Merak etmenin ve insanlığın kültürel mirasına sahip çıkmanın öneminin kanlı canlı bir örneği olan Vedat Akçayöz, Kars kültürüyle ilgili çalışmalarının ardından yıllardır mağaralarını keşfe çıktığı Ani antik kentinin pek de gösterilmemiş bir yüzünü sunuyor okuyucuya. ‘Ani’nin Gizemli Yüzü’ isimli kitapta Akçayöz, yer üstüne gerekli alâkanın yeni yeni gösterilmeye başlandığı, henüz geçtiğimiz sene UNESCO dünya mirası listesine giren Ani’nin etrafını saran yüzlerce mağaraya ve yeraltı şehrine odaklanıyor.
Akçayöz, mağara araştırmalarından ve bölgeden etkileyici fotoğrafların eşlik ettiği çalışmasını Agos’a anlattı.
Kars’ın kültürler mirasına böylesine meraklı olmanızı neye bağlıyorsunuz?
Beni çeken, buranın kültürlerin bileşkesi olması. İnsanlar bunu unutuyor. Gürcüsü benim diyor, Türkiye diyor ki orası Selçuklu, Ermeni diyor benim yerim. Ben de orası insanlığın yeri diyorum. Bu kadar da basit. Orada Pagan dönemi de var. Ani Ören yerinin 11 kilometre ilerisinde Pagan döneminden kalma yeni bir alan bulduk. Onu Sit alanı olarak dünyaya tanıtmak için UNESCO’ya da başvurduk. Ülkeler arasındaki, örneğin Ermenistan ve Türkiye arasındaki siyasi çekişmelere ne bizim gücümüz yeter, ne de bu alanda ektin bir rol alırız. Biz sivil toplum kuruluşları olarak, iki toplumdaki insanların sürekli diyalog içerisinde kültürlerini anlatmalıyız. Zaten önceden aktarılmış kültürler bunlar. Şiirde, şarkıda, dansta, yemekte yansıyor. Zaten birbirine karışmış bir Kafkas kültürü var. İttirmektense birlikte yaşamanın, ortak hedeflere ulaşmanın faydasına inanıyorum. Devletlerin kendi aralarında yaptıkları bizi çok ilgilendirmiyor. Bizim yaptığımız insanlık ve kültürel miras boyutunda, Ani antik kentinin uluslararası boyutta restorasyonlarla, rekonstrüksiyonlarla korunmasının sağlanması. Bu kitabı okursanız, bu kitapta hiç ideoloji göremezsiniz, siyaset yoktur. Benim açımdan eksikler olabilir mi, tabii ki olabilir. Ama deli gibi bir çalışma var ve bilim insanlarının gidemediği yerlere gittim.
SÖYLEŞİNİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN