YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Konuşsalar da olmuyor, konuşmasalar da

Tüm bu videolarda ortaya çıkan tablo, henüz iddia düzeyinde olsa da, karanlık ilişkilerin, iktidarı ve çeperini sardığı. Muhalefetin bu süreç boyunca gereken atak tutumu almadığını söylemiştik. CHP lideri Kılıçdaroğlu bu hafta biraz kıpırdandı.

Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle geçmişte hapis cezasına çarptırılan, hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle yurtdışında bulunan Sedat Peker’in ifşaat ve suçlamaları, gündemdeki yerini koruyor. Peker, geçen pazar günü de yeni bir video yayınladı ve bazı iddialarda bulundu. 

Yargı ve basının da içinde bulunduğu bir ilişki ağına dair iddialardı bunlar. Şunları söyledi Peker: 
“Bodrum’da Paramount Otel var. Sahibi Sezgin Baran Korkmaz… Bu arkadaş Türkiye’de de aranıyor ABD’de de aranıyor… Otelinde kimler var? Bölge İdare Mahkemesi Başkanı, Esat Toklu, Ankara… Koruma Daire Başkanı Ekrem Güler… Veysi (Veyis) Ateş… Tatil ekibi bu… Bir de Muğla Emniyet Müdürü… Marina Yalıkavak vardı ya el konulan… Sizin aranan adamın otelinde ne işiniz var? Sizin maaşınız kaç para? Hani fatura? Bu bile suç…”

“Şimdi burayı iyi dinleyin… Çok önemli… 5 Aralık… Resul, Organize Suçlardan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı… telefon açıyor. Sezgin Baran Korkmaz’a… ABD’de aranan arkadaş. İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor… 5 Aralık… 10:30 giriş, 12:30 çıkış… Sezgin Baran Korkmaz’ın bir iş adamından 45 milyon dolar alacağı var. Süleyman (Soylu) buna diyor ki, ‘Hakkında tahkikat yapıldı. Dosya var. Yurt dışına çık. Bu parayı da, yukarının haberi var, bu parayı da sil. Sorun çıkacak.’ Ne enteresan değil mi? Sezgin Baran Korkmaz 6 Aralık’ta yurt dışına gidiyor…”

Bu ve buna benzer çok önemli suçlamalar. Keza AKP’li Metin Külünk’ün bir akrabasının borcunu da kendisinin ödediğini öne sürdü. 

Mesele tuhaf bir hal aldı. AKP kanadında ilk başka sessizlikle karşılanmıştı bu tür iddialar. Sonra İçişleri Bakanı Soylu TRT ve Habertürk’e çıkıp suçlamalara yanıt verdi. Ancak bu yanıtların kamuoyunu pek tatmin ettiği söylenemez. Zaten Peker de bu açıklamalar üzerine, yukarıda okuduğunuz yeni iddialarını gündeme getirdi. Söz konusu video şu âna kadar 11 milyon kez izlenmiş. Diğer videolar da milyonlarca kez izlendi.

Şimdi AKP kanadı yeniden bir sessizliğe gömülmüş durumda. Peker’in, Doğan Grubu’nun Demirören Grubu’na satılması konusundaki iddialarına da ne Demirören Grubu’ndan, ne Ziraat Bankası’ndan bir yanıt geldi. 

Bu sessizlikten bir anlam çıkarmak güç. Ancak tüm bu videolarda ortaya çıkan tablo, henüz iddia düzeyinde olsa da, karanlık ilişkilerin, iktidarı ve çeperini sardığı. Muhalefetin bu süreç boyunca gereken atak tutumu almadığını söylemiştik. CHP lideri Kılıçdaroğlu bu hafta biraz kıpırdandı ve şunları söyledi: “Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklama var, Saray’dan tek bir açıklama yok. Ak Partili, MHP’li kardeşlerime sesleniyorum. Bu kadar lağım kokusu dünyaya yayılmışken neden kimse konuşmuyor? Neden savcılar harekete geçmiyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kabile devleti mi? Nerede bu savcılar?” 

İktidar kanadı ise şu günlerde, hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında yapılacak görüşmeye kilitlenmiş vaziyette. Biden’ın Erdoğan rejimine hiç de sıcak bakmadığı sır değil. İktidar bu görüşmeye büyük yatırım yapıyor yapmasına ancak Vaşington’dan gelen mesajlar hâlâ mesafeli. Öyle görünüyor ki bu görüşmeden sonra bazı meseleler biraz daha netleşecek. 

Ancak ülke içindeki manzarada sis ve kara bulutlar gün geçtikçe artıyor. HDP için yeniden kapatma davası açıldı. Başlı başına bu bile önümüzde hayli sıkıntılı bir sürecin hepimizi beklediğinin göstergesi. Peker videoları yayıldıkça, toplum “Savcılar harekete geçsin” diyor ancak savcılar belli ki sadece iktidarın muhalifleriyle uğraşmakta.

Savcıların harekete geçtiği bir başka gelişme ise, Türkiye İşçi Partisi milletvekili Ahmet Şık’ın sözleriyle ilgili. Şık’ın, katıldığı bir programda “katil devlet” demesi gerekçe gösterilerek hakkında soruşturma açıldı. İş bununla da kalmadı. MHP Lideri Bahçeli, Şık için “TC devleti katil olsaydı bugün bulunduğun yer TBMM değil mezarlık olurdu” dedi. Bahçeli ayrıca, Şık’ın dokunulmazlığının da kaldırılmasını talep ediyor. 

Ahmet Şık çok açık biçimde hedef gösterilmiş durumda. Başına bir şey gelirse, ki umarız gelmez, sorumlusunun kimler olacağı belli. Öte yandan şunu da düşünmeden edemiyor insan: Her şeyi geçtim, sadece Hrant Dink cinayeti davasında 70’in üzerinde kamu görevlisi yargılanıyor. Bunların önemli bir kısmı hüküm giydi. Ve üstelik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha iki hafta önce Hrant Dink cinayetinde Özel Harp Dairesi’ni işaret etti. Soylu ve İçişleri Bakanlığı’nın bu konudaki suskunluğu da sürüyor.