Ne kimliğini, ne de yüzünü biliyoruz. Lin Pesto, son zamanların ‘cover’ fenomeni olarak sosyal medyada mahlasından sıkça söz ettiriyor. Türkçe müziğin çok bilinen şarkılarını kendine has üslubuyla yorumlayan Lin Pesto, bazen telif sorunlarıyla da karşılaşıyor.
Ben Lin Pesto’yu Mustafa Sandal’ın ‘Araba’sı için yaptığı cover’la tanıdım. Dönemin fenomen eserini öyle farklı yorumlamıştı ki, ancak nakaratı geldiğinde o şarkı olduğunu anlayabilmiştim. Başta bir müzik grubu olduğunu düşündüğüm sanatçı, İzel’in ‘Bebek’ini, Bahar Candan’ın ‘Dondurma Gibisin’ini, Bülent Ersoy’un ‘Yananı Görür Allah’ını, neredeyse sadece sözlerini sabit tutarak yorumluyor.
Kimliğini gizli tutmayı tercih eden Lin Pesto’yla e-posta yoluyla söyleştik.
Neden anonim kalmayı tercih ediyorsunuz?
Ben kendimi çok beğenen bir insan değilim. Bu yüzden diğer insanların da beğenmesini beklemek yanlış olur diye düşündüm ve Lin Pesto diye bir karakter yarattım kendime. Gayet mutlu, komik, cana yakın biri, yani benim olmadığım her şey. Bana güven veriyor. İnternet ortamındaki koruyucu meleğim gibi.
Cover’larını yaptığınız şarkıların ezgilerini önemli oranda değiştiriyor, sözleri alıp neredeyse bambaşka bir ezgiyle söylüyorsunuz. Bu işi ‘cover’ olarak nitelendirmek doğru mu?
Bazen bazı şarkıları dinlerken aklıma onların melodileri takılıyor. Onları kendi çapımda klavyede veya gitarda çalmaya çalışıyorum. Sonra kendi kendine başka bir melodi veya akor düzeni ortaya çıkıyor. Ben de bunların üzerine, farklı bir vokal melodisiyle, herkesin hatırladığı ve bildiği şarkıların sözlerini söylüyorum. Aslında altyapı olarak bana, ama söz olarak farklı bir dünyaya ait olan şarkılar kaydetmiş oluyorum. Yine de, sözler bana ait olmadığı için bu şarkıları ‘cover’ olarak nitelendirmek en doğrusu.
Türkiye’de cover kültürü, özellikle sizin yaptığınız türden çalışmalar çok yaygın değil. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Ben çok cover dinleyen biri değilim. Hatta birkaç sene öncesine kadar, bir şarkıyı cover’lamanın en iyi yolunun aynısını çalmak olduğunu düşünüyordum. Nedenini de şöyle anlatayım: Bir grup düşünelim. Bu grup Ankara’da bir barda sahne alacak. Dinleyiciler hiçbir zaman beste dinlemek istemiyor, bildikleri şarkıları duymak ve eşlik etmek istiyorlar. Bu nedenle, o grup şarkının aynısını alıp sahnede çalıyor. Bu sayede dinleyicileri memnun etmiş oluyor. Bence bu yüzden, Türkiye’de cover, şarkının sadece vokalinin değişmesi olarak görülüyor.
Bazı yorumlarınız, şarkıların sahiplerinin isteği üzerine Youtube’dan kaldırılmış. Telif hakkı sorununu nasıl çözüyorsunuz?
Bu sorunu çözmek çok zor. Yeni bir video yayınlarken, hep “Umarım bunda telif sorunu yaşamam” diyorum. İki video telif yüzünden kaldırıldı. Gerçi ben ne zaman telif haberi gelecek diye zaten bekliyordum, çok da sürpriz olmadı o açıdan ama çok üzüldüm. Özellikle Ajda Pekkan’ın ‘Sana Neler Edeceğim’ şarkısının klibinde çok emek vardı. Ben de bu yüzden cover’lara biraz ara verip kendi şarkılarımı kaydetmeye karar verdim. O zaman telif hakkı sorununu çözmüş olacağız.
Şarkılarınız kadar klipleriniz de dikkat çekici. Görüntüler de filmlerden alınıp cover’lanmış gibi...
Birkaç sene önce buluntu görüntülerle video hazırlamaya merak saldım. İnternette çok sayıda eski görüntü var ve hepsi birer anı. Şarkıları kaydetmeden önce video aramaya başlıyorum. Böylelikle kafamda şarkı da şekillenmiş oluyor. Hatta bazen video bulamazsam o şarkıyı kaydetmiyorum.
Bir söyleşinizde şarkıları tek başınıza yazdığınızı belirtmiştiniz. Kayıtları da kendiniz mi yapıyorsunuz?
Başlarda her şeyi kendim halletmeye çalışıyordum ama şimdi şarkıları çok sevdiğim bir arkadaşımla beraber yazmaya başladık. Kayıt sürecini de ben evde hallediyorum. Artık her şey teknoloji sayesinde mümkün. Stüdyoda kayıt yapmak belki daha iyi olabilir ama her şeyle kendim ilgilenmek istiyorum. Üstelik bu sayede daha çok şey öğrenmiş oluyorum. İşin içinden çıkamadığımda yardım aldığım çok yetenekli insanlar var. Zamanlarını bana ayırıyorlar, birlikte düzeltiyoruz.
Yine bir söyleşinizde, şarkıları tek başınıza yaptığınız için konser vermenizin şu an için mümkün olmadığını söylemiş, ancak açık kapı bırakmıştınız. Yakın bir tarihte sizi canlı dinleyebilecek miyiz?
O kapı hâlâ açık. Canlı performans yapmayı ben de çok isterim ama yapmak istediğim şey biraz daha zaman ve yüksek bir bütçe gerektiriyor. Doğru zamanı bekliyorum. Umarım o zaman yakın bir tarihtir.
Bir albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet, hatta şu an üzerinde çalışıyorum, çalışıyoruz. Dört-beş şarkılık bir EP ile başlamak niyetindeyim. Sonrasında bir albüm çıkarmayı çok isterim. Bakalım…