Sene 1996, henüz 13 yaşındayım, abimin Amerika’dan bir arkadaşı eve paket yolluyor. George Michael’ın yeni çıkan ve Amerika’da hatırı sayılır bir başarı yakalayan single’ı ‘Jesus to a Child’ da çıkıyor paketin içinden. Çocuk hafızamla çok net hatırlıyorum, siyah bir fonda George Michael’in yakın markaj fotoğrafı var. Sade, görkemli ve ziyadesiyle yakışıklı. Hemen walkmen’ime takıyorum kasedi, bu sefer çok farklı, en azından o yaşıma kadar duyduğum George Michael şarkılarından çok farklı. Çok sahici, melankolik ve büyüleyici. Sesi zaten hep çok büyüleyici, ‘Jesus to a Child’da o ses adeta şiir gibi akıyor... Hatta bu şarkıyı ilk annemle babamın odasında geriye sarıp sarıp dinlediğimi bile hatırlıyorum. Hani hayatınızın ‘soundtrack’inde yer eden parçalar vardır ya, ‘Jesus to a Child’ da öyle oluyor işte; ne hissettiğimi , ilk kez nerede ve nasıl dinlediğimi bu kadar net hatırlamam da bundan.
George Michael bu şarkıyı AIDS hastalığının yol açtığı bir beyin kanaması yüzünden yaşamını yitiren sevgilisi Anselmo Feleppa için yazmıştı, postmodern bir ağıttı aslında bu şarkı, sahiciliği de dinleyenin üzerinde yarattığı etki de bundandı.
O zamana kadar ‘Faith’, ‘Last Christmas’, ‘Careless Whisper’ veya ‘Wake Me Up Before You Go-go’ gibi ‘Wham!’ döneminden de bildiğim George Michael imzalı tüm parçalardan farklıydı ‘Jesus to a Child’. George Michael’ı asıl sevmem de bu şarkıyla ve ‘Older’ albümüyle başlıyor zaten. 20 yıl sonra bu şarkıyı bambaşka duygularla bir 26 Aralık günü yeniden dinliyorum, tek farkla George Michael artık hayatta değil; birçok farkla artık hiçbir şey eskisi gibi zaten değil. Müzik piyasasının dijitalleşmesinin, şarkıların saniyede erişilebilir ve tüketilir olması sadece sanatçıları müzikal anlamda tüketmekle kalmadı, ruhen de tüketti ve depresifleştirdi. George Michael 2006 sonrasında bu durumu her daim eleştirmişti.
Noel’de veda
David Bowie’nin ölümüyle başlayan bir yıl zaten iyi olabilir miydi? Ne yazık ki hiç iyi bir yıl olmadı, ne müzik dünyası, ne dünya, ne de Türkiye için. 2016’nın finali George Michael’ı de aramızdan alarak kendince zirvede yapmak istedi.25 Haziran 1963’te Georgios Kyriacos Panayiotou ismiyle Yunanlı bir babadan ve İngiliz bir anneden, Londra’da doğan George Michael 25 Aralık’ta, Oxfordshire’da hayata veda etti. ‘Last Christmas’ şarkısı ile Noel playlistlerinin her daim ilk beş parçasından birisini müzik dünyasına hediye eden George Michael bu sefer bir Noel gününde sevenlerini üzdü.
100 milyonu aşkın satış başarısı elde eden George Michael müzik kariyerine 1981’de Andrew Ridgeley ile birlikte kurduğu ‘Wham!’ grubu ile başladı. ‘Wham!’ İngiltere’de ve ardından dünyada büyük başarı elde etti. ‘Careless Whisper’ , ‘Freedom’, ‘Wake Me Up Before You Go-Go’ , ‘Last Christmas’ gibi klasikleşmiş parçalar ‘Wham!’ döneminde müzik dünyasında yer etti. 25 milyon satış başarısı elde eden ‘Wham!’, George Michael’in genç ergen kesimden ziyade yetişkin bir kesime hitap etme isteği ile 1986’da son buldu. George Michael ‘Wham!’ı, ‘Pop tarihinin en dostça ayrılan grubu olarak’ tanımladı, haksız da değildi. ‘The Edge of Heaven’ isimli veda şarkısı hazırlayan grup, Wembley Stadyum’unda 72 bin kişilik bir kitleye 8 saat süren bir veda konseri verdi.
1987 hiç şüphesiz ki Goerge Michael’in hayatının dönüm noktalarından birisi oldu. İlk solo albumu ‘Faith’, Grammy Ödülü dahil bir çok ödülde yılın albümü ödülüne layık görüldü ve dünya çapında 25 Milyondan fazla sattı. O artık bir pop idolüydü.
