülke arasındaki kara sınırı üçüncü ülke vatandaşlarına açılacak ve Türkiye ile Ermenistan arasında doğrudan hava kargo ticareti de en kısa zamanda başlayacak.
Sürece ‘sınırın açılması’ ve ‘ön koşulsuz tam normalleşme’ hedefiyle başlanmıştı. Toplantı sonralarında yapılan açıklamalarda bu hedef her zaman vurgulanıyor. Dolayısıyla görüşmeler en azından kötü gitmiyor, bunu düşünebiliriz. Beri yandan, beklenen hızda gitmediği de gerçek. Ben açıkçası, “Geç olsun, güç olmasın” görüşündeyim. Ama sahada işler böyle mi, emin olmak zor.
Son gelişmeyle başlayalım. Kara sınırı üçüncü ülke vatandaşlarına açılacak. Burada iki tarafta da bir temkinli olma hâli var. Belli. Ancak öyle sanıyorum ki asıl tereddütlü taraf Ermenistan. Çünkü görüşme sonrasında Türkiye tarafından yapılan açıklamada “Taraflar, Türkiye ile Ermenistan arasındaki kara sınırının iki ülkeyi ziyaret eden üçüncü ülke vatandaşlarının geçişine mümkün olan en yakın zamanda açılması üzerinde mutabakata varmışlardır” denirken, Ermenistan tarafından yapılan açıklamada “Sınırın sırasıyla Ermenistan ve Türkiye’yi ziyaret eden üçüncü ülke vatandaşlarına açılacağı” belirtildi. Sanıyorum ki Ermenistan, sınırın açılmasına tam olarak hazır olmadığı gibi, üçüncü ülke vatandaşlarının da önce Ermenistan’ı ziyaret etmesi durumunda bu adımı atmayı kabul etmiş. Önce Türkiye’yi ziyaret eden üçüncü ülke vatandaşlarının, sınırı kullanarak Ermenistan’a gitmesi konusunda bir tereddüt olduğu sonucunu çıkarmak mümkün.
Beri yandan, Ermenistan’ın tereddüt içinde olmasını da şaşırtıcı bulmuyorum. Zira Türkiye konuyla ilgili açıklamalarında daha atak bir pozisyon sergiliyor ve her seferinde araya Zangezur Koridoru meselesini de sıkıştırmayı ihmal etmiyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, özel temsilcilerin son görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşmeyi de destekliyoruz. Azerbaycan’ın Ermenistan’a teklif ettiği kapsamlı barış anlaşmasının imzalanmasını da bir an önce istiyoruz. Çünkü bölgede bir barışa ihtiyacımız var. Azerbaycan ile Ermenistan arasında mutabakata varılan başta Zangezur Koridoru olmak üzere altyapı projelerinin de hayata geçmesi gerekiyor. Çünkü orta koridor Ukrayna savaşından sonra daha çok önem kazandı. Bu tür projelerin de hayata geçmesinde fayda var.”
Zangezur Koridoru meselesi Ermenistan’ın bir tür kırmızıçizgisi. Türkiye ve Azerbaycan, Nahcivan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak, Yerevan yönetiminin söz sahibi olmadığı, Ermenistan topraklarından geçecek bir koridor konusunu ısrarla gündemde tutuyor. Ermenistan ise kendi topraklarından geçecek bir koridorun üzerinde kontrol hakkı olması gerektiğini söylüyor ve Ankara ile Bakü’nün gündeme getirdiği formattaki bir koridora net ifadelerle karşı çıkıyor.
Ermenistan ayrıca, bu konunun 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nın bitiren ve Rusya’nın öncülüğünde imzalanan anlaşmada yer almadığını da söylüyor. Durum böyle olunca, Ermenistan’ın normalleşme sürecinde temkinli olması normal. Üstelik, ülkedeki muhalefet her gün yaptığı gösterilerle Paşinyan hükümetini zorlarken...
Bu tablo içinde, normalleşme sürecinin ‘hızla’ ilerlemesini beklemiyorum açıkçası. Türkiye genel olarak süreçteki yavaşlığı, başka bir bakış açısıyla Ermenistan’a bağlıyor. Çavuşoğlu az önce bahsettiğim açıklamasında şunları da söyledi:
“Bizim gördüğümüz, önümüzdeki en büyük engel, maalesef Ermenistan üzerindeki baskı. Bir kısım kesinlikle normalleşmeyi istemiyor, bir kısmı destek veriyor. Ermenistan içindeki aşırı gruplar Başbakan’ın evine saldırıyorlar, ciddi bir baskı oluşturuyorlar. Bu da Ermenistan’ın normalleşme konusunda gerek Azerbaycan’la, gerek Türkiye’yle cesur bir adım atmasının önünde bir engel oluşturuyor.”
Türkiye bütün sorumluluğu Ermenistan üzerine atarak bence işin kolayına kaçıyor. Baştan beri söylediğimi bir kez daha not düşmek isterim: Bütün bu süreçte Ermenistan’ın tereddütlerini gidermek Türkiye’ye düşüyor. Paşinyan yönetimini zorlayacak talepleri ısrarla gündemde tutmak, sürece bu aşamada pek fayda getirmiyor. Muhalefetiyle, iktidarıyla Ermenistan’da asıl kaygı, savaştaki mağlubiyetin masada da devam etmesi. Bu kaygı var olduğu sürece, net bir ilerleme zor olacak gibi görünüyor.