Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, 6 yıl aradan sonra Türkiye'yle ilgili bir memorandum açıkladı. Muiznieks, OHAL’in kaldırılması gerektiğini söyledi.
Nils Muiznieks tarafından hazırlanan memorandumda, sınırlarının hemen ötesinde savaş yaşanan, 3 milyon göçmen konuk eden, darbe girişimine maruz kalan ve topraklarında çok sayıda kanlı terör eylemi gerçekleşen Türkiye’nin “zor bir dönemden geçtiği” not edilmekle birlikte, tüm bunların ifade ve medya özgürlüğüne yönelik ihlalleri “meşru kılamayacağı” görüşü dile getiriliyor.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin, Türkiye’de ifade ve medya özgürlüğü konusundaki bir önceki değerlendirmesi 2011 yılında yayımlanmıştı. Bugün yayımlanan belgede durumun 2011’e oranla “ciddi biçimde kötüleştiği” ve “Türk demokrasisi için varlıksal bir tehdit haline geldiği” ifade edildi.
25 sayfalık raporda 100'den fazla madde altında Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin tespit ettikleri sorunlara dikkat çeken Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Muiznieks, "Atılması gereken ilk adım mevcut OHAL'i kaldırmak ve kabul edilemez sayısız ifade özgürlüğü ihlalini tersine çevirmek" dedi.
Muiznieks'in Nisan ve Eylül 2016’da Türkiye'ye yaptığı ziyaretlerde edindiği bilgiler ve yaptığı görüşmeler ışığında hazırlanan rapor, medyada çok sesliliğin ve bağımsızlığın azalmasına, ifade özgürlüğü aleyhine verilen yargı kararlarına, gazetecilerin güvenliğine ve internet medyası ile sosyal medyadaki kısıtlamalara dikkat çekiyor.
Aralarında radyo, televizyon ve gazetenin de bulunduğu yaklaşık 158 yayın organının darbe girişimi sonrası kapatıldığı ve 151 gazetecinin hapiste olduğu belirtilen raporda, "Ne Türkiye'nin karşılaştığı terör saldırıları ne de darbe teşebbüsü bu önlemleri haklı çıkarabilir" deniyor.
'Demokratik alan alarm verici düzeyde küçüldü'
Yaklaşık 4 bin 500 akademisyenin farklı sebeplerle görevlerinden atıldığı hatırlatılan raporda, dokunulmazlıkların kaldırılması ve HDP'nin 11 milletvekilinin de tutuklanarak cezaevine gönderilmesi eleştiriliyor. İnsan Hakları komiseri, "Toplumun, aralarında gazeteciler, milletvekilleri, akademisyenler ve sıradan insanların olduğu geniş bir tabakasının gittikçe artan yargısal tacize uğramasının ardından Türkiye'deki demokratik tartışma ortamı için alan alarm verici düzeyde küçüldü" diyor.
Muiznieks, OHAL devam ettiği sürece ifade ve medya özgürlükleri ve akademik özgürlüğün önündeki engellerin kaldırılamayacağını savundu.
"Siyasi irade eksik”
İfade ve medya özgürlüğünde iyileşmenin önündeki başlıca engelin “siyasi irade eksikliği” olduğunu belirten Muiznieks, gelinen durumu “bilinçlice alınmış kararlara” bağladı.
Tutuklu gazeteciler
Raporda genişçe yer ayrılan kısımlardan biri de sayıları 151'e ulaşan tutuklu gazeteciler. Rapora göre, "alarm veren seviyelere ulaşan basın ve ifade özgürlüğü sorunları, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal koşulları altında daha da yoğunlaştı."
“Karalamalar Türkiye’yi tehlikeli yola sokuyor”
"Terörist propaganda ve terörist bir grubu destekleme konseptlerinin çok geniş şekilde uygulanmasının" ve bununla birlikte "fazlasıyla çok kullanılan karalamaların Türkiye'yi çok tehlikeli bir yola soktuğu" belirtilen raporda, liderlere demokratik bir toplumda olması beklenen sorumluluk ve hoşgörüyü göstererek yön değiştirme çağrısında bulunuluyor. “Deneyimler nefret, şiddet ve terör örgütlerinin tam da bu gibi durumlarda yeşerdiğini defalarca göstermiştir. Temelinde ifade ve medya özgürlüğü yatan insan haklarının korunması, sosyal barış ve sağlıklı bir demokrasinin oluşturulması için mutlak ön koşuldur” ifadeleri kullanılıyor.
Anayasa değişikliği
Belgede, TBMM’den geçen ve referanduma sunulacak olan anayasa değişikliği teklifinde ifade özgürlüğü de dahil insan hakları konusunun yeterince ele alınmaması da eleştirildi.