Gürcistan’daki erken evliliklere karşı mücadeleye Kate Mikeladze Ödülü

Gürcistan Kadınlar Fonu (Women’s Fund in Georgia) tarafından organize edilen Kato Mikeladze Ödül Töreni’nin dokuzuncusu, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Savunucusu Kadınlar Günü olarak ilan edilen 29 Kasım’da, Tiflis’te gerçekleştirildi. Kadın hakları alanında farklı çalışmalar yürüten 10 kadının aday gösterildiği ödül, Gürcistan kadın hareketi temsilcilerinin katılımıyla düzenlendi. Gürcistan'da yaşayan Azeri toplumundan Tozu Gulmammedli, kız çocuklarının erken evlendirilmesine karşı yürüttüğü mücadeleyle ödülü kazanan isimlerden biri oldu. Gülmammedli mücadelesini ve hayat hikayesini Agos'a anlattı.

9. Kate Mikeladze Ödülü bu sene, Gürcistan’da cinsiyet eşitliği ve kadın haklarının korunmasına yönelik yaptıkları çalışmalarından dolayı Sapari Birliği’ni temsil eden Tozu Gulmammedli, Baia Pataraia ve Eliso Rukhadze’ye layık görüldü. Ödül, geçen yıl ödülün kazananı Mariam Kajaia tarafından takdim edildi.

Ödül sahiplerinden Tozu Gülmammedli, Gürcistanlı bir Azeri. Etnik azınlık olan kadınlarla çalışan Gülmammedli, azınlık topluluklarındaki gençlere gelişme ve güçlendirme fırsatları sunan Yormuğanlı Toplum Merkezi’nin kurucusu. 26 yaşındaki Gülmamedli’yle kadın ve azınlık hakları alanında verdiği hak mücadelesini, doğup büyüdüğü bölgede ve Gürcistan’ın geniş toplumunda yaşadığı zorlukları konuştuk.

‘Her türlü tehdide maruz kaldım’

Kakheti Yormuğanlı köyünde doğup büyüyen Tozu Gülmammedli, bölgedeki genç kadınların erken yaşta evlendirilme, kız kaçırma gibi olaylara karşı çok genç yaşta mücadele etmeye başlamış. Günümüzde genç kadınları daha çok konuşmaya başladığını vurgulayan Gülmammedli, onların yaşındayken Facebook hesabı veya telefonunun bile olmadığını söyleyerek “Böyle bir toplumda büyüdük biz” diyor: “Bu konuyu kimse konuşmuyordu. Kız kaçırmanın normal olmadığını, kızların hakları olduğunu... O zaman bunları yazdığımda herkes beni halkın düşmanıymışım gibi lanse etmeye başladı. Milli gelenekleri hiçe sayıyormuşum. Sanki kız kaçırmak milli veya dini geleneğimizmiş gibi. O zaman ben de daha genç ve agresiftim. Sonra anladım ki beni dinlemeleri için biraz onların içinde olmam, o iletişimi kullanmam lazım. Aksi takdirde hiçbir anlamı olmaz. Kendi kendine konuşursun. Bunu öğrenmem maalesef kötü tecrübeyle oldu. Defalarca evime geldiler, tehdit ettiler. Her türlü tehdide maruz kaldım. Bana karşı olanlar yaşadığım köyle de sınırlı kalmıyordu. Bunu duyurmak sadece işin bir kısmıydı. Diğer kısmı devlet ve polisle mücadeleydi. Bu işin aile meselesi olmadığını, kadın hak ihlali olduğuna dair devamlı görüşmelerimiz vardı. Günümüzde artık bu konuda ihbar olmuşsa, aile içi mesele olarak bakmaksızın soruşturma başlatıyorlar. Erken yaşta nişanlanma ve mecburi nişanlanmanın yasaklanmasına dair yasa tasarısı parlamentoda tartışılıyor. Nişanlanma, kadınların haklarının kısıtlanmasına yol açıyor çünkü kadınlar nişanlandıktan sonra, bütün hakları artık karşı tarafa ait oluyor. Nişanlısı ne isterse, o olur. Erken evliliği önlemek istiyorsak, oradan başlamamız gerekiyor aslında. Geçen sene biri, 11 yaşındaki bir kızın nişanından video çekip o görüntüleri TikTok’a yükledi. Devletin bu durumda yapacağı bir şey olmuyor. Kız evinde mi? Evinde. 16 yaş altı cinsel ilişki söz konusu değil. Ortada bir sorun yok o zaman. Bu görüntülere dair soruşturma başlatılmasının tek sebebiyse, medyada yayılmış olmasıydı. Ancak bir sonuca da ulaşılmadı. Yüzlerce, binlerce böyle erken nişanlanma oluyor. Kimse de bunu konuşmuyor, buna dair soruşturma başlatılmıyor. Yasa tasarısı henüz kabul edilmedi ama büyük ihtimalle geçecek. O zaman toplumun genel tutumunda ciddi bir değişim olacağına inanıyorum.”

