Karşı Yaka’nın sevgi dolu ışıkları

Murat İpek’in yazdığı, Ferit Koen’in yönettiği ve Uğur Cümbüşel’in düzenlemesini yaptığı ‘Karşı Yaka Işıkları’, her pazartesi akşamı 20.30’da Cihangir BO Sahne

“Farklı bir tiyatro oyununa hazır olun” diye yazıyordu tanıtım broşüründe, ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Farkındalık ve motivasyon alanında seminerler veren ve geçen yıl ‘Açık Ruh Ameliyatı’ başlıklı bir kitabı yayımlanan İzzet Memi, elindeki malzemeleri tek perdelik ve tek kişilik bir oyuna dönüştürmüş. ‘Karşı Yaka Işıkları’, kara mizah olarak nitelendirilebilecek türde bir oyun. Yaşamın kenarına itilmiş, genç bir kâğıt toplayıcısının iç sesiyle hesaplaşmasını konu alıyor. Sade bir dille kaleme alınmış, diyalog benzeri monologda, psikolojik dinamiklere, evrensel ve bireysel yaşam sembollerine rastlanıyor. İzlerken, an geliyor kendinizi sorguluyorsunuz, an geliyor gözleriniz doluyor, bazen de gülümsüyorsunuz. 

Sonra bir anda oyun bitiyor, ışıklar kararıyor ve saatinize bakıyorsunuz ki, aradan sadece 50 dakika geçmiş. Oyun üstün bir performans barındırmıyor ama duygularınızı bam telinden vuruyor. Buruk bir tebessümle, güzel bir akşam geçirdiğinizi düşünerek gitmeye hazırlanırken, bir sürprizle karşılaşıyorsunuz. İzzet Memi bir anda oyuncu kimliğinden sıyrılıp, bir eğitmene dönüşüyor ve esas oyun o noktada başlıyor. Söyleşi şeklindeki seminerde, hayata, sevgiye, sevgiden nasibini görememiş ama hayata sımsıkı tutunmaya çalışan insanlara dair, çok güzel dersler veriliyor. Oyunun başında geçen “Sen hiç, kendine bir başkasının gözlerinden bakmayı denedin mi?” cümlesi, seminerin anafikrini oluşturuyor. Kendini sevmenin esasında başkalarını sevmekle başladığını, insan olmak için duygulara ihtiyacımız olduğunu, mutluluğun güven duygusundan farklı olduğunu ama insanın mutluluk arayışından önce kendini güvende hissetme ihtiyacı duyduğunu anlatıyor Memi.

Seminer sonrasındaki soru-cevap bölümünde, neredeyse bir buçuk saat boyunca sus pus oturan, oyunu ve semineri pürdikkat izleyen seyirciler İzzet Memi’yi soru yağmuruna tutuyor. Oyunun izleyicilerde uyandırdığı farklı hisleri dinliyoruz. Her soruya gelen yanıt farklı bir etkileşim doğuruyor. Unuttuğunuzu, bir yerlere sakladığınızı sandığınız duygularınız kıpırdanmaya başlıyor içinizde. Ve gece, yine bir sürprizle sona eriyor. Onu sizlerle paylaşmayacağım; gidip kendi gözlerinizle görmelisiniz.

Murat İpek’in yazdığı, Ferit Koen’in yönettiği ve Uğur Cümbüşel’in düzenlemesini yaptığı oyun her pazartesi akşamı 20.30’da Cihangir BO Sahne’de. Biletler Biletix’te.

Gitarın Mozart’ı Bensusan

25 Ocak akşamı 20.00’de Akbank Sanat’ta sahne alacak olan Pierre Bensusan, üçlü konser albümü ‘Encore’ (2014) ile ‘Independent Music Award’, ilk albümü ‘Près de Paris’ (İsviçre, 1976) ile Montreux Festivali Rose d’Or Ödülü’nü kazanmış bir sanatçı. 2008 yılında Amerika’da Guitar Player Magazine’nin okuyucuları tarafından ‘En İyi Dünya Müziği Gitaristi’ seçilen ve dünyanın önde gelen akustik gitar ustalarından biri olarak tanımlanan Bensusan, yedi yaşındayken piyano dersi almaya başlamış ve 11 yaşında kendi kendine gitar çalmayı öğrenmiş. Folk müziğin İngiltere, Fransa ve Kuzey Amerika’da yeniden canlanmasının etkisiyle, doğduğu ülke olan Cezayir’in müzik mirasını keşfetmeye başlamış. Seyirciyi büyüleyici bir müzikal yolculuğa çıkardığı konserlerinde, tek bir gitarla grup müziği etkisi verebiliyor. Besteciliğinin yanı sıra, cesur bir doğaçlama uzmanı ve kendi scat tekniğini yaratmış bir vokalist. Çalış tekniğinin, her türlü sınıflandırmanın ötesinde olduğu, dünya müziği, klasik, caz, geleneksel ve başka birçok öğeyi barındırdığı söyleniyor. Eleştirmenlerin deyimiyle, o ‘Gitarın Mozart’ı’ ama kimsenin izinden gitmeyen, benzersiz bir müzisyen.

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro



Yazar Hakkında