1998’de Beverly Hills’de görevdeki sivil bir polis tarafından halka açık bir tuvalette 'gayriahlaki bir eylem’de bulunurken tutuklandı; para ve 80 saatlik kamu hizmeti cezası aldı. Yıllar sonra bu olayı ‘Outside’ şarkısının klibinde ti’ye aldı. George Michael bu olaydan hiçbir zaman utanç duymadı, aksine ‘ahlak’ kavramını ısrarla sorguladı. Kimi konserlerinde ‘Outside’ parçasını polis üniformasıyla seslendirerek kişisel protestosunu ziyadesiyle kitleselleştirdi. Annesine bir hayli düşkün olan George Michael , AIDS kaygıları yüzünden endişelenmesin diye annesinden uzun süre eşcinselliğini gizledi. Kadınlarla da ilişki yaşadığını ifade eden Michael, tutuklama hadisesinden sonra eşcinsel olduğunu açıkladı ve kadınlarla yaşadığı hiçbir duygunun aşk olmadığını bir erkeğe aşık olunca anladığını söyledi.
1990’da ‘Listen Without Prejudice 1’ albümünü çıkarttı fakat beklediği başarıyı yakalayamadı, ‘Freedom’ gibi hitler barındırsa da albüm 8 milyon satışta kaldı. Bunda Sony müziğin albümünü yeterince pazarlamamasının da payı olduğunu düşünen Michael, sanatçıları ‘profesyonel köle’ gibi gördüğünü ilettiği Sony’e dava açtı.
Rota değişikliği
Altı yıl aradan sonra ‘Older’ albümü ile geri döndü. 33 yaşındaki Michael hem yaşlanmış, hem de ‘yas’lanmıştı. Erkek arkadaşının ölümünün ardından yaşadığı kalp sancılarını ifade ettiği bir olgunluk dönemi albümü George Michael’ın müzik kariyerinde rota değişikliğinin de habercisiydi. ‘Jesus to a Child’ gibi nefis bir çıkış parçasının haricinde ‘Fast Love’ , ‘Older’, ‘Star People’ gibi müzik tarihinde özel bir yere sahip olan parçalar ‘Older’ albümünde yer aldı.
1997 ise George Michael’ın en kötü senesiydi; hayatının geri kalan kısmını olumsuz yönde etkileyecek olan annesinin ölümü ile sarsıldı. ‘Older’ı 1998’de iki CD’den oluşan, ilk CD’nin kalbe ikinci CD’nin ise ayaklara hitap ettiği ‘Ladies and Gentleman: The Best of George Michael’ albümü izledi. 28 parçadan oluşan albümde, bir Stevie Wonder parçası olan ve Mary J. Blige ile düet yaparak seslendirdiği ‘As’ şarkısı da yer alıyordu. Albüm 15 milyon satarak büyük başarı elde etti.
Zor dönemler
2003’te tekrar Sony Müzik ile anlaşan George Michael, 2004’te ‘Patience’ ile yaparak hayranlarıyla özlem giderdi. 2006’da ise ‘Twenty Five’ isimli en iyi hit parçalarından oluşan albümü yayınladı. Nitekim 2005 ve sonrasında George Michael hayatında daha zor bir döneme girdi, uyuşturucu bağımlılığı ve buna bağlı yaşadığı sağlık sorunları hayatını zorlaştırdı.
Duygu insanıydı George Michael ve bir o kadar da yardımsever. Öldükten sonra onun yakınları ve onu tanıyanlar, hayır kurumlarına gizliden ne denli büyük bağışlar yaptığını, hatta evsizler için çalışan bir barınakta bizzat gidip gönüllü olarak çalıştığını ve bunun gizli tutulmasını istediğini söylüyorlar şimdilerde. Ayrıca ‘Jesus to a Child’ gibi hit parçalarının telif haklarını çeşitli hayır kurumlarına bağışlayacak kadar gönlü genişmiş George Michael’in. Hemşireleri kahraman olarak nitelendiren George Michael, hemşirelere bedava konser vermenin yanı sıra onları maddi olarak da desteklemiş. Öyle ki hemşirelik okuyan bir ‘barmaid’e 5 bin sterlin bahşiş vermişliği dahi varmış.
‘Tüm sanatçıların arzu ettiği şeyi başardım, bu başarı da çeşitli eserlerimin hep sağ kalacak olması’ demişti George Michael. O da, eserleri de hissettirdikleri de hep sağ kalacak olanlardan. Şimdi David Bowie, Prince, Leonard Cohen ile birlikte 2016 efsaneler grubunu bir yerlerde kurmuşlardır bile.