Marmara Üniversitesi Siyasi Tarih Ana Bilim Dalı’nda ders verirken KHK ile görevden alınan akademisyenlerden Prof. Yüksel Taşkın tartışmalı seçimlerden çıkan sonuçları AKP açısından değerlendirdi.
AK Parti’nin büyük şehirlerde gerilemesini nasıl yorumluyorsunuz?
Bu ülkede çok fazla insan piyasa aktörü… Oy veren kişi basit bir iş yapıyor da olabilir ama doları takip eder. Tam bu Hollanda krizi patladığında ben belli yerleri geziyordum, mesela Akdeniz'de turizm bölgelerinde, Antalya'da, Adana'da çok sert tepki olacağını görebilirsiniz. İstanbul sermaye hareketlerinin her anlamda kalbi… İstanbul'da katılım Türkiye ortalamasının üstünde, yüzde 90'a yaklaşmış. Dolayısıyla buradaki insanlar ekonominin bu kadar rahatlıkla gözden çıkarılmasına, siyasi krizin tırmandırılmasına, OHAL'in uzatılmasına, doların neredeyse TL karşısında iki katına çıkmasına tepki duyuyorlar. Bir de, şimdi merkez sağdan gelip AK Parti'nin içinde olan, ama demokrasi konusunda biraz daha bilinci olan insanlardan da biraz oy kaybı oldu. Mesela Eyüp, Üsküdar gibi yerlerdeki oy kaymalarında bu söylediğim husus olabilir. Buralar yeni İstanbul’ken aynı zamanda eski İstanbul haline geldiler. Ama bir Sancaktepe'ye gittiğinizde oralarda yoğun bir Evet görüyorsunuz. Bu noktada sınıfsal ve eğitim düzeyiyle de alakalı bir durum var. İstanbul ölçeğinde bakıldığında Hayır cephesinin yüzde 3,5'la 5 arasında oy devşirdiğini görüyoruz, ama bu oy nereden alındı şu an belli değil. HDP, MHP ve CHP toplam oylarının bile üzerinde 'Hayır' oyunun çıktığı yerler var. Bu önceki dönemde sandığa gitmemiş olan insanlardan ve gençlerden gelmiş olabilir. CHP batıya sıkıştı diyorlar ama Türkiye zaten batıya sıkışmış, uzun vadede bu dinamiği koruyabilen, gençleri de bu dinamiğe ekleyebilen bir hareket olursa çok ilginç bir şey olacak. Avrupa ve Amerika'da gördüğümüz, yaşlı kırsal, belli kesimlerin sağ popülizme meyletmesi, öbür tarafta eğitimli gençlerin daha liberal değerlere yönelmesi gibi bir şey Türkiye'de olabilir. Erdoğan'ın kafasında yüzde 65 milliyetçi-muhafazakar sağ ve yüzde 35 sol gibi bir durum var ve bundan sonraki idam tartışmasının temel amacı budur. Bu ülke adına hepimizin mutlu olması gereken, bu projenin bu seçimde yaşadığı başarısızlık yani yüzde 50-50 bir sonucun olması. 65-35 gibi bir şekle oturturlarsa orada her zaman bir taraf sürekli kaybeder diğeri de sürekli kazanır, bu ülke buna bir şekilde izin vermedi. Toplum buna direnç gösterdi.
AKP’nin Kürt bölgesinde oyunu artırdığı iddia ediliyor. Bir yandan da MHP tabanından beklenen oyun gelmediği söyleniyor. Bu çıkarımlar ne kadar gerçekçi ve bu durum AKP’nin gelecekteki tercihlerini etkiler mi?
Belli yerlerde tulum oy kullanıldığı anlaşılıyor, buralardaki şaibeler ne kadar gerçek, her zaman yaptığımız gibi doğru düzgün veri olmadan konuşuyoruz. Ben verileri bekliyorum. Ama bence bu koşullarda HDP direnç gösterdi ve MHP'nin HDP'den daha çok baraj riski vardır. AK Parti’nin tercihlerine gelirsek, AK Parti diye bir kurum yok ki. Bakın AK Partililerin en büyük problemi şu: kendileriyle bir proje için derinlemesine mülakatlar yapıyorum, bu kitle içinde inanın sağduyulu bir kesim var ama AK Parti'nin entelektüellerine ve bunun medya temsiline baktığınızda orada feci bir durum var. Belki bir öz eleştiri başlayabilecekse bile medya engelliyor. Şimdi seçim sonuçlarıyla yüzleşmemek için farklı gündemler yaratıyorlar. Ne parti içinde düzenli toplantılar oluyor, ne bir karar mekanizması var. Bakanlar Kurulu falan her şey hikaye zaten. Normal koşullarda bu sonuçların masaya yatırılıp öz eleştiri yapılması beklenir. Bu olabilecek mi emin değilim, çünkü hemen mazeretler hazır. Hep cambaza bak durumu. Çok iyimser değilim. O kurumun içinden çıkmaz ama etrafından, mesela Yeni Şafak'tan Akif Emre bir yazı yazmış, biz niye MHP ile işbirliği yapıyoruz ki Kürtlerle yakınlaşsak daha doğru olur demiş. Yine de çok bir şey beklememek gerekir.
2019'a doğru nasıl bir süreç beklemek gerekir?
Şimdi bir tane merkez sağ partisi iktidara gelse ve sadece birkaç basit şey yapsa, mesela bütün ekonomi aktörleriyle barışsa, işini yapanlara karışmasa, laik kesimlere bazı güvenceler verse, Alevilere somut birkaç şey sunsa, çözüm sürecine bazı koşullarda yeşil ışık yakabilirim dese. Erdoğan önderliğindeki bu parti şu an bu maddeleri hayata geçirebilir mi? Yapamaz. Dolayısıyla siyasette muazzam bir boşluk var. AK Parti bu normalleşmeyi karşılayamıyor. Toplum referandumda gösterdi, seçenek istiyor. Mesela Ali Babacan gibi bir figür etrafında bir merkez partisi çıksa AK Parti'den büyük bir parça koparabilir. Hayatından memnun olmayan seçmen bekliyor. 'Evet' kaybetseydi hemen harekete geçilebilirdi ama şu anda tam bir mat durumu. Nesnel koşullar var ama öznel olarak bu riski alıp ortaya çıkabilecek insanlar var mı ondan emin değilim. Şu an özel mülkiyetin garantisinin olmadığı ve bir medya organının kurulamadığı bir ülkedeyiz, burada ciddi bir siyasi boşluk var. İnsanlar Erdoğan’ın tökezlemesini bekliyor.