Taniel Varujan'ın 'Ekmeğin Şarkısı’ndaki şiirler arasında biri bana bir başka şairi, Federico Garcia Lorca’yı çağrıştırdı. Şaşıp kaldım… Şimdi, bu iki şair de Akdenizli, biri doğusundan biri batısından. İkisi de otuzlarında kaybedilmiş. Benzerlik bitmiyor, ikisi de katledilmiş...
Taniel Varujan benim çok sevdiğim Batı Ermenicesi şairlerinden biri. Bunu, Kars doğumlu Doğu Ermenicesi şairi Yeğişe Çarents’i unutmadan söylüyorum. Tapındığı tanrıya isyan şiirinin (Dırdunç-Şikayaat) şairi Bedros Turyan’ı (1851-1872) unutmadan.
Eh, mınak parov Asdvatz u arev
Eh, hoşça kalın, Allah ve güneş
Allah’a sitem, ona ve güneşe elveda.
Misak Mezarentz (1886-1908)
Bir kır yolu üstünde
Eteğinde bir dağın
Yolcu yolu gözleyen
Bir kulübe olaydım
diyen şair. İkisi de o çağda şairin ince ruhunun nişanesi sayılan ince hastalıktan, veremden göçmüş.
Taniel Varujan’ın göçü öyle olmadı. Çankırı’dan şair-yazar öteki birkaç tutsakla birlikte salıverilecekleri söylenerek çıkartıldıkları yolda hunharca katledilen şair o. Nasıl katledildiğini yazmaya dil-kalem dayanmaz. Dayanmaz ama dayansın, söylemek gerekir…
Taniel Varujan’ın az sayıda şiirini bilirim, bu da bana yeter. Zaten Ermenicem hele şiir anlamaya yetmez, derken, ARAS’tan 'Ekmeğin Şarkısı' kitabı geldi. Başlı başına bir pastoral destan, insan varlığının bel kemiği ekip-biçmenin, kağnının düvenin, sapın samanın, emeğin-alın terinin, buğdayın-unun, insanın, ekmeğin türküsü… Toprağa, tohuma, yaşamaya ve yaşama sevincine bir övgü, bir güzelleme. Ohannes Şaşkal çevirmiş Türkçeye.
Şimdi bakın, Varujan’a ve asıl konumuza dönmeden önce, bu insanı, Ohannes Şaşkal’ı bir konuşalım. Tuhaf bir kişidir Ohannes, AGOS’ta Ohan namıyla yayımlanan karikatürlerin çizeri. Kendi işi var, eczacı. Ama aynı zamanda şiir çevirisinin simyacısı. Yorulmaz bir işçi. İstanbullu şair Zahrad’ın bir tekini Can Yücel’in çevirdiği (Yapracığı Gören Balık) bütün şiirlerini Türkçeye kazandırmak az iş mi? O da yetmez, her hafta AGOS’a iş; öteki Ermenice yazmış şairlerden demet demet çeviriler… 'Ekmeğin Şarkısı' kitabının çok önemli bir önsözü var, Ohannes Şaşkal’dan. Mutlaka okunmalı. Aşkolsun, derdi Can, sağ olsaydı, Deniz için dediği gibi bu genç adam için de. Aşkolsun.
Bu kitaptaki, Ekmeğin Şarkısı’ndaki şiirler arasında biri bana bir başka şairi, Federico Garcia Lorca’yı çağrıştırdı. Şaşıp kaldım…
Şimdi, bu iki şair de Akdenizli, biri doğusundan biri batısından. İkisi de otuzlarında kaybedilmiş. Benzerlik bitmiyor, ikisi de katledilmiş. Biri kurşunla, biri başı taşla ezilerek.
Benzerlik bu kadarla da bitmiyor. Varujan’ın 1915’ten önceleri yazdığına benzer bir duyguyu, yalnız duyguyu değil, bir söyleyişi, sonra Lorca, eminim Varujan’ı hiç duymadan bilmeden, neredeyse aynen kalıba döküyor.
Taniel Varujan
Hasat toplarım
Hasat toplarım orakla,
Ay benim yârim
Agoslar gezer dolana.
Sevdiğim gelin.
Başım açık yal’nayak,
Rüzgâr ne tatlı!
Tarlalarda bir aylak.
Sanki deniz saçları.
…
Nice demetler sardım,
Islanmış gül ağacı
Oyunlarla bağladım
Açılmış göğsü, bağrı.
…
Orağım taşa vurdu,
Yârimin yâri var
Taştan bıldırcın uçtu.
Ah, ciğerim kanar!
Şimdi bir başka şairden söz etmenin zamanı. Sabri Altınel’den.
Issızın üstünde kar - Issızın üstünde çatılar
ve
Ah uğultulu okul bahçelerinde
Kuru yapraklarla sürüklenen gölgem
diyen şairden, benim edebiyat öğretmenimden.
Sabri Altınel Balıkesirli, Susurluk’tan. Nasılsa İstanbul’a yolu düşmüş, St. Joseph’i anladık da, nasılsa Tıbrevank’a Türkçe/Edebiyat öğretmeni olmuş bir özgün şair.
Kıraçlar’ın, Issız Çığlık’ın, hele o Yaban Yazıları’nın şairi. Lorca çevirmeni. İşte onun birkaç Lorca çevirisi.
Aptal Şarkı
Ana.
Gümüşten olmak istiyorum.
Oğul,
Çok üşürsün sonra.
Ana.
Sudan olmak istiyorum.
Oğul,
Çok üşürsün sonra.
Ana.
İşle beni yastığına.
Olur, oğul!
Hemen!
Deniz Suyu Baladı
Deniz
gülümsüyor uzaklarda.
Köpükten dişleri,
dudakları gökyüzünden.
-Ne satıyorsun karanlık kız,
rüzgâra verip göğsünü?
-Suyunu satıyorum, bayım,
denizlerin.
-Ne taşıyorsun kanında
kara genç?
-Suyunu taşıyorum, bayım
denizlerin.
-Nerden geliyor, ana,
bu tuzlu gözyaşları?
-Suyunu ağlıyorum, bayım,
denizlerin.
-Nerden doğuyor, yürek,
bu ağırbaşlı acılık?
-Çok acı,
denizlerin suyu.
Deniz
gülümsüyor uzaklarda.
Köpükten dişleri,
dudakları gökyüzünden.
Akşamın İki Ayı
Ninni söylüyor akşam
portakallara.
Kız kardeşim şarkı söylüyor :
Dünya bir portakaldır.
Ay ağlayarak diyor :
Bir portakal olmak istiyorum.
Olamazsın kızım,
pembeleşsen de.
Olamazsın bir limoncuk bile.
Yazık!
Turyan ve Medzarents ince hastalığa yenik düştüler.
Çarents Lorca ile aynı yıllarda Stalin mahpusunda kaybedildi.
Varujan Çankırı yollarında, Lorca Gırnata’da katledildi.
Şiirleri, özlemleri bize, dünya haramzadelere kaldı…