‘Balyanlar: Kültürel Mirasın Peşinde’ belgeselini hazırlayan yönetmen Garo Vram Babayan’la, Balyanlar ve belgesel projesi üzerine konuştuk.
Dolmabahçe Sarayı, Kuleli Askerî Lisesi gibi birçok önemli mimari esere imza atan Balyan ailesini anlatan bir belgesel film hazırlanıyor. Yönetmenliğini Production 451’in kurucu ortaklarından Garo Vram Babayan’ın üstlendiği, geçen yıl Mart ayında çekimlerine başlanan ‘Balyanlar: Kültürel Mirasın Peşinde’ adlı belgesel, 2018 başında izleyiciyle buluşmayı hedefliyor. Daha önce belgesellerin kurgusunu yapan ancak ilk kez bir belgeselin yapımcı ve yönetmenliğini üstlenecek olan Babayan’la, Balyanlar ve belgesel projesi üzerine konuştuk.
Balyan ailesi hakkında bir belgesel film yapmaya nasıl karar verdiniz? Çalışmalara ne zaman başladınız?
Ekim’de, ailenin Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki mezarı anıt mezara dönüştürüldü. Biz, anıt mezar açılmadan bir ay önce bundan haberdar olduk ve o bir ay boyunca mezarlıkta yatıp kalktık. En azından anıt mezarın yapımının son kısmını kayıt altına alalım istedik. Ekim’de anıt mezar açıldı; tören epey kalabalıktı, hükümetten de katılım oldu. Hazır böyle bir vesile varken, acaba Balyanların belgeselini mi çeksek diye düşündük. Belgeseli çekme fikri oluşunca hemen fon için araştırma yaptım, Kültür Bakanlığı’nın Belgesel Destekleme Fonu için alelacele bir başvuru yapıp maddi kaynak istedim, onlar da sağ olsunlar destek çıktılar. Mart’ta sonuçların açıklandığı haberini aldım, hemen internet sitelerine girdim, 10 numarada ismim duruyor. Daha sonra detayları konuştuk, kaynağın yarısını o zaman verdiler, kalan yarısını da filmi teslim edince verecekler. Teslim tarihi 6 Kasım.
Belgesel çalışmalarına somut olarak başladınız mı?
Biz olası bir kabul durumunda darda kalmamak için bu fon başvurusunun sonuçlanmasını beklemeden çalışmalarımıza başlamıştık. Kabul edilince görüşmeleri yapmaya, mülakatları kayıt altına almaya başladık. Mimarlık tarihçileriyle görüştük, Uğur Tanyeli’yle konuştuk. Başvurduğumuz herkes talebimizi tevazuyla kabul etti, bu görüşmeler için saatlerini ayırdı.
Araştırmalarınızda Balyanlarla ilgili ne gibi bilgilere ulaştınız?
Tarihçilerle yaptığımız mülakatlardan önce, Balyan ailesine mensup mimarların ne tür bir eğitim aldığını soruştururken, Levon Balyan’a dair çok cılız bir ipucu bulduk – Fransa’daki Ulusal Müze’ye ait bir arşiv numarası... Konuyla ilgili olarak müze yetkililerine mail attık; “İsterseniz buyurun gelin, siz fotoğraflayın, isterseniz bir adres verin, biz size gönderelim” dediler. Göndermelerini rica ettik. Bir süre sonra bir posta geldi. İçinde Levon Balyan’ın karnesi, aldığı derslerin sıralandığı bir belge var. Diğer aile üyelerinin belgeleri de var ancak onları yerinde incelememiz, biraz daha detaylı araştırmamız gerekiyormuş. Sadece karneler değil, Levon Balyan’ın yazdığı mektuplar da vardı müzeden gelen kargoda. Levon, Paris’teki Sainte-Barbe Koleji’ndde okurken, müdürüne, ailesine iletmesi için, “Ben 5 Frank’la geçinemiyorum, bana 10 Frank verin” diye mektup yazmış. Müdürü de bu mektubu, ailede Fransızca bilen tek kişi Levon Balyan’ın dayısı olduğu için ona göndermiş. Dayısı, müdüre bir mektup yazmış, mektupta şöyle ifadeler var: “Annesine danıştım, annesi 5 Franxk’la idare etmesini istiyor. Latincenin Osmanlı’da bir önemi yok, onun okulunda çizim dersleri varmış, çizim dersleri alsın.” Kadın İstanbul’dan yön vermiş, anlayacağınız. Bunun üzerine, Levon çizim derslerine katılmış ve sonra da zaten Levon Balyan olmuş. Onu şekillendiren, çizmeye teşvik eden kişi annesi. Bu durum, sözünü ettiğim mektuplarla ortaya çıktı. Bunun üzerine, ortada bu kadar hikâye varken, Balyanların insanî yönlerini de ele almayı düşündük.
SÖYLEŞİNİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN