‘21. Yüzyılda Ermeni Kimliğine Eleştirel Yaklaşımlar’ konferansı için İstanbul’a gelen Hamazkayin Ermeni Eğitim ve Kültür Birliği yöneticilerinden Mıgırdiç Mıgırdiçyan ile konferansın içeriği çerçevesinde bir söyleşi gerçekleştirdik. Mıgırdiçyan, “Türkiye’deki değişim ve Türkiye Ermenilerinde yaşanan uyanış, hem Ermenistan hem de Diaspora tarafından fark ediliyor” diyor.
Konferansa dair görüşlerinizle başlayalım….
İstanbul Ermeni toplumu sizin de bildiğiniz nedenlerle uzun yıllar boyunca diaspora ve Ermenistan ile sağlıklı ilişkiler kuramadı. Sadece kiliseler arasındaki düşük yoğunluklu bir ilişkiden söz edilebilir. Bunun dışında sosyal, kültürel veya politik içerikli bir temas sağlanamadı. Bir süredir yeni ilişkilerin oluşması çabalarına tanıklık ediyoruz. Bu süreçte önce Hrant Dink, ardından da onun adını taşıyan vakfın çalışmaları sayesinde gerçekleşiyor bu yakınlaşma. Türkiye’deki değişim ve Türkiye Ermenilerinde yaşanan uyanış hem Ermenistan hem de Diaspora tarafından fark ediliyor. Bu farkındalık yeni ilişki biçimlerini de gündeme taşıyor. Diaspora ve Türkiye Ermenileri arasında yeni ilişki biçimleri geliştirmeliyiz. Geçmişte Türkiye Ermenilerine yönelik bariz bir çekincenin varlığını biliyoruz. Bu çekinceyi halen taşıyanlar da var. Ancak Hrant Dink Vakfı çevresindeki insanların birikimi ve iradesi birçokları tarafından fark ediliyor. Hamazkayin Eğitim ve Kültür Birliği de bu gruba dahil. Meseleye temelden bakmaya çalışıyoruz. Ne yapacağımıza, nasıl yapacağımıza yüzeysel yaklaşımlarla değil, enine boyuna değerlendirilmiş görüşlerle karar vermek istiyoruz.
Konferansta Türkiye’nin farklı illerinden, ABD, Avrupa, Gürcistan, Ürdün, Lübnan ve Ermenistan’dan farklı etnik kimliklere mensup araştırmacılar sunumlar yaptı. Bu çeşitlilik gelecekteki projeler için ne anlama geliyor? Bu tür toplantıların daha geniş kitlelere ulaşması için neler önerilebilir?
Konu akademik bir tartışmayı gerektiriyor. Bu nedenle sunumların akademik düzeyde olması çok doğal. Ermeni kimliği ve günümüzde bu kimliği oluşturan farklı etmenleri konu alan bir dizi sunum dinledik. Tabii değindiğiniz gibi akademik düzlemin dışında siyasi, sosyal ve kültürel alanları da kapsayacak müzakerelere ihtiyacımız var. Ermeni kimliğinin unsurları geçmişe oranla çok daha fazla çeşitlilik taşıyor.
Toplumun bu gelişmelerden haberdar olması medya yoluyla gerçekleşebilir. İstanbul Ermeni basını konferansı izleme konusunda oldukça isteksiz görünüyor. Hatta günlük gazetelerden biri bu önemli toplantıyı görmedi bile. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda karamsar değilim. Konuyu öncesinde değerlendirdik ve beklentimizi de Agos üzerinde yoğunlaştırdık. Konferansın düzenleyicisi konumundaki Hrant Dink Vakfı, Agos gazetesi ile iç içe bir kurum. Sonuçta güvenirliğini kanıtlamış saygın bir gazete ve konferans boyunca da tam kadro hazır bulundular. Beyrut’ta yayınlanan ‘Aztag’ da konferans haberlerini Agos üzerinden aktarmak üzere hazırlıklar yaptı. Yazarlarınızdan Sevan Değirmenciyan bu haberi Aztag için de yazacak.
Hrant Dink Vakfı’nın ve Hamazkayin Eğitim ve Kültür Birliği’nin nın işbirliği zamanla İstanbul ve Beyrut’taki Ermeni toplumlarına da yansıyor. Geçmişte İstanbul’dan Vartanants Korosu Beyrut’u ziyaret etti. Zavaryan Öğrenci Birliği’nden gençlerin de İstanbul’daki Nor Zartonk grubu ile yakın ilişkileri var. Bu ilişkiler nasıl daha fazla gelişebilir?
Bu konu aramızda epeyce tartışıldı. Öncelikle belirteyim ki Hamazkayin Merkez Kurulu’nun çalışmaları Beyrut’la sınırlı değil. Fransa, İngiltere, İsveç, Yunanistan, Kıbrıs gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD, Kanada, Avustralya, Suriye ve daha pek çok ülkeyle doğrudan ilişki içindeyiz. Suriye’yi özellikle belirtmeliyim zira Suriye Hamazkayin Komitesi mevcut savaş koşullarında bile faaliyetini sürdürüyor. Sürecin Beyrut’la başlaması biraz da coğrafi yakınlıkla ilişkili. Örneğin Vartanants Korosu gibi kalabalık bir ekibin bu konseri uzak bir ülkede gerçekleştirmesi çok daha ağır bir maddi külfet oluşturacaktı. Başarılı bir etkinlikti. Hem Beyrut dinleyicisi çok memnun oldu, hem de duyduğuma göre koronun üyeleri Beyrut’tan çok iyi izlenimlerle ayrıldılar. Diasporada gerçekten de kültür ve eğitim konularında ciddi sorunlarımız var. Bu alanlarda da geliştirdiğimiz ve uygulamaya koyduğumuz projelerimiz var. Ermeni olmayan teşkilatlarla hazırladığımız projelerimiz vardı, ancak mevcut çatışmalı siyaset ortamında onları ertelemek zorunda kaldık. Bu bağlamda Hrant Dink Vakfı’nın mevcut sancılı süreçte bu konferansı gerçekleştirme iradesini bir kez daha takdir ettiğimi belirtmek isterim.