‘Ermenilerle aynı dışlanmayı hissediyoruz’

Gülmammedli, Tiflis Devlet Üniversitesi’nde gazetecilik okuduktan sonra doğup büyüdüğü bölgeye, Kakheti’ye dönmüş ve orada bir yerel medya, Gürcüce ve Azerice yayın yapan bir radyo kurmuş. “Üç haberden biri kadın hakları üzerineydi. Kendi inisiyatifimle tabii” diyerek gülüyor, Tozu. Ardından Sapari ile birlikte bir Facebook sayfası açıp, orada bölgenin kadın hakları sorunlarına dikkat çekmeye başlıyorlar: “İlk başta yazdıklarımıza öyle kötü yorumlar geliyordu ki, ağlıyorduk. Sonra cinsellikle ilgili yazılar eklemeye başladığımızda daha da beter yorumlar yağmaya başladı. Ama zaman içerisinde toplumun tutumunun bir biçimde değiştiğine, bunu başardığımıza inanıyorum. Bir tarafta örnek olmak var. Ben bir örneğim o bölgedeki kızlar için. Okudum, kariyerim var, evim var. Gürcü toplumunda başarılı denebilecek bir kadınım. Bizde genelde 'Zaten okusak da iyi yerlere gelemeyiz, Gürcü toplumu bizi kabul etmiyor' gibi bir tutum var. Açıkçası bu tutum da üniversite okuma oranlarını azaltıyor. Böyle düşünmeleri için haklı sebepleri var tabii. Kötü tecrübeler var. Ama biz bu mutsuzluğu yaymak istemiyoruz. Tamam, bizi bir kesim dışlıyor ama bize destek olan, azınlıkları koruyan insanlar da var. Bunu kanıtlamaya çalışıyoruz. Kızların, isterlerse başarılı kariyerleri olabileceğini, sevdiği işi yapabileceğini kanıtlamaya çalışıyoruz. Bizde kızlar ya doktor ya öğretmen olur. Bunu okurlar ki köye dönüp çalışabilsinler, evlenebilsinler. Bunlar toplumda mevcut rollere daha uygun. Fazla konuşmuyorsun, özgür değilsin, çoğu konuda kafa patlatmıyorsun. Toplumun o rolüne uyum sağlıyorsun. Bizse başka bir seçimin olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Köyde gençlik merkezi kurduk ve ana amacımız demokrasiyi, insan haklarını konuşmak, kendi haklarını bilmelerini sağlamak. Tabii durduğum yerde kadın haklarını konuşmamak mümkün değil ama bunu artık öyle göstere göstere yapmıyorum. Öyle yaptığımızda bizi sevmezler, kabul etmezler. 10 konu seçmişsek, biri mesela cinsiyet eşitliği oluyor. Daha iyiye gittiğimize inanıyorum. Buna elbette 1+4 programının etkisi de var. Bu program azınlıklara bir yıl Gürcüce hazırlık okuduktan sonra üniversite okuma fırsatı veriyor. Ermeni toplumu da var burada. Bu konuları pek konuşmuyorlar ama çok benzer toplumlarız ve Gürcülerden daha çok Ermenilerle ortak yönlerimiz var. Aynı şartlarda yaşıyoruz. Aynı dışlanmayı ikimiz de hissediyoruz. O yüzden hep bizim için işe yarayan yöntemleri birlikte uygulamayı da konuşuyoruz. Sapari Birliği’nin sayfası artık hem Azerice hem Ermenice.”

2016 yılından beri Sapari’nin bir parçası olan Tozu, erken evlilik karşıtı faaliyetler esnasında dahil oluyor: “LGBTİ+’lar ‘Kendimi keşfettim’ derler. Ben de kendimi Sapari ile keşfettim. O güne kadar bunun bir haksızlık olduğunun farkındaydım ama bunun ismi ne, bilmezdim. Benimle aynı düşüncede olan insanları görünce ‘Vay be, demek ben salak değilmişim’ dedim kendi kendime. Kendi toplumumda hayalperest olduğumu söylerler. ‘Ne alakası var, sen kendini bir erkekle nasıl bir tutarsın?’ gibi şeyler duydum hep. Sonrasında birçok projede çalıştık. Bugün kendimi feminist olarak tanıtabiliyorsam, bir şekilde onlar sayesinde.”

Tozu Gülmammedli ve Baia Pataraia. Fotoğraf: Hamida Giyasbayliİnsan hakları alanında böyle bir ödül alacağını beklemediğini dile getiren Tozu, birilerinin onu aday olarak göstereceğini hiç düşünmüyormuş. Aday olduğunu öğrendiğinde çok sevindiğini aktarıyor: “Aday gösterilenler çok başarılı insanlar. Bir yerlere gelmiş, yaş, tecrübe olarak benden çok daha ilerideler. ‘Ödülü sen alacaksın’ diyen arkadaşlarımdan beni ümitlendirmemelerini rica ediyordum. Sonra hayal kırıklığına uğrarım. Ondan önce bizim bölgede birkaç köyü kapsayan Belediye Meclisi’ne aday olarak seçimlere katılıp kazanamamıştım. Hayal kırıklığım vardı. Birisi daha eklensin istemedim. Bizim Azeri toplumu da ödülü almamı istediğini görünce yine şaşırmıştım. Bunu da beklemiyordum. Genelde çok da sevilmeyen biriyim. Kendi köyümden destek olmadı tabii. Ama ‘elit’ diyebileceğimiz kesimden oldu. Azerilerde elit bir kesim yok elbette ama nispeten daha farklı bir kesimden olan Azeriler ödülü hak ettiğimi söylüyordu. Beklemiyordum.”

‘Bunu ezmişler o yüzden kadın hakları konuşuyor’

Bünyesinde sekiz Azeri köyü barındıran Kakheti’nin belediye meclisinde 36 üye var ve bunların sadece dördü Azeri toplumundan. Tozu, tarihte hiçbir zaman Azeri toplumundan bir kadının aday gösterilmediğini söylüyor ve seçilmemiş olsa da amacına ulaştığını vurguluyor: “Bugüne kadar hiçbir kadın siyasetle uğraşmadı. Kadının da aday olabileceğini, hatta bütün erkek adaylardan daha iyi olabileceğini göstermek istiyordum. Hepsinden daha iyi Gürcüce biliyordum, eğitimim daha iyi. Kadın olduğum için seçilmedim, bunu kesinlikle söyleyebilirim. Kadınsan evde yemek yapıp çocuk büyüteceksin. Erkek güçlü, siyaset de yapar, istediğini de. Hayır. Kadın haklarını konuştuğumda ‘Ezik kadın. Bunu ezmişler, o yüzden kadın hakları konuşuyor. Boş verin bunu’ diyorlardı. Ama aday olduğumda toplum bir süre algılayamadı bu durumu. ‘Biz buna hangi rolü verelim?’ diye bir şok geçirdiler. Kalkıp ‘Aklın yetmez, gücün yetmez’ de diyemiyorlardı. Diğer adaylar Gürcüce bilmiyor, rüşvet vererek seçilmiş zaten. Hükümete de karşı gelmeyecek tipler. Ancak o bölgede özellikle Gürcüler bizi sevmezler. Nefret ederler bile diyebiliriz. Bizi eğitimsizler, haklarını bile savunamıyorlar diye ezerler. Haksız da sayılmazlar tabii. Savunamıyoruz. Eğer seçilseydim, bunu değiştirmeye çalışırdım. Ama yine siyasete girer miyim, bilmiyorum. Çok zor bir süreçti.”

Gürcistan devletinin azınlık toplumlarına karşı yetersiz ve ayrımcı politikalarını eleştirdiği için aynı zamanda Gürcüler tarafından sevilmediğini dile getiren Gülmammedli, yaptığı çalışmalara kaldığı yerden devam edeceğini ve gerek erken yaşta evlilikler, kadın hakları alanında gerek etnik azınlıkların hak mücadelesinde değişimler olacağına, durumun iyileşeceğine inandığını belirtiyor.

 

Gürcistanlı Azeriler

2002 nüfus sayımına göre Gürcistan’da 284.761 Azeri yaşıyor. Azeriler, Gürcistan nüfusunun %6.5’ini oluşturuyorlar, bu oranla ülkenin en büyük etnik azınlığı durumundalar. Çoğunlukla Kvemo Kartli, Kakheti, Shida Kartli ve Mtskheta-Mtianeti gibi kırsal bölgelerde yaşıyorlar.

Sipari Birliği hakkında

Sapari Birliği, 2011’de aile içi şiddet mağdurları için bir rehabilitasyon merkezi olarak kuruldu. Kurum, ertesi yıl, şiddet mağdurları için ilk sığınma evini açtı. Tıbbi ve psikososyal yardım sağlayan Sapari, 2013’ten bu yana çalışma alanını genişleterek her türlü kadın hakları sorunu üzerinde durmaya başladı. Günümüzde Sapari, yasama, hak savunuculuku ve lobi faaliyetlerinde de aktif olarak yer alıyor. Örgüt, yalnızca aile içi şiddete, genel olarak kadına yönelik şiddete ve ayrımcılığa karşı değil, aynı zamanda kadınların siyasete katılımının güçlendirilmesini de desteklemektedir.




Yazar Hakkında