Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle Ermenistan tarihine yakından baktığımız makaleleri yayınlamayı sürdürüyoruz. Bu kez özellikle ABD’de birçok üniversitede dersler veren son olarak Columbia Üniversitesi’nde Ortadoğu, Güney Asya ve Afrika Çalışmaları bölümünde ders veren Haçik Muradyan’ın bir makalesini sunuyoruz. Muradyan birinci cumhuriyetin kurucularından Aram Manukyan’ın yaşam öyküsünün Kafkaslar’da ve Osmanlı topraklarında geçen bölümüne mercek tutuyor.
6 Mart 1908’de Aram Manukyan’a biri, on yıl içinde, Osmanlı ordusuna karşı verilen Van savunmasına önderlik edip onbinlerce Ermeni’yi katledilmekten kurtaracağını, Türk kuvvetlerinin çekilmesinin ardından Van’da geçici olarak valilik yapacağını, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasının ardından da Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin kurucusu olacağını söyleseydi, herhalde kahkahayla gülerdi. Devrimci yoldaşlarıyla birlikte saklandıkları on metre derinliğindeki kuyudan Türk polisler ve askerler tarafından çıkarılıp komutanın ikametgâhına götürüldükleri, orada ifadeleri alınıp fotoğrafları çekildikten sonra hücrelere kapatıldıkları o gün, Aram’ın hayatının –tamamının olmasa da– özgür insan olarak sürdürdüğü evresinin sona erişinin habercisi olmuştu ne de olsa.
Aram’ın (gerçek adıyla Sarkis Hovhannisyan) bu kötü duruma düşüşü, bu durumdan kurtuluşu ve beş yüzyıldan uzun süren bir ara dönemin ardından bir Ermeni devletinin kurucusu oluşu, şans, direnç, hatalar, tecrübe ve sarsılmaz bir iradenin şekillendirdiği bir hikâyedir. Bütün bunlar onu, iki imparatorluk arasındaki sınır bölgelerini yöneten ve ulusu için bir vatan kuran bir lidere dönüştürmüştür.
Tarih yazıcıları, bildikleri Aram figürünü geçmişe yansıtarak bir ‘doğuştan lider’ imgesi yaratmışlardır, fakat Aram’ın ‘tecrübesiz devrimci’likten devlet adamlığına uzanan yolculuğunu dikkat çekici kılan, onu liderliğe götüren sürecin kendisidir.
Çocukluk ve gençlik yılları
Sarkis Hovhannisyan, beş kardeşin en küçüğü olarak, 19 Mart 1879’da Şuşi’de dünyaya geldi. Tiflis’te Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) kurulduğunda Şuşi’de öğrenci olan Sergey (genellikle bu isimle anılıyordu), birkaç yıl sonra partinin saflarına katıldı. 1901’de, devrimci faaliyetleri nedeniyle, devam ettiği Ermeni okulundan atılınca ortaöğrenimini 24 yaşında, Yerevan’da tamamladı; ardından Bakü’ye taşındı ve burada parti için çalışmaya başladı. Çarlık Rusyası’nın Ermeni karşıtı politikalarına karşı yürütülen mücadeleye katılarak, şehrin hızla gelişen petrol sanayiinde çalışan işçiler için protesto gösterileri ve toplantılar düzenledi.
Sergey’in Bakü’deki kısa süreli görevi, örgütlenme ve hitabet becerilerini pekiştirerek, onu Kars’taki “devrimci ergitme potası” için hazırlamış, ama aynı zamanda ideolojik olarak da geliştirip şekillendirmiştir. Ermeni Devrimci Federasyonu’nun (EDF) lideri Simon Vratsian, 1907’de Viyana’da düzenlenen EDF Dördüncü Dünya Kongresi’ndeki tartışmalar üzerine yazarken, Aram’ın ideolojik duruşunu şöyle özetler: “Biz ‘solcular’la birlikte olan, sağlam bir sosyalistti (...) Fakat gerektiği takdirde sosyalizmi ve bizi bırakmaya hazırdı. [EDF’nin kurucu kuşağının mensuplarından] Rostom [Stepan Zoryan] ve Dr. [Hagop] Zavaryan’la [Zavriyev] aynı harçtan bir Ermeni’ydi. Sosyalist miydi? Evet. Ama her şeyden önce Ermeni’ydi.”