Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde görüşçülerine GBT dayatılan ve sohbet hakları engellenen 10 kadın mahpus eylem yaptığı için gardiyanlar tarafından darp edildi.
Dilara Özdeş
İzmir Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde görüşçülerine GBT dayatılan ve sohbet hakları engellenen 10 kadın mahpus havalandırma ve revirde oturma eylemi yaptığı için gardiyanlar tarafından darp edildi. DİHA’da yer alan habere göre, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Cezaevi Komisyonu avukatlarından Dinçer Çalım olayla ilgili “Havalandırmadaki tüm kadınlar saldırıda çeşitli yerlerinden yaralanmıştır, yere yatırılmış ve tekmelenmişlerdir. Amaç koğuşa almak değil işkence yapmaktır.” Dedi. Yaşanan hak ihlalleri ve baskıların son bulmasını isteyen Çalım “Yapılan işkenceler kabul edilemez. İki gün önce bu hapishaneden birçok gardiyan cemaatçi olduğu iddiasıyla gözaltına alınmıştır. Asıl olarak tutsaklara karşı işlenen suçlar etkin olarak soruşturulmalıdır. İşkence yapan memurlar açığa alınmalı ve görevinden uzaklaştırılmalıdır. Bir an önce hapishanelerdeki sohbet hakkı tam olarak uygulanmalı, kitap ve dergi yasaklarına son verilmelidir” açıklamalarında bulundu.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) Kadın Ağı Temsilcisi Avukat Ezgi Duman, konuyla alakalı mahpuslarla henüz iletişime geçemediklerini fakat mektup yazarak ulaşacaklarını söylerken Türkiye hapishanelerinde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili “ Maalesef Türkiye hapishanelerinde tüm mahpusların karşılaştığı bir durum bu fakat kadın mahpuslara yapıldığı zaman durum erkek şiddetine dönüşebiliyor. Hapishaneler bir şekilde kapatılma mekanları ve siz hapishane idaresinin, infaz koruma memurlarının egemenlik alanı içerisindesiniz yani hapishaneler ataerkil tahakkümün daha yoğun şekilde yaşandığı yerler. Aslında buna karşı tüm mahpusları güvence altına alacak bir takım yasal düzenlemeler üzerinden gitmek gerekiyor. Türkiye hapishanelerinde mahpusların kötü muamele, işkence, darba, cinsel tacize maruz kaldıklarında başvurabilecekleri gizli, etkili başvuru yolları yok. 6284 sayılı yasaya göre kadınların yaşadığı şiddetten korunması gerekiyor. Yani o infaz koruma memurlarının uzaklaştırılması etkili bir şekilde cezalandırılması gerekiyor. Kadınların korunması için bu önemli ama böyle bir yaptırım söz konusu değil. Kadınlar suç duyurusunda bulunuyorlar ya da çeşitli insan hakları örgütlerine başvuruyor fakat bu suç duyurularını kendilerine şiddet uygulayan kişilerden gizli şekilde yapamadıkları için kendilerine uygulanan şiddet aslında artıyor. Ne yapılabilir peki? Başvurabilecekleri etkili gizli bir takım mekanizmaların olabilmesi ve kamuoyu oluşturulması önemli diye düşünüyorum. Bizim CİSST olarak en azından kötü muamele olaylarına karşı en ciddi şekilde önerdiğimiz talebimiz bu” dedi.
Yapılan hak ihlallerin yalnızca darp ve işkenceden ibaret olmadığını söyleyen Duman “Biz dernek olarak özel ihtiyaçlarının karşılanmamasını da kötü muamele olarak kabul ediyoruz. Zaten Türkiye’de kadınların kadın olmaktan kaynaklı ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir yasal mevzuat olmaması başlı başına çok temel bir sorun ki onun üzerinden şekillenen bir sürü hak ihlali var. Kıyafetten tutalım beslenme listelerinin oluşturulmasına kadar çocuklarıyla birlikte kalan kadınların yaşadıkları zaten başlı başına bir ihlal. Damgalanma, yalnızlaşma, hangi suçtan girerse girsin ailesi tarafından kadınlar terk edilme aynı zamanda çalışma koşulları da çok kötü durumda. Bazı kadınlar çalışamıyor çalışanlar ise çok kötü şartlarda çalışıyor ve cinsiyetçi bir iş bölümü söz konusu, devlet kadın hapishanelerinde atölye açmak istediğinde ilk akla gelen şey mantı atölyesi açmak oluyor" açıklamalarında bulundu.