Anadolu’da, özellikle köylerde yaşayan Ermenilerin önemli bir kısmı yoksuldu, çoğu zaman kıtlıkla yüz yüzeydi. İstanbul’a akın edenlerin önemli bir kısmının bu şehirde yerleri, yurtları yoktu. Bekarların sığındıkları tek yer hanların bodrumları oldu.
Bu hafta da Karin’in sayfasına el koydum. El koymadım da hanlarla ilgili daha sonraki aylarda değineceğimiz bir konuyu erkene aldık. Geçen yazımda belirttiğim gibi, bir sevdayla yola çıkmıştık, ama tarih peşimizi bırakmıyor. Tarih, adım attığımız her handa, acı da olsa şu an için aklımızdan geçmeyen pek çok konuyu bizlere hatırlatıyor.
Bu hafta ele alacağımız konuyla da ilgili olarak bu hanlarda birilerini bulmak mümkün değil. Onlar da toprak olup gittiler.
Ülkemizde Ermenilerin tümünün zengin olduğu genel bir kanıdır. Bu kanı doğru olmadığı gibi, 1860’lardan itibaren yoğunlaşarak Ermenilerin başına olmadık belalar açtı Varlık Vergisi’yle, 6-7 Eylül’le, 36 Beyannamesi’yle günümüze kadar geldi.
Halbuki Ermeniler başka türlü zengindi. Olanaklar ölçüsünde eğitimli ve ekmeğini taştan çıkaran vatandaşlardı. İstanbul’un fethi ile birlikte Anadolu’nun dört bir köşesinden Ermeni din adamları, sanatkârları, mimarları, zanaatkârları, tüccarları, çiftçileri ve işçileri zorla İstanbul’a getirilmişti.
Bantukhd’un hikâyesi
Anadolu’da, özellikle köylerde yaşayan Ermenilerin önemli bir kısmı yoksuldu, çoğu zaman kıtlıkla yüz yüzeydi. Yaşanan baskılar, zülumler, çıkan isyanlara bu yoksulluk da eklenince, çoğunlukla gençlerin kitlesel olarak iş, aş için öncelikle yaşadığı köyün merkezine, ardından başta İstanbul olmak üzere batıya doğru göç ettikleri bilinmektedir. Ermeni edebiyatında ‘bantukhd’ (gurbetçi) kavramının sık sık karşımıza çıkması bu nedenledir.
İstanbul’a akın edenlerin önemli bir kısmının bu şehirde yerleri, yurtları yoktu. Akraba ve hemşehri ilişkileri olanlar Samatya, Kumkapı, Yenikapı gibi İstanbul’un belirli mahallelerinde yoğunlaştı. Üç beş aile aynı evde yaşarken, bekarların sığındıkları tek yerse hanların bodrumları oldu.
Ermenilerin ünlü mizahçısı Hagop Baronyan onların bu durumunu, ‘İstanbul Semtlerinde Bir Gezi’ adlı eserinde Galata semtini anlatırken “ Semtimizde ancak yirmi beş ya da otuz yerli Ermeni evi vardır. Gurbetçi kardeşler ki burada yeraltında yaşarlar, her Pazar günü semtin kilisesine gider ve kumbaralara para bırakırlar” şeklinde hicvetmektedir.
İş, aş peşinde koşan pek çok Ermeni genci İstanbul’un ticari merkezi olan Eminönü, Sirkeci, Galata, Pera’da yer alan hanlarda pek çok meslek edindi ve zamanla ustalaştılar. Usta çırak ilişkileri içinde yetişenler zamanla kendi alanlarında zanaat erbabı olarak ünlendi. Bir kısmıysa Anadolu’dan getirdikleri mesleki yetenekleriyle öne çıktı. Ermeni ileri gelenlerin bir kısmı da bu hanlarda yazıhane açtı. Karin’in yayınladığı listeler bu açıdan eşşiz zenginliktedir.
Ermeniler İstanbul’da edebiyat sanat, yardım, müzik, spor gibi farklı alanlarda yüzlerce dernek kurdu. Pek çoğunun başka şehirlerde şubeleri de açıldı. Amacımız bu derneklerin bir bibliyografyasını, amaçlarını, faaliyetlerini ele almak değil. ‘Hanlar Hamamlar’ serimizden ilham alarak özellikle İstanbul hanlarında yer alan dernekler hakkında iki satırla da olsa bilgi sunmak.
Hanları mesken tutan hemşerilik dernekleri
1915’te hayatta kalan Ermeniler, dünyanın dört bir yanına dağıldı. Gittikleri pek çok ülkede Nor Dikranagerd (Yeni Diyarbekir), Nor Sepasdia (Yeni Sıvas), Nor Maraş (Yeni Maraş)gibi hemşerilik dernekleri kurup aynı adlarla gazete, dergi yayınladılar. Gelenek, göreneklerini yaşatmaya, edebiyat, sanat, müzik, spor gibi kültürel köklerini canlandırmaya, yeşertmeye çalıştılar.
Anadolu’dan gelen ve İstanbul’a sığınan Ermeniler de özellikle İkinci Dünya Savaşı ateşkesinden hemen sonra, akıllarından çıkmayan memleketlerini tekrar yaşatma niyetiyle onlarca dernek kurdu. Hanlar, kiliseler, okullar, kitabevleri, gazeteler hatta bir iki otel dernek adresleri oldu.
Teotig’in ‘Amenun Darestuytsı’nda (Herkesin Yıllığı-1921) yer alan ve ricası üzerine araştırmacı, tarihçi, kitapçı Bimen Zartaryan’ın (1880-1956) hazırladığı ‘İstanbul Dernek Faaliyetleri’ başlıklı çalışmasında, İstanbul’da kurulan pek çok kültür derneğine ilişkin adresleri ve kuruluş tarihleri başta olmak üzere kısa da olsa önemli bilgiler sundu.
Adres bilgilerinde yer alan hanların bir kısmı bugün yok. İnsanlar gibi onları da yok ettiler.
Bu bilgilerden yola çıkarak özellikle hanları mesken tutan hemşerilik derneklerine değiniyoruz.
Senekerimyan (Sivas): Armenag Khorigyan başkanlığında Ğ. D. Aprahamyan tarafından yöneltilen dernek Kamando Han No 6’da faaliyet gösteriyordu. Bu dernek hakkında Karin’in daha önce detaylı bilgi sunmuştu.
Yegeğyats (Erzincan): Galata, Perşembepazarı Ticaret Han bitişiğinde faaliyette bulunan dernek, Hayg-Aram D. Khaçaduryan başkanlığında ve D. Taniyelyan tarafından yönetiliyordu.
Razmig (Şebinkarahisar): Avedis Tasyats başkanlığında A. Sahagyan tarafından yönetilen dernek, Sepetçi Han No 5’te yer alıyordu.
Mntzur (Erzincan Kuruçay): Harutyun Acemyan başkanlığında A. Yeritsyan tarafından yönetilen dernek, Havyar Han No 5’de faaliyet gösteriyordu. %0li yıllarda dönemin Başbakan’ın adıyla ‘Menderes operasyonları’ olarak bilinen Tophane-Karaköy aksında onlarca binanın yol genişletme gerekçesiyle yok edildiği süreçte Havyar Han da bu şehircilik katliamından nasibini aldı. Yerinde şu an Karaköy Meydanı’na bakan hilkat garibesi Aksu Han yer almaktadır.
Nigia (İznik): Başkanlığını Khaçig Cancozyan’ın yaptığı ve Hovhannes Babigyan’ın da yer aldığı dernek, Tahtakale, MustafaPaşa Han’da bulunuyordu.
Yeprad (Harput): Doktor Dikran Marzbanyan (başkan), L. Nersesyan yönetiminde Büyük Yeni Han 2. Kat, No 54-57’de faaliyet gösteriyordu.
Rodosto (Tekirdağ): Antranig Takvoryan’ın başkanlığında ve Dr. Keresteciyan yönetiminde Altıparmak Han No 10’da faaliyet gösteriyordu.
Marzuvan (Merzifon): Dikran Barsamyan’ın başkanlığında, B. Şahbenderyan yönetiminde Kamando Han No 76’da bulunuyordu.
Kiğı ( Bingöl): S. Manugyan (başkan), M. Postayan yönetiminde Pera Rumeli Han No 11’de faaliyette bulunuyordu.
Amasya: Apraham Saadetyan’ın başkanlığında Kamando Han No 6’da yer alıyordu.
Kayseri: Hagop Altıparmakyan (başkan), M. Sisliyan yönetiminde Altıparmak Han’da yer alıyordu.
Evereg: Hagop Altıparmakyan’ın başkanlığında Çiçek Pazarı, Altıparmak Han’da yer alıyordu.
Hemşerilik dernekleri elbette bunlarla sınırlı değil. Van, Pütanagan (İzmit), Tarağanyats (Kemah), Ordu, Ankara, Efkere gibi onlarcası farklı adreslerde faaliyette bulundu.
