Ela Başak Atakan üniversitede medya okur yazarlığı ve sinema konusunda seminerler de veren bir yazar. Atakan'ın ‘Bir Şifa Bağımlısının İtirafları’ adlı kitabı MUNDİ Kitap’tan çıktı. ‘Akupunktur’, ‘Ayurveda’, ‘Refleksoloji’, ‘Yoga’, ‘5 Ritim Dans Tekniği’ gibi pek çok şifa tekniğini deneyen Atakan ile şifa yolculuğunu ve deneyimlerini konuştuk. Atakan, “Gelecekte modern tıp doktorlarının yanı sıra, herkesin bir bütüncül doktoru da olacak” diyor.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Evimde bir anneyim, üniversitede bir okutmanım, eski bir sinemacıyım ama aynı zamanda bir şifa bağımlısıyım.
Şifa bağımlısı derken?
İyilik halini hedefleyen her tür kişisel gelişim alanına açığım. Birçoğunu denedim ve denemeye de devam ediyorum. Bir şamanla çalıştım, nefes alıp verdim, hipnoza yattım, geçmiş hayatımda kim olduğumu öğrendim. Arı sokması hariç anlattığım tüm bu deneyimlerdeki denek benim!
Bu konularla ilgilenmeye nasıl başladınız?
Bundan 10-12 yıl önce Türkiye’ye belli başlı uzmanlar konuşma yapmaya gelmeye başladı. Bunlardan birisi Deepak Chopra, bir başkası Dolores Cannon, bir başka önemli isim ise Byron Katie idi. Ben de o dönemde bir dizi seminere katıldım. Başlangıç noktalarımdan bir tanesi bu. Bir diğeri ise kitapta biraz sözünü ettiğim kızımın şifa yolculuğu... Ancak bu süreç benim kişisel arayışıma döndü. Bu süreçte akupunktur, ayurveda, refleksoloji derken, kendimi öyle bir kaptırdım ki hikâye kızımın şifa yolculuğundan çıkıp benim şifa yolculuğuma dönüştü.
Pek çok şifa yöntemi denemişsiniz. Sizde en çok iz bırakan, size en çok katkıda bulunan yöntem ya da yöntemler hangileri oldu?
Öncelikle ‘Çalışma/The Work’ olarak tanınan yöntem gerçekten faydalı oldu. Bunu bir uzman eşliğinde yapmanız gerekiyor. Uzman size kendinize sormanız gereken dört basit soruyu tanıtıyor. Bu soruları kendimize sordukça kafamızdaki bazı metinlere zihinsel olarak nasıl takıldığımızla yüzleşiyoruz. Ben ‘çalışma’nın çok faydasını gördüm. Yoga hâlâ benim hayatımın bir parçası. Yoga yaptığım vakit kendimle daha barışık, daha huzurlu olabiliyorum. Ayrıca ‘Farkındalık’ ve ‘Meditasyon’ gibi pratiklerin de insana çok önemli katkıları olabiliyor. Bunların dışında ‘Nefes’ de çok faydalı bir uygulama…
Peki ama şifa bulmak için illa bir uzmana veya seminerlere mi katılmak gerekiyor?
Kesinlikle hayır. Kitapta bazı pratik önerilere de yer veriyorum. En basitinden doğada bir yürüyüş bir insanın kendisi için yapabileceği en güzel farkındalık meditasyonu. Arkadaşlarla sohbet ederek geçirilen zaman şifanın ta kendisi. Sessiz kalmak, boşluğa bakmak ve hatta dans etmek… Bunları ben de yolda öğrendim. Üstelik sadece uzmanlar ve seminerlerden faydalanmadım. Bu yolculukta epeyce kitap okudum. Eskiden roman okurdum artık bir kitapçıya girdiğimde kendimi direk kişisel gelişim raflarının önünde buluyorum. Kitabımın dipnotlarında bu konuda ‘olmazsa olmaz’ okuma önerileri, tabiri caizse bir takım ‘başucu’ kitap isimleri de bulunuyor.
Bir röportajınızda bir ‘Durugören’e gittiğinizi, onun da size çok faydalı olduğunu söylüyorsunuz. Biraz açar mısınız?
