Zor zamanlarda barış üzerine düşünmek

Türkiye’de barış ya da çözüm laflarını artık hiç duymadığımız günlerden geçiyoruz. Geleceğe dair umutların giderek zayıfladığı böyle bir ortamda, dünyanın farklı coğrafyalarında sonuca kavuşmuş barış süreçlerini dinlemek insana hem biraz hüzün hem de umut veriyor.

Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) geçtiğimiz hafta Ankara’da “Zor Zamanlarda Türkiye’de Kapsayıcı bir Diyaloğu Güçlendirmek: Uluslararası Çatışma Çözümü Deneyimlerinden Çıkarılan Dersler” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Akil İnsanlar Heyeti üyelerinden pek çok isim de dahil olmak üzere çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve sivil toplum örgütü temsilcisinin katıldığı toplantıda, Güney Afrika, Filipinler ve Kuzey İrlanda örnekleri, nihai bir barış anlaşmasına ulaşılmadan önce, özellikle geçirdikleri zorlu dönemler bakımından ele alındı.   

Toplantının konuşmacıları arasında Güney Afrika’da apartheid rejimini sonlandıran süreçte hükümet adına başmüzakereci ve daha sonra Mandela hükümetinde bakan olarak görev yapan Roelf Meyer, Filipinler Cumhurbaşkanı Aquino’nun barış sürecinden sorumlu danışmanı Teresita Quintos Deles, yine Filipinler barış sürecinde üçüncü taraf rolünü üstlenen Uluslararası Temas Grubu’nda yer alan İnsani Diyalog Merkezi’den David Gorman ve Birleşmiş Milletler Eski Müsteşarı ve Birleşik Krallık’ın eski Türkiye Büyükelçisi Sir Kieran Prendergast yer aldı. 

Hiçbir süreç sorunsuz değildir 

Türkiye’de barış ya da çözüm laflarını artık hiç duymadığımız günlerden geçiyoruz. Geleceğe dair umutların giderek zayıfladığı böyle bir ortamda, dünyanın farklı coğrafyalarında sonuca kavuşmuş barış süreçlerini dinlemek insana hem biraz hüzün hem de umut veriyor. Zira bugün dünyaya nasıl barış yaptıklarını anlatan pek çok siyasetçi ve uzman, başarıya ulaşmış barış süreçlerinin öncesinde uzun zamana yayılan ve başarısızlıkla sonuçlanan birden fazla girişim olduğunun altını çiziyor.   

Toplantıda hem Teresita Deles hem de David Gorman tarafından aktarılan 40 yıllık çatışma tarihine sahip Filinpinler’de yaşananlar bu açıdan dikkat çekici.  17 yıldır Filipinler hükümeti ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında süren müzakereler en son 2008’de oldukça büyük bir kriz atlatıyor. 2008’de anlaşan taraflar, imza törenin yapılacağı gün el sıkışmaya hazırlanırken, ülkedeki Yüksek Mahkeme, iki valinin yaptığı başvuru üzerine uzlaşma metninin anayasaya aykırı olduğunu açıklıyor ve barış anlaşması yapması beklenen taraflar arasında çatışmalar yeniden alevleniyor. Barış anlaşmasına ramak kala yaşanan bu durumu nasıl atlattıkları sorulduğunda konuşmacılar, öncelikle o güne dek yapılan çalışmaların ve edinilen birikimin birden bire çöpe gitmediğinin altını çiziyorlar. Onlara göre, barış konusunda ısrarcı olanlar için, bu tür krizler geri dönüp yapılan hatalara odaklanmak ve bir öncekinden daha iyi çalışacak bir barış modeli konusunda çalışmak için bir fırsat. Zira her zorluk henüz farkında olunmayan yeni imkanları da beraberinde getiriyor. 

G.Afrika örneği

Bu noktada toplantının bir başka konuşmacısı Roelf Meyer Güney Afrika örneğini ve yaşanılan zorlukları anlatırken kamuoyunu hazırlamanın önemine dikkat çekiyor. Meyer’e göre, taraflar birbirleriyle anlaşsalar ve bir barış anlaşması imzalasalar dahi kamuoyunu hazırlayamamış bir sürecin sonuç almasına imkan yok. Bu bağlamda özellikle sürecin sivil aktörlerine yani sivil topluma ve medyaya önemli işler düşüyor. Süreçler sekteye uğradığında ya da çatışmalar geri döndüğünde, topluma ayrıştıkları değil birleştikleri ortak paydaları hatırlatmak, olası bir barışın genel toplumsal faydaya yapacağı katkıyı işlemek ve tarafların yeniden kavgaya başladıkları dönemlerde kavganın değil kaybedilen konuşma zemininin maliyetini düşünmek ve düşündürmek yapılması gereken işlerin başında geliyor. 

Türkiye’de içinde bulunduğumuz dönemi bir imkan olarak görmeye uzak bir haldeyiz. Bunun haklı yahut haksız nedenleri var. Öte yandan, bir gün siyaset yeniden çözümü konuşmaya karar verirse, sivil aktörler olarak ne kadar hazırız sorusunun da cevabı çok açıcı değil. Tüm bu karşılaştırmalı ülke örnekleri, bize elbette Türkiye’ye uyarlanabilecek bir model vermiyor. Öte yandan bu ülkelerin içinden geçtiği süreçler ve birikim, kendi üzerimize düşünmemize vesile olacak çok fazla ders içeriyor.      






                

Kategoriler

Genel Güncel


Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.