Varagavank’ın içerisi ne kadar temiz, kapısı Mehmet Çoban ile ne kadar güvenli olursa olsun çatısı hâlâ odun parçalarıyla örtülü. Sert kış ayları başlayıp buraya kar yağdığında Mehmet Çoban kilisede hasar olacağını düşünüyor.
NESİ ALTARAS
Van merkezden sadece 10 kilometre kadar uzakta, Erek Dağı eteğindeki yere ‘Yedi Kilise’ deniyor. Buraya adını veren erken 11. yüzyıldan kalma yapı bugün Yukarı Bakraçlı köyünde bulunuyor. Varagavank Manastırı dönemin Vaspurakan Ermeni kralı tarafından yaptırılıyor. Zaman ve ihtiyaçla büyütülen manastır sonunda birbirine kenetli yedi kiliseden oluşuyor.
2012’de yapılmak istenen restorasyon çalışması tapuya takılınca tarihi manastırın gazeteci Fatih Altaylı’nın ailesine ait olduğu ortaya çıkmıştı. Altaylı bin senelik kutsal mekânı iade edebileceğini söyledikten sonra manastırın Ermeni toplumuna iadesi için imza kampanyası başlamış ancak istenen sonuca ulaşamamıştı.
İçi başka, dışı başka
2011’deki Van depreminde zarar gören, önündeki kulesi yıkık halde olan Varagavank resmi bir restorasyon görmedi. Yıkılan kulenin kolonları yerde, kapının çevresinde duruyor. Muhtarlık binasına bitişik yapı dışarıdan ihtişamını belli etmese de içerisi oldukça büyük ve yüksek tavanlı. Her kolonun dört yüzünde freskler, duvar boyunca taş işlemede Ermeni ustalığını gösteren süslemeler bulunuyor. Arka kısmındaki büyük odada ise sol duvara asılı bir haçkar bulunuyor. Girişindeki kitabeli kapının yanındaki taşlarda Türkiye’deki birçok tarihi yapıda olduğu gibi kazınmış yazılar bulunuyor. Ancak farklı zamanlarda, değişik el yazılarıyla yapılmış bu kazımaların hepsi Ermenice. Bu detay, ziyaretçiye Ermenilerin bir zamanlar sadece bu manastırdaki papazlardan ibaret değil, bu köyün tüm halkını oluşturduğunu hatırlatıyor.
Bahçesinin önündeki demir kapıyı açınca karşımıza Mehmet Çoban çıkıyor. Gezerken bizi içeri buyur eden Mehmet Çoban köyün imamının oğluymuş. Babası ölürken ona bu kiliseye bakmayı vasiyet ediyor. Vazifesini çok ciddiye alan Çoban, tüm kardeşleri şehre taşındığı halde köyden ayrılmamış. Seneler önce Varagavank’ı ziyaret eden Vanlılara göre içerisi ahır gibi ve son derece pismiş.
Günümüzdeki durum
Bugün ise yerler ve duvarlar Kültür Bakanlığı himayesi altındaki Ahtamar’la aynı durumda. Çoban babasının vefatından sonra kiliseyi baştan aşağı temizlemiş, duvarların resim olmayan bölümlerini silmiş. Çatısı çöken kubbelerin üzerini kendi aldığı malzemelerle tek başına kapatmış. Hatta bunları yaparken bir sefer çatıdan düşüp yaralanmış. Kapının yanına Varagavank’ın en eski bilinen fotoğrafını ve ziyaretçilerin getirdiği bazı Ermenice posterleri asmış. Küçük bir tahta masanın üzerine bir ziyaretçi defteri, dikmek isteyenler için mum ve bağış yapmak isteyenler için ufak bir kutu yerleştirmiş. Arkasındaki kolonda bir de yaşlı, güleç bir adamın fotoğrafı var. Çoban’a göre bu İranlı bir Ermeni milletvekiliymiş. Birkaç sene evvel Varagavank’ı ziyaret etmiş; babasının bu köyden olduğunu, bu manastırın restorasyonuna destek olmak istediğini söylemiş. Bir yıl sonra fon bulup geleceğine söz vermiş. Ancak Yukarı Bakraçlı’ya olan ziyaretinden bir sene geçmeden Ermeni İranlı hayırsever vefat etmiş. Sonraki yaz, vefat eden milletvekilinin çocukları onun yerine Mehmet Çoban’ı ziyaret etmiş ve acı kayıplarını ona söylemiş. Bu gençlerle çektirdiği resim de aynı kolonda asılı.
Varagavank’ın içerisi ne kadar temiz, kapısı Mehmet Çoban ile ne kadar güvenli olursa olsun çatısı hâlâ odun parçalarıyla örtülü. Sert kış ayları başlayıp buraya kar yağdığında Mehmet Çoban kilisede hasar olacağını düşünüyor. Ne kadar kendi imkanlarıyla çalışsa da tek başına ve fon olmadan Varagavank’ı iyi durumda tutması zor görünüyor. Ayrıca bakım ve restorasyon olmadan geçen her sene duvarlardaki ustaca yapılmış resimler giderek daha da soluyor. Sorunun çözümü, Mehmet Çoban’ın masaya koyduğu küçük bağış kutusundan çok daha fazla destek gerektiriyor.
Varagavank’tan ayrılırken önceki gün Ahtamar’da rastladığım bir tur rehberi büyük bir grupla otobüsten indi ve manastıra geldi. Mehmet Çoban’ı kilisenin bekçisi olarak tanıyan rehber, gruba hızlıca kapının etrafındaki Ermeni taş işçiliğinden bahsetmeye başladı. Bu değerin daha kaç tur grubu tarafından görülebileceği ise henüz belli değil.