Bu tür yazıların o okullarda öğrenim gören çocuklar ve velileri üzerinde ne tür bir etki yarattığını tahmin etmek zor değil. Ancak nedense yazanın yanına kâr kalıyor. Umalım ki bu kez öyle olmasın.
19 Ocak’ta Üsküdar Kalfayan, 13 Ağustos’ta Üsküdar Tıbrevank, 18 Eylül’de yine Üsküdar Kalfayan ve son olarak 15 Kasım’da Bomonti Mıhitaryan. Sadece 2016’nın bilançosunda gördüğümüz şu: Üç Ermeni okulunun duvarına dört kez ırkçı yazılar yazılmış. Arşivde geriye gidiyoruz ve Ağustos ayında Tıbrevank’ın duvarına yazılan yazının ardından görüntülerin Emniyet’te incelendiğini görüyoruz. Ancak görüntülerden bu kişilerin kim olduğu anlaşılamadığı için dosya ‘faili meçhul’ olarak adliyeye teslim edilmiş. Diğer üç vakada da tablo hayli benzer.
Şişli Bomonti’de meydana gelen yazının ardından da benzer bir sürecin yaşanacağını öngörmek mümkün. Bu konuda duyarlı milletvekilleri soru önergeleri verdiler ama durum değişmedi. Bilhassa son bir yıldır bu tür ırkçı yazılar süreklilik kazanmış durumda ve bu nefret söylemini icra edenler hakkında hiçbir takibat yapılmadığı gibi bu kişilerin kim olduğu bile tespit edilemiyor. Bu tür yazıların o okullarda öğrenim gören çocuklar ve velileri üzerinde ne tür bir etki yarattığını tahmin etmek zor değil. Ancak nedense yazanın yanına kâr kalıyor. Umalım ki bu kez öyle olmasın.
Bomonti İlköğretim Okulu'nun duvarına ırkçı yazı