20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından, aynı zamanda ressam ABD'li sanatçı Robert Mapplethorpe’un sergisi 3 Haziran'da Galeri Nev'de açıldı. Serra Yentürk küratörlüğünde sergi 31 Temmuz'a kadar açık kalacak.
20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından, aynı zamanda ressam olan ABDli sanatçı Robert Mapplethorpe’un eserleri bir kez daha izleyiciyle buluşuyor. 2011 yılında Paul McMillen küratörlüğünde ve Robert Mapplethorpe Foundation işbirliği içerisinde düzenlenen Türkiye’deki ilk sergisinde, sanatçının çeşitli dönemlerinden 26 ikonlaşmış ve sanat tarihine mal olmuş yapıtı gündeme gelmişti. Mapplethorpe’un izleyeni derinden sarsan karelerine giriş niteliğindeki bu önemli sergiye ev sahipliği yapan Galeri Nev, bu kez de sanatçıyı Serra Yentürk küratörlüğünde 3 Haziran’da açılan kişisel sergisiyle ikinci kez ağırlıyor.
Erotizm ile pornografi sınırında gezinen görkemli ve adeta heykelimsi erkek ve kadın nüleri ile 70’li yıllardan itibaren sanat dünyasına damgasını vuran 1946 New York doğumlu sanatçının bu sergisinde, ilkinden farklı olarak daha az bilinen eserlerinden özel bir seçkiye yer verilmiş. Bu tercih, izleyene, sanatçıyla yoğun bir baş başalık içinde, farklı, özgür bir yorum alanı tanıyor.
Galerinin girişinde, Mapplethorpe’la hayat ve sanat yolunu bir ömür birlikte giden müzisyen, şair Patti Smith’in portresi karşılıyor bizleri. Patti Smith dingin ve Mapplethorpe’un ifadesinden de izler taşıyan suretiyle, adeta sergideki halimize tanıklık ediyor.
Çok farklı tekniklerle müzisyenlerden porno yıldızlarına, oradan yer altı dünyasının sado-mazo üyelerine, derken doğaya, özellikle de çiçeklere yoğunlaşan sanatçı, kesitler halinde sunduğu karelerin tamamlanışını adeta izleyenlerden bekliyor.
Farklının bütünleyiciliği
Doğaçlamayı tamamen dışlayan, en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış beden, yüz ve el kompozisyonları, küratörün mükemmel yerleştirmesi sayesinde, doğadan bitkilerle ya da günlük hayatın içinden köşeli, yuvarlak hatlı eşyalarla eşleşiyor. Siyahla beyazın tezatında, insanla doğanın ve çevrenin birbirine kah eşlik eden benzerliğine kah birbirini öne çıkaran farklılığına bakıyor ve hipnotik etki yaratan karelerle bütünleşiyoruz. Kadın bedenine dair kesitler, yanı başındaki kapı aralığı ya da deliklere odaklanan fotoğraflar eşliğinde keşfedilesi bir sır izlenimi yaratırken, heykelimsi siyah tenli erkek nüleri de homoerotizm başta olmak üzere, ölüm karşısında sanat aracılığıyla anlık ebediyete kavuşan bedenin kırılganlığını, en ters noktadan, olanca görkemi ve mükemmelliği içinde sergiliyor.
Hayatı boyunca siyasi gelişmeler, eşcinsellik, ayrımcılık, homofobi, önyargı, ırkçılık gibi meseleleri kendine dert edinen sanatçı, gerek AIDS teşhisi sonrası gelen ölümünden bir yıl önce, 1988’de Whitney Müzesi’nde açılan ilk önemli retrospektif sergisi, gerekse bizzat duruşu ve verdiği hakikat mücadelesi ile, sonraki kuşaklar üzerinde derin izler bıraktı. Bugün bu muhalif siyasi sanatsal miras, sanatçının adını taşıyan vakıf tarafından da sürdürülüyor.
Mükemmel denge
Çok farklı tekniklerle müzisyenlerden porno yıldızlarına, oradan yer altı dünyasının sado-mazo üyelerine, derken doğaya, özellikle de çiçeklere yoğunlaşan sanatçı, kesitler halinde sunduğu karelerin tamamlanışını adeta izleyenlerden bekliyor. Patti Smith’in 2010 yılında Domingo Yayınları’ndan çıkan ‘Çoluk Çocuk’ başlıklı otobiyografik romanında hayatının en belirleyici kesitleriyle karşılaştığımız Mapplethorpe için, son sözü yine yoldaşı, ruhdaşı Patti Smith’e bırakmakta yarar var: “Kötümser olduğum zamanlarda sanatın anlamını bile sorgular olmuştum. Kimin içindi? Tanrı’yı mı tasvir ediyorduk? Kendi kendimize mi konuşuyorduk? Nihai amacımız neydi? Robert bu içsel hezeyanlarıma tahammül edemezdi. O, sanatsal güdülerini sorgulamazdı; ben de onu örnek alarak, önemli olanın sadece çalışmak olduğunu anladım. Yaratırken iman ve icranın mükemmel dengesine ulaşmaktı olay.”
Bu mükemmel dengenin ürünlerini 31 Temmuz’a kadar Galeri Nev’de (İstiklal Caddesi, Mısır Apartmanı, No: 163 Kat: 4) görmek mümkün. İlham ve inanç tazelemek için…