Suriye Ermenileri yalnız

Suriye’de Savunma Bakanı başta, bir dizi üst düzey yetkili bir patlamanın kurbanı olduğunda, bunun sadece ölenlerle sınırlı kalmayacağı açıktı. Şimdi Suriye’de bütün ülke yıkımı yaşıyor. Bu aşamada Ermeni, Kürt veya Arap olmanın bir anlamı yok. Ermeni mahallelerinde bir sıkıntı yok diye avunanlar, bu durumun geçici olduğunu, er ya da geç bir şeyler olacağını kavramaya başladılar.

 Halep’in mahallelerini işgale başlayan Hür Suriye Ordusu, kişisel veya toplumsal mülkiyetin korunacağını, azınlıkların zarar görmeyeceğini vaat ederek, hedefinin ‘hükümet’ denen çetenin silahlı birlikleri olduğunu söylüyor. Öte yandan, ülkenin nizami ordusu halktan özür diliyor, çatışmalardan evlerin zarar görmesini, buralara konuşlanan muhalif silahlı gruplara bağlıyor.

 Şüphesiz ki Suriye Ermenileri, özellikle Halep’tekiler, 24 milyon Suriyeli ile kader birliği içindeler ve zaten bu durum bir tercih meselesi de değil, doğal olarak böyle.  Ama “Halep Ermenileri iyiler. Hiçbir şeye ihtiyaçları yok. Halep Ermenileri uzun zamandan beri orada yaşadıklarına göre Suriye halkının kaderini paylaşmak zorundalar” yönündeki açıklamalar onları daha da yalnızlaştırıyor.

 Suriye Ermenilerinin maddi yardıma ihtiyacı yok. Siyasi ve stratejik tavsiyelere de ihtiyaçları yok. Hiç kimse hiçbir şey yapamıyorsa, demek ki yapılacak bir şey yok. Boşuna eller yıkanıp sorumluluktan kurtulma çabalarına girişilmesin. 1,5 yıldır yapılabilecek çok şey varken hiçbir şey yapılmadı. Şimdi ise çok geç. Yarın daha da geç olacak. İyi de, biz niye her zaman geç kalıyoruz?

Toplumlar yalnız kaldığında

VAHAKN KEŞİŞYAN
vahaknk@agos.com.tr

Suriye’de Savunma Bakanı ve bir dizi üst düzey yetkili, bir patlamanın kurbanı olduğunda, bu patlamanın sadece ölenlerle kalmayıp tüm ülkeye yayılması kaçınılmazdı. Genel olarak ülke biraz daha ölmüş, umut biraz daha kararmıştı. Böyle durumlarda gece yarısı başlayan bombardıman ve silah sesleri sabaha dek devam ediyor, ardından da geceye kadar sürüyorsa, insanlar korkar, üzülür, ne yapacaklarını bilemez hale gelirler. O an bir şeylerin yanlış gittiği fark edilir. Bütün ülke yıkımı yaşamaktadır. Ölüm her yerdedir. Bu aşamada Ermeni, Çerkes, Kürt veya Arap olmanın bir anlamı yoktur. Ermeni mahallelerinde bir sıkıntı yok diye avunanlar, bu durumun geçici olduğunu, er ya da geç bir şeyler olacağını kavramaya başlamışlardır.

Halep’in mahallelerini işgale başlayan isyancılar kişisel veya toplumsal mülkiyetin korunacağını, azınlıkların zarar görmeyeceğini vaat ederek, hedeflerinin ‘hükümet’ denen çetenin silahlı birlikleri olduğunu söylüyorlar. Diğer yandan, ülkenin nizami ordusu halktan özür diliyor, çatışmalar esnasında evlerin zarar görmesini bu mahallelere konuşlanan muhalif silahlı gruplara bağlıyorlar.

Kilikya Ermenileri Gatoğigosu I. Aram Halep’i ziyaret edebileceğini, ancak şartların buna elverişli olmadığını söylüyor. Kendi başkanlığındaki Ortadoğu Kiliseler Birliği’nde Halepli muhtaç Ermenilere yardım konusunu gündeme getirdiğini, bunun için Halep Ermenilerinin ruhani önderinin kurulla ilişkiye geçmesini salık veriyor. Bir dizide geçerli olmayan nasihatlerde bulunuyor Gatoğigos: “Tarafsız kalınmalı, göç etmemeli, şöyle yapmalı, böyle yapmalı” diyor. Halep Ermeni toplumu ise bu nasihatleri duydukça daha da yalnızlaşıyor.

Diaspora’nın en önemli siyasi aktörü Taşnaktsutyun Partisi’nin temsilcisi Hrant Markaryan, Yerevan’dan Halep’e geliyor. Dönüşünde “Halep Ermenileri iyiler. Hiçbir şeye ihtiyaçları yok. Uzun zamandan beri orada yaşadıklarına göre Suriye halkının kaderini paylaşmak zorundalar” açıklamasını yapıyor. Ermeniler daha da yalnızlaşıyor.

Şüphesiz ki Suriye Ermenileri, özellikle Halep’tekiler, 24 milyon Suriyeli ile kader birliği içindeler ve zaten bu durum bir tercih meselesi de değil. Doğal olarak böyle. Ama Ermenistan’dan gelen bir siyasetçinin böyle bir önermede bulunması onları daha da yalnızlaştırıyor. Markaryan, kendisinin veya partisinin bir şey yapamayacağını söylüyor. Dahası, Ermenistan Cumhuriyeti hükümetinin de herhangi bir yardımda bulunabilecek gücü olmadığını açıklıyor. Gerçekçi olmak iyi bir şey olabilir, ancak bu açıklamalar, olaylar karşısında kılını bile kıpırdatmamak tarih önünde sorumlu duruma düşme anlamını taşıyor.

Açıkça söylemek gerekirse, Halep Ermenilerinin şu an için maddi bir yardıma gereksinimi yok. Nereden geldiği, nereye düşeceği belli olmayan top atışları altında siyasi ve stratejik tavsiyelere de ihtiyaçları yok. Çözüm tüm Ermenilerin uçaklarla veya gemilerle bir yerlere taşınması, kapsamlı bir göç operasyonu düzenlenmesi meselesi değil. Eğer hiç kimse hiçbir şey yapamıyorsa, demek ki yapılacak pek bir şey de yok. Boşuna kendini haklı çıkarma çabalarına, ellerini yıkayıp sorumluluktan kurtulma çabalarına girişilmesin. Ancak eğer Suriye Ermenileri de Irak Ermenilerinin kaderini paylaşacaksa, hiçbir siyasi parti, hiçbir kilise makamı, hiçbir hükümet veya teşkilat ah vah edip durmasın.

Neredeyse 1,5 yıldan beri yapabilecekleri onca şey varken hiçbir şey yapmamış olanlar, şimdi bıçak kemiğe dayandığında uyanıyorlarsa, yanlış giden bir şeyler var demektir. Şu andan sonra artık çok geç. Yarın, ertesi ay ve ertesi yıl daha da geç olacak. İyi de, biz niye her zaman geç kalıyoruz?

 

Kategoriler

Güncel Dünya Gündem