Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları ekibinin hazırladığı ‘Cins Adımlar: Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşü’ ile Kadıköy’ü adım adım gezerek, semtin geçmişinde gizli kalan hikâyeleri keşfettik.
Yüzyıllardır çeşitli inançlara, farklı kültürlere ve yaşamlara ev sahipliği yapan Kadıköy meğer ne çok hikâye biriktirmiş içinde, ne çok gizlemiş tanıklıklarını. Deniz Kızı Eftalya’nın büyülü sesi, Kınar Hanım’ın küskünlüğü, Eliza Hanım’ın hüzünlü vedası, Dilhayat Kalfa’nın besteleri veya Haydarpaşa’dan hiç dönmemek üzere kalkan trenler... Hepsi de Kadıköy sokaklarında bir yerlerde hatırlanmayı bekliyor. İşte tüm bu hikâyeleri Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları ekibinin 19 Haziran Pazar günü düzenlediği ‘Cins Adımlar: Toplumsal Cinsiyet ve Hafıza Yürüyüşü’ sayesinde öğrendik. Sık sık önünden geçip gittiğimiz mekânlara toplumsal cinsiyet hafızasının çerçevesinden yepyeni bir gözle baktık.
‘Cins Adımlar’ ekibi ile turumuza Kadıköy’deki vapur iskelesinde buluşarak başlıyoruz. Sıcak havaya rağmen enerjik bir girişin ve selamlaşmanın ardından mekânların ve kişilerin geçmişinde kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. Projenin mimarı, Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ayşe Gül Altınay eşliğinde ve öğrencilerin rehberliğinde semti geziyor, her yerde farklı tarihi öznelerin hikâyelerini dinliyoruz. Kimi zaman anlatıcının da dillendirdiği hikâyenin bir parçası olduğu ve kendine dair bir şeyler aktardığı hissine kapılıyoruz. Kentin geçmişine, eril bakış açısından uzaklaşarak alternatif bir yönden bakıyoruz.
‘Unutulmuş yıldız’ Kınar Hanım
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, birçoğumuzun tanıma imkânı bulmadığı, Ermeni tiyatro sanatçısı Kınar Hanım’ı hatırlıyor bu kez. 1876’da İstanbul’da doğan Kınar Hanım, Fasulyeciyan Tiyatro Topluluğu’nda oyuncu olan annesinin vasıtasıyla, erken yaşta tiyatro ile tanışır. 18 yaşına geldiğinde kendisi de bu topluluğun düzenli oyuncusu olur. II. Meşrutiyet’in ilanıyla gelen özgürlükçü havanın etkisiyle sayısı artan çeşitli tiyatro topluluklarında baş oyunculuk yapar. Muhsin Ertuğrul, beraber çalıştıkları dönemde Kınar Hanım’dan, “Türk tiyatrosunun o dönemdeki en yetkin kadın sanatçısı” diye övgüyle bahseder. Oyunculuk kariyeri boyunca ‘Çürük Temel’, ‘Dalida’, ‘Kantocu Kız’, ‘Ekmekçi Kadın’, ‘Fanfan’, ‘Gülnihal’ gibi oyunlarda rol alır. 1930’lara gelindiğinde, birdenbire sahnelere veda eder. Veda nedeninin o dönemde Türkçeyi gayrimüslüm oyunculardan farklı olarak ‘aksansız’ konuşan Müslüman kadın oyuncuların yetişmesi olduğu söylenir. Sahnelerden çekilmesinin kendi kararı olduğu aktarılır. Peki, Kınar Hanım hafızalardan niçin silinmiştir? Kafamızda canlanan bu ve bunun gibi soruların cevabını, tur boyunca hep birlikte aradık.
Eliza Binemeciyan’ın gizemli vedası
Eskiden Apollon Tiyatrosu’na bugünse Rexx Sineması’na ev sahipliği yapan köşeye varıp da Eliza Binemeciyan’ı anmamak olmaz. Osmanlı döneminin yetenekli ve parlak kadın tiyatro oyuncularından olan Binemeciyan, henüz on yaşındayken çıkar sahnelere. Annesi Ağavni ve babası Rupen de kendisi gibi oyuncudur. Diğer Ermeni oyunculardan farklı olarak, Eliza Türkçeyi çok güzel konuştuğu için kısa sürede dikkat çeker ve Darülbedayi’ye kabul edilir. Ancak 1920’da, başrolünde olduğu ‘Yamalar’ oyununu sahnelemeden Türkiye’yi terk eder. Tiyatroya yıllarca emek veren sanatçının ülkeyi terk etme nedeni hâlâ merak konusu. Bu duruma açıklık getiren bilgi ya da kaynağa ulaşılamıyor. Bilinen şu ki, Eliza’nın gidişi Afife Jale’nin sahnelere çıkmasına vesile olur. Eliza’nın sahneleyemediği oyunun başrolüne Afife getirilir ve ilk Türk Müslüman kadın oyuncu olarak tarihe geçer.