Dink cinayetiyle ilgili kamu görevlilerinin yargılandığı duruşma, üçüncü gününde Trabzon İstihbarat Şube Amiri Ercan Demir'in savunmasıyla devam ediyor.
Çağlayan Adliyesi 14. Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması başladı. Duruşmaya tutuksuz sanıklardan Mehmet Ayhan, Reşat Altay, Celalettin Cerrah, Faruk Sarı ve Ahmet İlhan Güler katıldı. Dink ailesi avukatı Bahri Belen, son duruşmalara katılmayan Tuncel’in duruşmalara çağrılmasını talep etmişti. Erhan Tuncel de bugünkü duruşmaya katıldı. Tutuklu sanıklardan Ercan Demir, Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek de duruşma salonunda bulunuyor. Tutuklu sanıkların bir kısmı SEGBİS üzerinden duruşmaya katılıyor.
Savunmasına devam eden Ercan Demir, Dink cinayetiyle ilgili olarak hazırlanan Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarına atıfta bulunarak kamu görevlileri iddianamesiyle ilgili savunmaya devam etti.
Demir, savunmasında sorumluluk konusunda Engin Dinç başta olmak üzere üst makamları işaret etti, yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’i suçladı. Demir ve Tuncel arasında mahkeme salonunda zaman zaman gerginlik yaşandı.
Ercan Demir savunmasının ilk bölümünde özetle şunları söyledi:
“Erhan Tuncel’le görüşme anlamında bana verilen bir talimat yoktur. Yardım üzerine katıldım görüşmeye.”
(Engin Dinç’in Erhan Tuncel’i makamına çağırmasına ilişkin) “Makamda yapılan görüşmede elemanın çalışması konusunda bir sorun vardı, onu çözdüm diyor. farz edelim Dinç’in beyanı doğru. Elemanı şubeye getiren Muhittin Zenit değil, Mehmet Ayhan değil. Bu buluşmaları elemanla bu memurlar yapar. Görevli personelin bilgisi olmadan yapılabilecek bir şey değildir.”
Tuncel şubatta Dink’in öldürüleceği bilgisi veriyor, nisanda “çalışmayacağım” diyor. ‘O adamın başına birşey gelirse seni gömerim’ ifadesini o anlam kullandım. Erhan’nı benden rahatsızlığı bu sebepten.”
“Cinayette kullanılan Ardeşen yapımı silah bilgisi,Trabzon Jandarma’nın Ogün Samast yakalanmadan 3-4 saat önce girdiği evraktır. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nda raporunda var, ‘sorduk jandarma nereden geldiğini bulamadık’ deniyor.
“İhmali davranıştan kasten öldürme kapsamında tutuklandım. İkinci Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildim fakat reddedildi. 2015 tarihli iddianamede yeni suçlamalar var. Suç örgütü bile olmadan suç nasıl FETÖ-PDY’ye havale ediliyor merak ediyorum.”
“Benim kim olduğumu en iyi bilen Engin Dinç’tir. Hodri meydan diyorum. 10 yıl önce dosyada yargılanan 26-27 kişiyle ilgili bir talimat yazın, birbiriyle görüşme istatistiklerini isteyin, çok tuhaf şeylerle karşılaşacaksınız. Dinç’le hasımız ama bu birbirimizle ilgili doğru olan şeyleri söylemeyeceğimiz anlamına gelmez.”
İddianamede yer ala ‘ses getirecek bilgisini paylaşan Demir’dir iddiasıyla ilgili) Ben vasıfsız bir emniyet müdürü olarak müdürlerimi mi kandırdım? Yetki Engin Dinç’tedir. Özkan Mumcu’nun beyanı, Dinç’in ifadesi var.”
“Güler’in imzaladığı evrakta Dink’in hedef olduğu bilgisi var”
“2004 tarihli evraklarda, merhumun hedef olduğu ve evinde tedbirler alındığı yönünde beyan var. ses getirecek eylem bilgisinin yeterli olduğu yönünde beyan var. Cinayetten önce Ahmet İlhan Güler’in imzaladığı evraklarda da merhumun hedef olduğu bilgileri var.”
(12 nolu F3 raporu hakkında) Soruşturma makamı tarafından gizlendiği iddia edilen raporun içeriğinden, Mülkiye Teftiş Kurulu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında bahsedilmiş. Ya müfettişler ya da soruşturma makamları yalan söylüyor.”
(Emniyet Müdürü Reşat Altay’a verilen brifingde Dink’in öldürüleceği istihbaratının verilmemesiyle ilgili) Şube müdür kimse muhatap odur. Ne İstanbul emniyet görevlileri ne de Reşat Altay’a bilgi verme konusunda yetkim yok.
(Muhittin Zenit’in beyanını kast ederek) Raporlarda şube müdürünün parafı gerekmektedir. “F5 raporları benim dönemimde düzenlenmişti” demeye gerek yok, o zaman neden arşive girmediğinizi izahını yapmanız lazım. O cümleden dijital sisteme girdik sonra imha edildi gibi bir algı oluşuyor.”