Trump 24 Nisan’da sürpriz yapar mı?

ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı hakkında ne diyeceği, ya da bir şey deyip demeyeceği merak konusu.

ABD Başkanı’nın 24 Nisan’la ilgili, gelenek haline gelmiş açıklamaları her yıl ilgiyle bekleniyor olsa da, göreve yeni gelen bir başkanın ilk açıklaması daha da önem kazanır ve spekülasyonlara neden olur. Başkan Trump’ın Ermeni Soykırımı konusunda ne diyeceği veya demeyeceği merakla bekleniyor. 

Bir önceki Başkan Obama, 24 Nisan 2009’da, seçim vaatlerinin tersine, videoyla kaydedilmiş kesin ve açık söylemine rağmen, soykırım yerine ‘büyük felaket’ terimini kullanmakla kalmamış, bunu sekiz yıl boyunca tekrarlamıştı. 

Tek dayanak

Trump’ın, 1915 ile ilgili bugüne kadar kayda geçmiş bir ifadesi yok. Trump, bırakın Ermeni Soykırımı’nı, Ermeni-Türk ilişkileri hakkında herhangi bir beyanda bulunmamış. Bu durumda, yapacağı açıklamayla Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağını umut etmenin tek dayanağı, Trump’ın alışılagelmişin dışına çıkan, sistemi zorlamayı tercih eden kişiliği olabilir. Bu zayıf bir olasılık olmasına rağmen, Ermeni lobisi her zaman olduğu gibi taleplerini gündemde tutmaya çalışıyor. 

Aralarında güçlü ve nüfuzlu Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce ve diğer komite başkanları ve muhalefetin önde gelen üyelerinin de yer aldığı 83 parlamenter, Başkan Trump’a bir mektup yazarak 24 Nisan’da Soykırım’ı tanımasını ve o günü ‘Ermeni Soykırımı’nı Anma Günü’ ilan etmesini talep ettiler. Mektup ve diğer çağrılarda, eski başkanlardan Ronald Reagan’a hayran olan Trump’a, Reagan’ın göreve geldiği ilk yıl olan 1981’de, 22 Nisan günü ‘Holokost Anma Günü’ vesilesiyle yayımladığı açıklamada, Ermeni Soykırımı’nı açıkça tanıdığı hatırlatıldı. Fakat başkanlığının ilerleyen yıllarında, Soğuk Savaş’ın sonuna doğru, Reagan’ın bu terimi kullanmadığına ve klasikleşen ABD Dışişleri Bakanlığı çizgisinde yol aldığına değinilmedi. Ayrıca, mektubu imzalayan parlamenterlerden Ed Royce ve birkaç komite başkanı dışında büyük çoğunluk Demokrat azınlık mensuplarından oluşuyor. İmzacıların arasında Trump’ın partisi Cumhuriyetçi Parti’den olanların sayısı 10’u geçmiyor. 

Obama’dan farkı 

Trump’tan beklentilerin çok yüksek olmamasının bir başka nedeni ise, genel kanaatin Başkan Trump’ın ahlaki yükümlülük veya soykırımların tekrar yaşanmasını önlemek gibi bir yaklaşımla hareket etmeyeceği yönünde olması. Obama veya Clinton gibi başkanlar bu gerekçeleri kullanmayıp, reelpolitik gerekçesiyle ‘temkinli’ davranmışlarsa, Trump’dan ne beklenebilir? 

Seçim kampanyası döneminde ABD Dışişleri’nin realist çizgisinden uzaklaşacağı sinyalleri vermiş olsa da, Trump son günlerde bu tavrından dönüş yaptı. Daha önceleri “NATO artık gereksiz” diyen Trump, bu sıralar “NATO yeniden gerekli hale geldi” demeye başladı. Çin’e karşı kullandığı sert söylemi yumuşatan, ekibinde milliyetçi olarak bilinen kesimin nüfuzunu azaltarak, küreselci olarak bilinenlere rağbet etmeye başlayan Trump, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler karşısında Türkiye’yi karşısına almak istemez. 

Bugüne kadar ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı Pentagon, Ermeni ve Yunan lobilerinin çabalarına rağmen genelde Türkiye ile olan ilişkilerin önemini vurgulayarak, ABD başkanlarını kişisel görüşlerini bir kenara koymaya ikna etti. Bu ‘gelenek’ Trump’la da devam edecek gibi görünüyor. Bu tablo, elbette, Ermeni kurumlarının kolektif hafızanın silinmemesi ve adalet talebi için harcadığı yoğun çabaları durdurmuyor. Federal yapı, yani Kongre ve Başkan nezdinde Türkiye’nin güvenilir bir müttefik olmadığı, 24 Nisan’ın bir insan hakları konusu olduğu sürekli olarak vurgulanıyor. 

Eyaletler, beldeler ve belediyeler nezdinde Ermeni lobisi çok daha etkili oluyor. 40’tan fazla eyaletin tanıdığı Ermeni Soykırımı, ABD’nin birçok yerinde anılıyor. Bu, Ermenilerin en büyük başarısı. New York ve Los Angeles başta olmak üzere birçok yerde 24 Nisan anma törenleri, yürüyüşler ve protestolar düzenlenecek. Günümüzde azınlıkta olsalar da çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bir kesim “Bununla yetinmemeliyiz, Türkiye’nin kendi tarihiyle yüzleşmesini sağlamalıyız” görüşünde. Fakat onları frenleyen de yanlış anlaşılma riski. “Soykırımın önemini azaltmak”, “inkârcılara nefes alma alanı yaratmak” gibi ithamlarla karşılaşabilirler. 

‘Promise’

Başkan Trump’ın 24 Nisan’da ne diyeceği dışında, Soykırım2ın yıldönümüyle ilgili gündemdeki diğer konu, ünlü Ermeni milyarder Kirk Kerkorian’ın ölmeden önce yaptığı 100 milyon dolarlık yatırımla çekilen ‘Promise’ adlı film. Ermeni Soykırımı ile ilgili ilk büyük Hollywood yapımı olan ‘Promise’ geçen hafta yoğun bir katılımla yapılan galayla vizyona girdi. Christian Bale, Charlotte Le Bon gibi ünlü oyuncuların rol aldığı ve Terry George’un yönettiği filmin geniş bir kitle tarafından izlenmesi, ABD Ermeni toplumunun odaklandığı bir hedef. Buna karşın Hollywood endüstrisinin bazı güç odakları Türkiye ile ilişkileri ve film endüstrisinin çıkarlarını zedeleyeceği endişesiyle ‘Promise’e çok sıcak bakmıyor. 

Öte yandan, Başkan Trump’ın Hollywood’la ilişkileri zayıf ve soğuk. Trump, Hollywood’un sadece kendisinin değil, ABD’nin de düşmanı olduğunu söyleyen Trump’ın, Hollywood’un tutumunun üstünde etkisi olacağını söylemek mümkün değil. 

Sürprizleri seven Başkan Trump’ın vicdanının sesini mi yoksa ‘devletin çıkarları’nı mı gözeteceğini, 24 Nisan’da hep birlikte göreceğiz. 



Yazar Hakkında