DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’da katıldığı halk buluşmasında Bahçeli'nin sözleriyle şekillenen gelişmelere ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Süreç henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi, evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisince Diyarbakır’da düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki buluşmaya DEM Parti milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Ayşe Serra Bucak Küçük ve Doğan Hatun, DEM Partili belediye başkanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin sözleri ile başlayan gelişmelere değindi. Bakırhan sürecin henüz bir tartışma düzeyinde olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bakın yakın zamanda aslında bunun için çok önemli bir fırsat da ortaya çıktı 44 aydır ailesiyle avukatlarıyla hukuksuzca görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, vekilimiz Ömer Öcalan’la görüşmesinden sonra hem bizler hem de Edirne’de yaşayan emekçiler, Tekirdağ’daki fabrikada çalışan işçiler, tarım hayvancılıkla uğraşan, geçimini sağlamayan esnafta bile büyük bir umut yarattı. Öcalan bu meselenin diyalogla, müzakere ile çözülmesini istiyor. Onun kurmuş olduğu parti de en üst düzeyden açıklamalar yaparak, bu konuda Öcalan‘ı işaret etti. Kürtler işaret ediyor, Türkiye’deki emekçiler ediyor, birleşenlerimiz ediyor, ittifaklarımız ediyor. Şimdi bu zeminin doğru değerlendirilip, değerlendirilmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Henüz bir süreç yok. Kimi kanalları açtığınız zaman maşallah zaten her şeyi konuşuyorlar, çözüyorlar. Türkiye’de böyle bir gelenek de var; muhatabın dahil olmadığı tartışmalarla sorunlar tartışılıyor. Süreç henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi, evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz. Karşımızda işte bir iktidar ve ortakları var. Ne kadar tutarlılar, ne kadar samimiler, bu meseleyi masaya yatırıp, diyalog ve müzakere ile çözmeye çalışacaklar, biz de bilmiyoruz. Böyle basında yazıldığı gibi kapılar arkasında bir diplomasi yok, bir görüşme yok. Basın üzerinden biz de iktidarın ve ona bağlı işte aktörlerin sözleriyle bu süreci değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz bu tartışmaların bir sürece evrilmesini canı gönülden istiyoruz. Çünkü biz zaten müzakere için varız. Barışı toplumsallaştırmak gerekiyor. Asıl barışı yapacak olan Türkiye halklarıdır, asıl barışı getirecek olanlar bu salonda oturanlardır.”
Bakırhan, şunları kaydetti:
“Günü gelir başka bir şeyle karşılaşmak durumunda kalabiliriz. Onun için bir sürece evrilmesi değerlidir, kıymetlidir ama bir süreç yoktur. Bu süreci yaratacak olan bizim kendi gücümüz ve örgütlülüğümüzdür. Gücünüz, sözünüz ve örgütünüz kadardır. Eğer örgütünüz güçlü değilse sözünüzün de bir kıymeti harbiyesi yoktur ne kadar doğru olursa olsun, ne kadar doğru söylerse söylesin, maalesef günümüzde ve dünyada siyaset böyledir. Gücün örgütün kadardır, sözün örgütün kadar dikkate alınır. Dolayısıyla örgütümüzü büyütüp, güçlendireceğiz. İttifaklarımızı geliştireceğiz, yerelde barış isteyen partilimiz olsun olmasın, bütün çevrelerle bir araya gelerek bu tartışmaları onlarla tartışmamız paylaşmamız gerekiyor. Barış Türkiye halklarının aleyhine bir durum değil. Barış, sadece Kürtlerin lehine bir sonuç oluşturmuyor. Her kesimi ilgilendiriyor. Barış, herkese kazandırır meselesini herkese ulaştırmak, herkesin talebi ortak talebi haline getirmek bizim en temel meselemizdir. Bugün de toplanma gerekçemizin en önemli ayaklarından biri budur. Siz buna dahil olacaksınız siz götüreceksiniz. Siz Türkiye’nin dört bir yanında 'Bu böyle gitmez; 3 trilyon dolar, Kürtler demokratik haklarını kullanmasın diye harcanmasın, emekçiye, çiftçiye, yoksula harcansın' diyebilirseniz, bu tartışmalar bir sürece evrilebilir. Aksine rehavete kapılan bir süreç varmış gibi, arka kapılar arkasında bir trafik yürüyormuş gibi davranırsak, 2013-2015 tarihindeki çözüm süreci gibi yine devletin copuyla, mahkemeleriyle karşı karşıya kalabiliriz. Sistemler hiçbir zaman kendileri istediği için çözüme gelmemiştir. Topluluklar halklar istediği için bir çözümü benimsemek zorunda kalmıştır. Bütün örgütsel yapımız bu salondadır, biz zorlayacağız. İyi niyetli olsalar da olmasalar da biz zorlayacağız. Öcalan çok net söyledi, bundan daha kıymetli bir şey olmaz. Buyurun ‘hukuki ve siyasi zemini oluşturun ben varım’ dedi. O zaman soruyoruz Öcalan zemin oluşturulursa; ‘Ben varım’ diyor o zaman buyurun o zemini oluşturun, oluşturalım. Devlet aklı ve iktidar burada nerede duruyor ne kadar samimidir emin olun onu bilmiyoruz ama hep birlikte önümüzdeki günlerde öğreneceğiz.”
Öcalan'a "disiplin" cezası
Öte yandan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan’a aile görüşünü engelleyen yeni bir “disiplin cezası” verildiği öğrenildi.
Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, aile görüşüne dair Bursa İnfaz Hakimliği’ne başvurdu. Hakimlik, 16 Ekim 2024 tarihinde Abdullah Öcalan’a verilmiş yeni bir 3 aylık “disiplin cezası” olduğunu bildirdi. Söz konusu “cezanın” gerekçesine dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı. Avukatlar, karara karşı itirazda bulunacak.
MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamalarından sonra 43 ayın ardından 23 Ekim’de yeni bir aile görüşü sağlandı. Abdullah Öcalan, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Urfa Milletvekili olan yeğeni Ömer Öcalan ile aile görüşü kapsamında görüştü.
(ANKA, Nupel haber)