Agopyan Han’da Pingyan’lıların ahdı vefası
Bimen Zartaryan’ın yayınladığı hemşerilik dernekleri arasında Papken Süni (Pingyan), Hagopyan Han bilgisi dikkatimi çekti. İstanbul’da üç adet Hagopyan Han olduğunu ve daha sonraki yazılarımızda bu konuyu ayrıntılı olarak işleyeceğimizi belirtelim. Pingyan nitelemesiyse bana yabancı değildi. Rahmetli Sarkis Seropyanla birlikte bu tarihi Ermeni yerleşimini ziyaret etmiştik. Erzincan sınırına oldukça yakın, Fırat’ın yamacında yer alan, bir dönem Agn (Kemaliye) sınırları içinde kalan ve günümüzde Sivas, Divriği’de Adatepe olarak adlandırılan köydür Pingyan. Zamanında üç kilisesi ve iki Ermeni okulu varmış.
Peki, Papken Süni bir yer ismi mi, yoksa başka bir şeyin adı mıydı? Kısa bir araştırma sonucunda Papken’in kimliği belli oldu. Pingyanlılar bir ahdı vefa olarak derneklerine Pingyan yerine, Pingyan doğumlu Papken Süni’nin adını vermiş.
1890’lı yıllar Ermeniler için tehlike çanlarının çalmaya başladığı, can ve mal güvenliği sorununun had safhaya ulaştığı yıllardır. Ermenilerin Osmanlı hükümeti düzeyinde ve Avrupa nezdindeki girişimleri, sorunun çözümü için bir sonuç vermez. Hükümetin bütün dünya önünde verdiği reform sözleri havada kaldığı gibi, tam aksine Anadolu’nun pek çok yerinde Ermenilere yönelik katliamlar birbirini izler. Yüzbinlerle ifade edilen Ermeni, canından, yerinden yurdundan olur, malları mülkleri talan edilir.
İttihat Terakki hareketi ile yakın ilişkileri olan, aynı parlamentoda görev alan Ermeni Devrimci Fedarasyonu (Taşnaksutyun) Partisi üyelerinden bir grup, dünyanın dikkatini Ermeni Sorunu’na çekmek için 1896 yılında Karekin Pastırmacıyan organizasyonunda Osmanlı Bankası baskınını gerçekleştirir ve tarihte “Osmanlı Bankası Baskını” olarak yer alır. Güvenlik güçleriyle çatışmaya giren parti üyelerinden Agn’lı (Kemaliye) 22 yaşındaki Papken Süni (Bedros Pariyan) önderliğindeki dokuz kişi yaşamını yitirir. Pingyanlılar Süni’yi unutmaz. Agopyan Han’da kurdukları hemşerilik derneğine onun adını verirler.
Yetimlerin hanlardaki el emeği, göz nuru
Hanlar aynı zamanda yetimhanelere destek vermek üzere ürün satışı yapılan ve sosyal dayanışmaya katkı sağlayan mekânlardı. Büyük Yeni Han’a gittiğimizde, ‘1901 Intartzag Oratsuyts Azkayin Hivantanotsi’de (1901, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Salnamesi) yer alan bir ilanla hatırlamıştık hanların bu yönünü.
Ermeni Hastanesi bünyesinde, Anadolu’daki Ermeni kırımlarından sağ kurtulan yetimler için Surp Hagop’a ithaf edilen bir yetimhane açıldı. Yetimhane eğitimin yanı sıra, 1890’larda açtığı atölyelerle bu çocukları hayata da hazırlamaktaydı. Yetimler daha sonra 1913’te faaliyete geçen Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’ne nakledildi. Karagözyan, ilerleyen süreçte Kuleli Askeri Lisesi’nde toplanan yetimleri de kabul ederek meslek atölyeleri geleneğini sürdürdü.
Salnamede yer alan ilanın özetini aktarıyoruz:
“Sandalye Atölyesi: 1900’de açılan atölyede üretilen sandalyeler için pek çok sipariş alınır.
Ayakkabı Atölyesi: 1899’da kurulan atölyede sadece hastane ihtiyaçları karşılanmakla kalmaz, sipariş de kabul edilir,
Terzilik Atölyesi: Atölye bir ustanın denetiminde çalışmalarını sürdürür ve dışarıdan da sipariş alır,
Dokuma Atölyesi: 1899’da açılan atölye dokuma, fason kumaş, peşkir ve havlu dokuması yapılır, hastahane ihtiyaçlarının tümü karşılanır ve sipariş kabul edilir,
Mobilya Atölyesi: 1901’de kurulan atölyede; yazı masası, tavlin (sigara iskemlesi, sehpa) ve masa imalatı yapılır. Son satırda şu açıklamaya yer verilir.
“Tüm ürünler, uygun fiyatlarla Büyük Yeni Han No 51’de satılmaktadır.”