Bir kahve falcısı kahve fincanını okur. Tarot falına gittiğinizde karşınızdaki uzman tarot kartlarına bakar. Bir ‘durugören’ ise havaya ve size bakarak konuşur. Bu benim için ilginç bir tecrübe. Durugören’in farkı şu; bir psikolog ya da psikiyatriste gitmişim gibi hafifliyorum. Üstümden bir ağırlık kalkmış gibi… Gündelik hayatta pek çok şeyi içimize atıyoruz; ağırlık taşıyoruz ve bazen farkında bile olmadan dert çekiyoruz. Durugören’e gittiğim zaman bu ağırlık üzerimden kalkıyor. Psikolog ya da psikiyatristte olduğu gibi bir itiraf söz konusu değil. Durugören sizi kendisi çözüyor. Çünkü itiraf aslında çok zor bir şey. Gel gör ki, kitapta da değindiğim gibi: itirafta şifa var. Bazı şeyleri kendi kendinize veya başkalarına itiraf ederken şifa bazen birden gerçekleşiyor.
Peki, ‘durugören’e ne kadar sıklıkla gidiyorsunuz?
Dört beş yıldır altı ayda bir devam ediyorum.
İnanmadığınız veya beğenmediğiniz şifa yöntemleri oldu mu?
İnanmak ya da inanmamak, bütün mesele bu. Bugüne kadar medyuma ya da gelecekten haber verdiğini iddia eden birilerine gitmedim. Gideceğimi de sanmıyorum. Buna karşılık astrolojinin karakterimize dair önemli ipuçlarını bize sunduğunu kabul ediyorum ve önemsiyorum. Mesela büyük kızım başak burcu ve başak burcunun bazı tipik özelliklerini taşıyor. Diğer kızım ve kız kardeşlerim ise boğa burcundan ve boğa inatları vardır. Eşim de yengeç: ev kuşu! Bu arada şunu da söyleyeyim ki ben her seferinde yüzde yüz inanarak gidiyorum. Her seansta durumuma ilişkin söylenen ve ciddiye almam gereken veriler olduğuna inanıyorum.
Kitapta, Yeni Çağ kavramına vurgu yapıyorsunuz. Yeni Çağ kavramını biraz açar mısınız?
Yeni Çağ bile kendi silahı kendi eline verilerek ters yüz edilebilir. Mesela Yoga bile bir tür tüketim malzemesi, bir tüketim aracı haline getirilmiş durumda. Mumları, matları, tütsüleri, boncukları ve sembolleri kolaylıkla birer tüketim aracı haline getirilebiliyor. Kendi kuyruğunu yiyen bir yılana dönüşebiliyor. Okurlara Ulrich Beck okumalarını öneririm. Beck’in ‘Risk Toplumu: Başka Bir Modernliğe Doğru’ isimli kitabı meseleyi çok güzel anlatıyor.
12 yıldır bu alandasınız. 12 yılda şifa teknikleri konusunda neler değişti? Ya da geleceğe dönük nasıl değişeceğini düşünüyorsunuz?
Bir beslenme uzmanı değilim ama sorduğunuz için cevap vereyim. Bizim insanlık olarak topluca yeme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Yavaş yavaş kırmızı eti bırakmalıyız. Süt ve süt ürünlerini, un ve unlu mamulleri bırakmalıyız. Raf ömrü uzun olan paketlenmiş gıdalardan da kaçınmalıyız. En iyisi her birimizin ekip biçeceğimiz bir bahçemiz olmalı. Orada yetiştirdiklerimizi yemeliyiz. Ekip biçtiklerimizi değiş tokuş ederek geçinebilirsek zaten dünya değişir. Bir de birbirimizi affedip sevebilsek!
Henüz denemediğiniz ve denemeyi düşündüğünüz şifa tekniği var mı?
Kitapta az yer verebildiğim ‘Aile Dizimi’ var. Ben aslında bireysel seans almıştım bir gün mutlaka toplu seansta gerçekleşenleri izlemek istiyorum. Yeni duyduğum ve henüz hiç denemediğim ‘Müzik Terapi’ var. Üzerinde tohum taşıyan insanlar varmış, soğuk algınlığına karşı. Bu da çok ilginç geldi ama henüz karşıma bir fırsat çıkmadı.
Henüz yeni olan, gelişmekte olan şifa teknikleri neler?
Duyduğum bir iki özel şifa tekniği var. Bunlardan birisi: Işık. Kuzey ülkelerinde mesela İskandinavya’da insanlar zinde kalmak için birtakım ışık kutularına bakıyorlar. Bunun dışında kitapta da değindiğim ‘Frekans’ tekniği de yeni gelişiyor. Batıda ‘fonksiyonel tıp’ revaçta. Bu arada teknolojik ve en ileri konular yerine bazen en ilkel, en basit ve en göz önünde olanları da değerlendirmeliyiz. Dans ve müzik gibi... Kitapta geniş yer verdiğim ‘5 Ritim Dans Tekniği’ de gelecekte çok konuşulacak gibi geliyor bana. Gelecekte modern tıp doktorlarının yanı sıra, herkesin bir bütüncül doktoru da olacak gibi geliyor.